Safiye’ye Mektuplar -9 / İKİ AYAKILI KÖPEKLER BEKLEMEKTELER
---------------
Kopmuş kol bacak.
İnsan eti çıplak
Penceremin ufku
Bakıyor karşı dağa
Yamaçta bir halka
Halay çekiyor arsızca.
Düşsem tam ortalarına
Baksam kanlarının tadına.
Havai fişek coşkusu
Karışıyor silah seslerinin uğultusu.
Burası şehrin göbeğiymiş doğru mu?
Gün doğacak az sonra
Ne bu umursamazlık hoyratça
Bir gelin bir damat
Tepedeki vahşet kimin umurunda
Küçük bir cadde kenarında
Yaslandım bir duvara
Aynı anda iki bomba
Yırttı kulak zarımı kabaca
Ayaklarım asfaltta
Titretti beni korkuyla
Baktım etrafa
Herkes aynı durağanlıkta
Kimse duymadı mı bu sesi?
Alışılmış demek ki
Bir benim sesin yönünü arayan
Bir de bankamatikteki yabancı adam
Yerliler memnun bu durumdan
Arzulanan bu eminim ondan
Meydanda bir ağaç
Ağaç dibinde kırmızı araç
Dayamış merdivenini göğe kadar
Kopmuş kol bacak
İnsan eti çıplak
Kanlar damlıyor sıcak
Etler yağıyor yaprak yaprak
İki ayaklı köpekler
Beklemedeler.
Dişler bileniyor sabırsızlıkla
Salyalar akıtılıyor iştahla
Görevli yüzünü ekşitmiş
Elinde poşet, dolduruyor çaresiz.
Sirenler çalıyor bir yandan
Meydan mahşer yeri öte yandan.
Kalabalık aynı sıradanlıkta
Ne önemi var bu savaşta,
İstenilen bu ya.
---------------------«»---------------------
Safiye ( 11/25/2008 )
---------------------«»---------------------
Hocam yanımda olmak istemeniz yetti bana. Hocam yazılarımı neden sildim aslında biliyor musunuz? Yazılarımda bile kadere isyan var. Ben isyan etmek istemiyorum. Allah tan gelen herşey kabulüm deyip sabretmek istiyorum. Onları yazdıkça, okudukça sanki günaha giriyormuşum gibi hissettim dün gece kendimi; utandım rabbimden. Ben yazarak, başkalarına okutarak, başkalarını da günahlarıma ortak ederek değil, rabbimle konuşarak, dua ederek sabır ve af dileyerek iyileşmek istiyorum.
Biliyorum ki benim gibi günahlara batan ve hatta daha büyük zorluklarda olan birçok insan var. Benim maddi sıkıntım yok. Elim ayağım tutuyor. Bedenimde bir özür yok. Şükürler olsun. Duayı okumaya devam edeceğim hocam. Siz de duanızı esirgemeyin benden. Çok ihtiyacım var, emin olun. Ben de, benden daha zorda olan kişiler için dua ediyorum. Biliyorum inancamı hiç yitirmedim. Bir gün çok mutlu olacağımı biliyorum Allah’ın izniyle.
---------------------«»---------------------
hacı ali ( 11/25/2008 )
---------------------«»---------------------
Sevgili safiye,
Bu yazdıkların,okuduğun ayetin tecelli etmeye başladığını,gerçeklerin farkına varmaya,hayata olması gerektiği şekilde bakmaya başladığını gösteriyor.Doğru yoldasın,önün açıldı..Gözün ve gönlün aydınlandı,aydınlayacak.Okudukça ummadığın yardımlar, maddi ve manevi alanda kendiliğinden ulaşacak.Hiçbir gelişmeyi tesadüf olarak algılama...Seninle tanışmamız bile belki bir zaman bütün samimiyetinle yaşadığın pişmanlık,yaptığın ’kurtar beni Rabbim..’ demendir.Küs olduğun dedenin ölümünden tut da, şu anda yattığın hastaneye gidişin bile zincirleme, Allah’ın yardım elinin sana uzandığının apaçık belirtisi.
Gelecekte bunları daha ayrıntılı değerlendirme fırsatın olacak. Okuduğun duadan sonra dilersen sana yenilerini de vereceğim. Asla hayal bile etmediğin güzellikleri yaşayacak, Allah’a ölçüsüz şükürler edeceksin. İsyanların hayal meyal hatırladığın bir düş gibi gelecek. Ben o kişi miyim diye kendi kendine soracaksın.
Hz Yusuf aleyhisselamın hikayesini biliyor musun..Yusuf suresinin mealini okuma fırsatın oldu mu hiç.
Hz Yusuf,12 kardeşin onbirincisi. Yaşlı bir anne baba. Kardeşlerden on tanesi hem üveyi, hem kendisinden çok çok büyük. Kendisini her yönden kıskanıyorlar. Öylesine güzel bir yüzü vardı ki, yetişkinliğinde bir mizansende, devrin en büyük imparatorluğu olan mısırda, sosyetenin seçkinleri, meyve yerken odalarına giren Yusuf’u görünce, ellerini kestiler de farkına bile varmadılar. Büyülenmiş gibi O mübareğe bakakalmışlardı. Ellerini meyve bıçağıyla doğramışlardı da acısını duymamışlardı.
O güzeller güzeli Yusuf, sırf kıskançlık nedeniyle önce kardeşlerince bir kuyuya atılmış, günler sonra oradan geçen kervan tarafından kurtarılarak, mısırda köle olarak satılmıştı. O da yetmemiş köle olduğu evin hanımı tarafından, zinaya zorlanmış, itiraz etti diye iftira edilerek zindana attırılmıştı.12 sene zindanda kaldıktan sonra, Mısıra Maliye Bakanı olmuş, kardeşlerini ve anne babasını, ailenin tamamını mısıra göç ettirmiş, yerleştirmişti.
Bütün bunların olacağını haber veren bir rüyayı ise onbir yaşında görmüş, babasına anlatmıştı da, babası ona, sakın bu rüyayı kardeşlerine anlatma, sana bir kötülük edip benden ayırmalarından korkarım, demişti.
Bunu niçin anlattım sana. Herşey bir kader dâhilindedir. Kur’an’ı Kerimde bir ayette, cenabı hakk buyurur.’ İnsan yaratıldı da başıboş bırakıldı mı sanır. Biz herkesi ensesinden yakalamışızdır.’
Şimdi tevekkül edip, itaat ve taatla kurtuluşun tamamlanmasını bekleme zamanıdır.
Allah seninle ve bütün inananlarla beraberdir.
İsyanın ne anlama geldiğini yaşayarak gördün.
Şimdi teslimiyet ve tevekkülün, kulluğun tadına varma zamanıdır.
Gözlerinden öperim. Sağ ve sağlıklı kal.
Selam ve dua ile.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.