- 643 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
FİLİSTİN VE IRAK
Zalimler azgınlaşmış, masum insanları katlediyordu, her gün yüzlerce insanın katliam haberleri geliyordu kulağımıza, içimiz kan ağlıyordu ve üzülüyorduk. Orda bir avuç Müslüman sahipsiz kalmıştı ve kaybetmişlerdi. Öylemi dersiniz. Sahipsiz mi kaldılar ve kaybettiler mi? Korkmayın onların sahibi var, onlar gerçek cennet hayatını kazandılar. Zalimlerde bir avuç dünyalığı… Peki ya kim kaybet? Tek kaybeden bizler olduk, külrengi sessizlik. Seyirci kalanlar. Bir Pazar günü bir meydanda küfredip deşarj olup rahatlayanlar. Eğer bir zulüm gördüyseniz seyirci kalmayın Pazar günleri meydanlarda küfredin. Bu kadar mı? Meğer ne kadar kolaymış zulme seyirci kalmadan tepki vermek. Peki cebinizde amerikan doları var mı? Varsa elbisenizi yıkayın zira mazlumların kanı bulaşmış olabilir o kanlı paradan. Evinizde İsrail ve amerikan ürünleri mi var. Katliamın sponsoru mu oldunuz? Yılan size dokunmasın ve bin yaşasın o zaman.
Burada bir iktisat teoremi anlatacağım. Senyoranj kazancı nedir, hiç duydunuz mu? Eskiden paraların altın olduğu zamanda senyörler kendi adlarıyla bastırdıkları altın paralara değersiz maden katıp yirmi dört ayar altının ayarını düşürür, ancak para yirmi dört ayar altın kıymetini taşırmış. Arada ki bu farkta senyörün kazancı imiş. Peki ya şimdi nasıl? Uluslar arası dolaşımda ki paralar dolar, euro gibi o ülkelerin senyoranj kazancıdır. Yani cebinizdeki 100 dolar sadece kağıt ve matbaa masrafı hariç amerikanın kazancıdır. Bu da demek oluyor ki cebinizde taşıdığınız dolar ve eurolarla o ülkelerin ekonomisini ayakta tutanlar sizlersiniz. Peki desteklediğiniz o ülkelere neden meydanlara çıkıp küfrediyorsunuz. Yada bu ne kadar inandırıcı. Ticareti bu işe karıştırmayalım mı? İşi karıştırmayalım, evi karıştırmayalım, peki inancınızı nerde yaşıyorsunuz. İnanç bir boş zaman uğraşı, bir hobi değildir. Aldığınız her nefeste, attığınız her adımda bu filmin bir yönetmeni bir izleyeni olduğunu unutmayın. Hiçbir sahnesi gözden kaçırılmıyor buna emin olun.
Tabiî ki meydanlarda tepki göstermeniz yanlıştır demiyorum. Ancak bunun inandırıcı olabilmesi için bataklığın kaynağına destek vermeyi de kesmek gerekir. Bir hafta iki hafta tepki verip unutmamak gerek. Daha yerdeki kanlar kurumadan bizim tepkimiz bitiyor. Ne kadar çabuk unutur olduk. Emin olun zalimleri de cesaretlendiren bizlerin unutkanlığıdır. ‘Nasılsa kısa süre sonra unutulur, yine aynı masada oturur, inananlara demokrasi ahkamı keserim’ dediklerini duyar gibi oluyorum.
Yüzlerce kişiyi öldürürler, her şeyini kaybetmiş bir gariban da yaşamdan bir beklentisi ümidi kalmamış, gider intihar saldırısı yapar. Üç kişi ölür. Ve derler ki bak Müslümanlar terörist, acımasız. Biz binlerce kişiyi bu terörü engellemek için öldürdük. Peki ya intihar saldırıları. gerçekten İslam savaş ahlakında olmayan bir eylemdir. Haklı davaya leke düşürmektir. Mertçe çıkıp meydana yiğitçe savaşmak varken, onların yüzlerce kişiye yaptığı haksızlığı sizde gücünüz nisbetinde birkaç kişiye yapmış oluyorsunuz. Demek ki sizde güçlü olsanız zulüm edeceksiniz. Ne farkınız kalmış oluyor o zalimlerden. Eee onlar çok güçlü silahları var. Nice güçsüz kavimler Allahın yardımları ile nice güçlü kavimleri yenmişlerdir. Ancak savaşta da olsa İslam’ın ince çizgisinden sapmamak gerekiyor. Biz bunu yakın tarihte kurtuluş savaşında ve Çanakkale’de yaşadık. Zayıftık ancak düşman askerlerinin bile yaralarını saracak kadar merhametli idik. Zafer böyle geldi. Sonucu Allahtan bekleyerek elinden geleni İslam ahlakı çerçevesinden çıkmadan yaparsan, sonuç Allahın bir ol emrine bakar. Ve inanıyorum ki o emirde gecikmeden gelir. Hem inanıyorum deyip, hem de zalimlerden korkarak Allah(cc)’a haşa acizlikle itham etmeyin. O nun bir vaadi vardır, bize o vaade yakışır samimiyeti göstermek düşer.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.