ŞİİR ÜZERİNE RADYO SÖYLEŞİSİ
c1-Batısöz kent ve yayın kültürü dergisinin altıncı sayısında beraber olduk;
siz, bir şiirinizle katkı koydunuz; söyler misiniz ne zaman başladı şiir maceranız?
m1-1980’lerin başında... O yılları hatırlarsınız, ülkemizde bir kaos dönemi yaşanıyordu.
o süreçte ilk şiir denemelerim oldu.Ama bu yaratı süreci yazık ki süreklilik arzetmedi.Yaşanan
toplumsal alt- üst oluşta, benim şiir serüvenim de yeterince nasibini aldı...Uzunca bir süre yazmayı erteledim...
Bu benim en büyük handikapımdır...Yıllar sonra, sebebini bilemediğim bir etkiyle yeniden kendimi şiirin içinde buldum...
Her şeye sil baştan başladım...Şimdi ara vermeden şiir yazmaya devam ediyorum....
c2-Peki.. Sizce şiir nedir?.. Bir tanımlama yapmak gerekirse....
m2- Her şairin kendine özgü bir şiir tanımlaması olmuştur....Bana göre şiir, ritme
ve imgeye dayanan, kendine özgü dili ve söyleyiş özelliği olan, estetik etkilenmelerle
ortaya çıkan yaratıcılık gerektiren bir sanat dalı...
c3- İlhamla yazılır öyle değil mi?
m3- Evet daha çok ilhamla yazılır. o tip şiirler hemen kendini belli eder...
’yüzümdeki anadolu’ şiiri ilhamla aniden yazılmıştır...ama ustalaştıkça ilhamı beklemeye pek gerek kalmıyor,
oturup rahatlıkla yazabiliyorsunuz.
c4-Şimdi, dergide yayınlanan şiiri okumanın tam zamanı, ne dersiniz?
m4- Evet tam zamanı...
YÜZÜMDEKİ ANADOLU
Yüzüm benim
Esmer bir topraktır
Anadolu’da
Susuz
Kıtlık kıran mevsimlerde
Hemen tanırsınız onu
Üç nehir akar orta yerinde
Şimdi kurumuş üç asi su yatağı
Çocuklar yüzerdi kavruk ve çelimsiz
Umudun deltasına varamadan yitip gittiler
Bir bilseniz onlar ne yiğittiler...
Üç çizgi kaldı geri
Üğri büğrü dallar
Yorgun yıllar gibi
Kuş uçmaz kervan geçmez
Yollar gibi
Yüzüm esmer bir topraktır
Anadolu’da
Asırlardır sadık kalmış
İlk ve tek sevdasına
Dayanmış yokluğa
Dağlara tutunup
Acıyı bal eyleyip
Karalar bağlamadan göğüne
Mutlu yarınların yüzü suyu hürmetine
Direnmiş zamanın zulmetine
Yüzüm benim
Esmer bir topraktır
Anadolu’da...
c5- Sizi yorduk, bir türkü dinlesek...
m5- Severek dinlerim!..
c6- Değerli Batıradyo dinleyicileri, söyleşimize kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Batısöz, kent ve yayın kültürü dergisine katkı sunan dostlarımızı tanıttığımız
şiir konulu söyleşimiz Mustafa beyle kaldığı yerden devam ediyor....
Mustafa bey,genel anlamda şiirimiz hakkında neler söylemek istersiniz?
m6-Türk şiirinin ilginç bir macerası vardır...Başlanğıçta halk sanatı olarak doğan şiir,
zaman içinde özellikle Osmanlı Devleti döneminde Arapça ve Farsça’nın etkisinde kalarak, halktan uzaklaşmış,
seçkin bir zümrenin uğraşı haline gelmiş...Bu arada, halk şiir üretmekten geri durmamış ama; yabancı
kültürlerin etkisi, şiir üretimini uzunca bir süre sekteye uğratmıştır...cumhuriyetin kurulması,dili sadeleştirme
çabalarını beraberinde getirmiştir. Milli edebiyat döneminde şiirimiz yeniden ayakları
üzerine oturmuştur.Hece ölçüsü vezin uyak derken,günümüzde şiir daha çok serbest tarzda yazılmaya başlanmıştır...
Son tahlilde, şiirimiz: halktan koparak çıktığı yolculuğuna, yine halka dönerek tamamlamıştır... şiirin bu geri dönüşü,
dilimiz ve düşünce hayatımız için iyi bir kazanım olduğunu düşünüyorum...
c7- Şiir’imizde kimleri beğenerek okursunuz...
M7- Son yüzyıl içinde şiir yazmış hemen herkesi önyargısız okurum geleneği bilmek adına...
herkese kapım açık...Ama benim şiir de tercihim serbestlik olduğundan, bu tarzda yazanlara
daha yakınım...Nazım Hikmet, Ahmet Arif, Cemal Süreya, Atila İlhan, Hasan Hüseyin Korkmazgil, Enver Gökçe
...sevdiğim şairlerdir...Tahmin edeceğiniz gibi bu şairlerin bir çok ortak özellikleri var...
Halkın gür sesi olmuşlardır...Hepsine rahmet diliyorum...
c8- Bir türkü daha dinlesek mi?
m8- Zevkle...
c8- Sevgili dostlar,Batısöz dergisine katkı sunan dostlarımızla yaptığımız söyleşinin
son bölümüne geldik konuğumuz Mustafa Gürbüz...
Mustafa bey, Batısöz dergisi hakkında neler düşünüyorsunuz?..
m8-Bence... Batısöz İzmir’de kent yaşamında, dopdolu içeriğiyle bir kürtürel boşluğu doldurdu...
Emeği geçenleri kutluyorum...Celal bey’i ayrıca tebrik ediyorum.Radyosu da halkın sesi olmuştu;
dergi çabasında da aynı tutarlılıkta yoluna devam ediyor.
c9- Peki ... Biz de söyleşimize renk kattığınız için size teşekkür ederiz. Hoş bir söyleşi oldu...
şiir yolculuğunuzun kesintisiz devam etmesi dileğiyle...
m9- Ben teşekkür ederim, ilginize ve sabrınıza, Batıradyo dinleyicilerine de iyi akşamlar diliyorum...
c10-Son bir şiirle bitirelim mi?
m10- Tabii...Gazze’de ki İsrail vahşetine yazılmış bir şiirle..
BOMBA
Bombalar, nereye yağarsınız böyle destursuz!
Uğursuz ellerin uçurduğu tayyareler eşliğinde
Zalim bir kavmin bildik kalleşliğinde
Karartıp gökyüzündeki ak bulutları
Söndürüp yüreklerde umutları...nereye yağarsınız?..
Kusursuz ve ruhsuz rotalarınızla
Güdümlü ve sevimsiz çalımınızla
Şuursuz heyecanınızla
Düştüğünüz her yerde kan gövdeyi götürür
Canlar düşer toprağa bir bir
Ocaklar söner, nefretler büyür
Cehenneme döner dünya...çürür;
Nedir?.Sizdeki o bitmeyen anlamsız kibir!..
Söyler misiniz?
Masum çocuk ağlamalarında titremez mi metal bedenleriniz?!.
Vicdanınızı hangi kör ustanın maharetli ellerinde yitirdiniz!..
Siz, koro halinde
Bet sesinizle gerinip
Dolu kesenizle semirip
Çölün orta yerinde
Kurmayı düşlediğiniz ısmarlama krallığınızla
Çirkin suretinizle, tiranlığınızla
Çekip günahsıza piminizi
Kırıp dökerek kutsal tabletlerinizi
Ölüm kustunuz... ölüm;
Şeytan sevsin sizin kanlı ellerinizi!..
Dört kitabın sırrına ermeden,
Din, ahlak, insanlık demeden
Çekinmeden Allahın adaleti nedir diye
Körü körüne bir deliye el verdiniz...
Mazlumu ezdiniz!..
Mazlumu ezdiniz!..
Bombalar;
Buumm!..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.