- 3194 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
POSTMODERN EDEBİYAT VE TÜRKİYE(1960-1970)
Türkiye postmodern bir ülke mi?Postmodern ülkeyse bunun edebiyata yansıması nedir?Her şeyden önce postmodernizm kavramını tanımlayarak işe başlayalım .Post ’sonra’ anlamına gelmektedir postmodernizm ise modern sonrası demektir.Postmodernizm yerleşik kurallara karşı çıkmayı felsefe edinmiştir.Normal durumlarda anormal davranmak modernitenin karşı çıktığı ama postmodernizmin savunduğu bir görüştür.Bu baglamda ülkemizde günlerdir yaşanan ergenekon olaya baktımızda ülkemizin postmodern bir süreçten geçtiğini görmekteyiz.Ülkemiz ilk kez mi böyle bir süreçten geçmektedir kuşkusuz hayır.Türkiyenin siyasi geçmişine baktığımızda ülkemizin daha önce de postmodern süreçlerden geçtiğine tanık oluruz.Özellikle 27 mayıs 1960 ihtilali çok partili hayata geçişten sonra özgürleşme ve demokratikleşme konusunda herhangi bir sorun yaratmamış bilakis 12 mart ve 12 eylül süreçleriyle mukayese edildiğinde bu süreci pekiştirmiştir.27 mayıs hareketinin özellikle sol camiaya yaradığı bir gerçektir.Bu dönemde aydınlar ,ögrenciler,işçi sınıfı 1961 anayasasının da desteğini alarak sol düşüncenin filizlenmesine ve birlikte siyaset yapmaya ortam hazırladığını görmekteyiz.Hatta bu o kadar ileriye gidecek ki büyüklü,küçüklü sol partiler kurulacak ,dernekler açılacak hatta ileride rejime bile talip olacaklardır.27 mayıs 1960 ihitilali sol ideolojiye özellikle de bu ideolojiye hizmet eden genç kuşagı etkilemiştir.12 mart olaylarını belirleyen ve burada etkin rol oynayan kişiler tam da bu dönem de belli bir aktivizyon kazanmış gençlerin ihtilal sonrasında uğradıkları işkence ,kötü muamele düşüncelerinden dolayı maruz kaldıkları hazksızlıklardır.Gerçi 12 eylül 1980 ihtilali öncesinde yaşanan sağ sol mücadelesi bu dönemde de vardı ;ancak 60 ihtilalinin rüzgarını arkasında alan bu gençlik sağ gençlik karşısında niceliksel bir üstünlüğe sahipti.1960-1970 yıllarında cerayan eden bu siyasi hareketlilik ve sol düşüncenin belirlediği perspektif 12 mart ihtilalinden sonra yazılmış romanlar üzerinde çok büyük etkiye sahip olacaktır.Nitekim 1970 ve 1980 yıllarında yazılan romanların genel doğasına baktığımızda temel temanın herhangi bir sol ideolojiye mensup bireyin ihtilal sonrası dönemde yaşadığı çelişki ve bunalımları anlatığını görmekteyiz.Sayıları oldukça az olan bu dönemde yazılan romanlara baktığımızda hepsinin 1960-1970 yılarında yaşanan havayı tenefüs ettiğini 12 mart muhtırasından sonra orduyla karşı karşıya gelindiğini,polis veya jandarma tarafından sorgulanıp bedensel ve ruhsal eziyete uğramış kişilerin olduğunu görmekteyiz.Bu romanlardan bazıları şunlardır ERDAL ÖZ’ÜN YARALILAR,ADALET AGAOĞLU’NUN BİR DÜĞÜN GECESİ,SEVGİ SOYSAL’IN ŞAFAK adlı eseri bunlardan bir kaçıdır