özgürlükle dans
ÖZGÜRLÜKLE DANS
Günler geceleri kovalamaz, aydınlık olmaz, sıkıntılar günü, güneşi sarmalamıştır.Bir zehirli sarmaşıktır beyni saran.Birlikte yolculukları acı dolu ızdıraplı hastane saatleri gibidir artık.
Gece günü bulamaz, karışır birbirine; doktor da umarsızdır , hastada. Acı acıya gebedir ;umut bile o acının içinde can çekişir.
Ellerimi bırakma ; her zamanki muhtaçlığım şu an daha zehir , süslü yaşam sarmaşığı acıtmadık yer bırakmıyor gövdemde . Nafile yakarışlar kulaklarımda yankılanırken içtiğim kaçıncı bardak bilmem rakı bile beynimde ki kapandan kurtulmaya
yetmiyor. Yaşama yansımam hep acı bir görüntü bu perdede ; avutmuyor beni boşalan bardaklar.
Gözlerimi tut , bakışlarınla dalgın bakışlarımı al bu dipsiz bucaksız uçurumdan ; ilgilendirmiyor beni şu an ne uçuşan çizgiler , ne de göz alıcı renkler . Bir tek sen demeliyim: ’ özgürlük ’ özlemli, tutkulu yarim. Bir tek sen bağla ellerimi ; sen
tutsak et beni kendine, senin kölen olayım bütün herşeyimden vazgeçip ; özgürlüğün kölesi oldu desinler, varsın desinler süslü yaşamın tutkulu esirleri.
Yarını gününden tutulu , dünü bugünden avuntulu bir köşede sürekli azık ,üç beş oda bir çatı dünyalık , beyler, bayanlar herkes kendince avunmalık , bir gösteriş , bol sıfırlı resimli kağıtlar yarışmalık. Olanı memnun zaten yaşamından , olmayanı da olacağın umudundan .
Gülüşümü tut , dudaklarınla çal benim aşkımı; nefesim ol sende soluklanayım ; ilgilendirmiyor beni şu an ne parke kaldırımlar, ne süslü vitrinler ,
albeniler, katlar, yatlar , gökdelenler , yapmacık belediye parklarında sıkışılı kaçamaklar ne de globalleşdi denilen süslü yaşam. Kuşların kanadında , bulutların
halayında , güneşin umut ışığında hep bir tek sen demeliyim , senin tutsağınım. Nereden geldim, nereye giderim benim bileceğim bir soru ama kimsenin kölesi olmadığım , olmayacağımı sen herkesten iyi bilirsin.
Senli çok denemelerimiz var anımsarsın hani birgün bir başıma bulutlarda kuşlar gibi kanat çırpıp süzülürken o mavi sonsuzlukta ikimizin mutluluğuna diyecek yoktu .Nasıl da kaçmıştık günün yorucu bezdirici mesaisinden ,seni de beni de süslü yaşam patronları
çok aramışlardır , seni pek salmak istemezler zaten yeryüzüne seninkiler . Sende az mutlu olmamıştın laf aramızda yürek çırpıntılarımı hissederek.
Böyle buluşmalar görülesi değil artık biliyorum ama kaçamak buluşmalarımızı daha da sıklaştırabilsek .Ovaları , dağları kanatlarımın altında beni daha da yükseklere kavuşturan atmosferin süzülüşü ile tarifsiz mutluluğumuza tanıklık eden gökyüzü meleklerine bile mutluluğun sınırsızlığını gösterebilsek.Ne kadar yüksekten bakıyoruz şimdi çıkarcıların savaşında büzülü yığın yaşamlarına , onların gürzleri altında ezilmiş zavallı köle beyin yığınlarına , teknolojik ölüm makinalarına , bankalar dolusu kasalara,
uçaklara,mekiklere , modernlik ile satımlı demokrasi sömürümüne .
Ah zavallı arkadaşım yaralısın, yaralıyız . Onulmaz sancıların içinde elinden gelemiyenlerin muhasebesini tutuyorsun ,senin patronların da bizim patronlarımız
kadar acımasız elimizden gelen şu an için bu kadar, kimbilir ileride ; belki kimbilir
Kimbilir.......
namık cem