- 711 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
OL'MAK VE ÖL'MEK
Olmak ve ölmek arasındaki fark iki noktadan ibarettir. Ol denildi olduk, öl denildi öldük. Dediler ki olduğunda sen seni tanıyacaksın. Öldüğünde ise sen seni tanımadığını anlayacaksın. Olmak Tanrı’dan almaktı. Ölmek Tanrı’ya vermekti. Olmak göreceli bir kavramdır. Çünkü bizler de aslında var olduğumuzu zannettiğimiz yoklarız hakiki aleme kıyasla.
Dediler ki olduğunda olanlar, öldüğünde kalanlardır. Olan ölür, ölmeyen dirilir. Oldum diyen öldüm diyenden fakirdir ne olduğunu bilmiyorsa eğer. İstediğin kadar ölümün için dua et. Zor kabul edilir. Belki de reddedilir, eğer olmamışsan...
Olmak, Allah’ın "kün" emriyle var oldu. ’Olmak’ la birlikte ’ölmek’ de yaratıldı. Birisi yok’tan var’a, öteki var’dan gerçek’e varan yolculuğun başlangıç ve son noktalarıydı. Değil miydi ki insan ömrü uzun bir yolculuktan ibaretti.
Zira insan; ruhlar âleminden ana rahmine, ana rahminden dünyaya, çocukluktan gençliğe, gençlikten ihtiyarlığa, ihtiyarlıktan berzah âlemine, oradan cennet ve cehenneme giden uzun bir yolculuğun yolcusuydu.
Yolun sonunda belli olacaktı kimin hangi derecede olduğu ve ona göre ödüllendirileceği. Öyleyse yolcu tahtını buraya değil, öteki aleme kurmalıydı. Bu da "Ölmeden önce ölünüz." sırrıyla gerçekleşebilirdi.
Ey insanım öldüğün gün olduğun gündür. Olmak için; olanları ölenlerle karıştırmayanlardan ol. Olduğunda gül, güldüğünde öl. Olamadıklarını ölemediklerine say. Uğruna ölemediğin hiçbir şey senin olamaz. Emanettir o taşıması zordur. Olmayı başarmak için ölmeyi aşmak gerek.
Olanla ölene çare bulunmaz fakat olanla öleni yer değiştirebilirsiniz. O zaman olanlardan artan ölmeyenlere yetecektir. Ölenlerden arta kalan ise olanlara hoş geldin diyecektir. Ölmek, olmanın olması gereken bir neticesidir Allah’ın kanununda; fakat bizler bu gerçekle ne zaman ve nerede karşılaşacağımızı bilmiyoruz, o zaman onu her zaman her yerde beklemeliyiz.
Olumsuzun olmasını istemiyorsanız, ölümsüzün ölmesini kabul etmemelisin. Olduğunda öleceğini bilenler, öldüğünde ne olacağına gülenlerdir. Anne karnında olup, yerinden memnun olmuş gibi orada kalan, ayrılmayan doğamaz. Doğrulunca da ağlar. Ancak dışarıda sevinenler beklemekte, bu sevinci kutlamaktadırlar.
Ve ölüp, büyükçe bir anne karnı olan bu dünyadan ayrılınca da gittiği yerdekiler ona hoş geldin der, karşılar ve sevinirler. Oda onların sevinçlerine iştirak eder, eğer müminse... Bu sefer burada bıraktıkları ağlamaktadır. Doğarken kendi ağlar, onlar güler. Ölürken onlar ağlar, kendi güler. Bu gülüş ebedi bir gülüşün başlangıcıdır.
İnsanı ol-duran iman, öldüren kaderdir. Her ikisi de Hak’tandır.
Oldum, aldım ve öldüm. Olanların olamayacağını bilenler, ölenlerin ölemeyeceğini yalanlar. Ölmeyi bilmek için olmayı bilmek gerek. Olan olduğuyla kalır ölen ise hatırasıyla.
YORUMLAR
Ey insanım öldüğün gün olduğun gündür. Olmak için; olanları ölenlerle karıştırmayanlardan ol. Olduğunda gül, güldüğünde öl. Olamadıklarını ölemediklerine say. Uğruna ölemediğin hiçbir şey senin olamaz. Emanettir o taşıması zordur. Olmayı başarmak için ölmeyi aşmak gerek.
Oldum, aldım ve öldüm. Olanların olamayacağını bilenler, ölenlerin ölemeyeceğini yalanlar. Ölmeyi bilmek için olmayı bilmek gerek. Olan olduğuyla kalır ölen ise hatırasıyla.
yüreğine sağlık dost nekadar doğru söylemişsin