- 605 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
AVRUPAYI DÜŞÜNDÜM
AVRUPAYI DÜŞÜNDÜM
Düşümde gördüm yine seni AVRUPA.
Sana elimi uzatıyorum. Hınçla sana koşmak istiyorum lakin arkamdan çekiştiriyorlar bırakmıyorlar, sende yüzünü diğer tarafa dönmüş gidiyorsun. Arkandan beni bırakma... Avrupa diye bağırıyorum beni duymayıp gidiyorsun. Arada birde arkana bakıp güzel gülücükler dağıtıyorsun , yeniden doğrulup sana koşmaya çalışıyorum. Beni arkamdan çekiştiriyorlar, gücümün yetmediğini hissediyorum bu sefer dönüp yüzümü okşuyorsun küçük bir çocuk okşar gibi. Ben doğrulup sana kavuşmak istiyorum bu seferde arkanı dönüp yüzünü benden saklıyorsun. Neden böyle yapıyorsun Avrupa!
Avrupa seni anlamak istiyorum, anlayamıyorum. Bir bakıyorum ülkemde demokrasi havarisi kesiliyorsun, insan haklarına değer veriyorsun gerçekten benimi düşünüyorsun, seni anlayamıyorum Avrupa!
Bakıyorum, duyuyorum insanlar senin ülkende rahat ve huzurlu yaşıyorlar. Her kez özgür, düşündüğünü söylüyorlar, istedikleri gibi davranışlar sergiliyorlar, başkasının haklarına saygı duyuyorlar, insanlar kardeşçe yaşıyorlar gerçekten böyle mi Avrupa!
Gerçekten senin ülkende insanlar kardeşçe mi yasıyorlar? Eğer öyle ise neden iki dünya savaşı çıkardın, seni anlayamıyorum Avrupa!
Birlik kurdun hepimiz kardeş olalım diye , diğerlerinden istediklerinden farklı şeyler istedin benden, böyle niye yapıyorsun Avrupa!
Sana bakıyorum Avrupa.... Hepimiz kardeşiz diyorsun kendi birliğinde birlik sağlaya çalıştın. Kimisi paranı , kimisi anayasanı, kimisi de politikalarına destek vermedi hani sizler kardeştiniz? Ben her şeye razıydım neden beni istemedin Avrupa!
Bak bizimle birlik olursan refah gelecek, huzur gelecek dedin, bizde din, dil ayrımı yok dedin bende sana koştum. Önüme niye set çektin, seni anlayamıyorum Avrupa!
Bana sizlerde eksikler çok, rüşvet çok, ajan çok, size eğitim gerek dedin. Proje destekli hibe adı altında paralar dağıttın , sivil toplum derneklerine. Bu projeleri anlamadım, algılayamadım neden böyle yaptın Avrupa!
Seni dinliyorum Avrupa...sizde işsiz çok, bak bize 25 ülkeyiz işsiz sayımız 20milyon sizin işsiziniz ise 10milyon size nasıl bakarım, bu kamburu nasıl taşırırım ben dedin. Önce bize göre kanunlarınızı bir düzenleyelim dedin, bende düzenledim sizin işsizinize göre artık doktorlarınız ülkemde iş bulabilir. İtalya’nın 10bin, Almanya’nın 7bin, İspanya’nın 20bin, Fransa senide unutmadım seninde 7bin doktorun,mühendisin ve mimarların ülkemde çalışabilir. Benimkilerde sizde çalışabilecek değil mi? Yalnız bir sorun var sizin Üniversitelerin denkliğini sağlamalıyız bundan sonra çalışma konusuna bakarız dedin. Düşündüm madem sende bu kadar işsiz var 2,5milyar Avroyu ülkemde neden dağıttın. Seni yine anlayamadım, algılayamadım Avrupa!
Seni dinliyorum Avrupa... nerde ne madenlerin var dedin, bende bilmem dedim, o zaman şu yasalarınızı bir gözden geçirelim dedin, bende geçirelim dedim. Simdi sana göre yaptım artık, madenlerim senindir dedim , çalıştır da bende faydalanalım dedim, olmaz... yasana göre ben istediğim yerde değerlendiririm dedin, yine seni anlamadım benden ne istiyorsun Avrupa!
Avrupa yoksa sen benim düşlediğim Avrupa değilmişsin. Yoksa! sen global şirketler ile birlikte, onun her dediğini yapan, onunla birlikte düşünen bir şirketmisin?
Neden beni kandırdın Avrupa!
YORUMLAR
YERYÜZÜNDE BÜTÜN MAZLUMLAR KARDEŞTİR
Şuan gözümün önünde dudakları korkudan kapanmayan, ve bütün vücudu ile tir tir titreyen bir kız çocuğunun hayali var. Bu katliam başladığı günden düştü hafızama, bir haber arasında. Günlerdir de gözümün önünden gitmiyor. Korkudan konuşmayı bırakın ağlayamıyor bile. Yanaklarında yaşlar var ama onlar bile korkudan damlayamıyor. Sürekli düşen bombaların, can alan mermilerin arasındaki o hengamede, bir kız çocuğu öyle çırpınıyor.
Aklıma geldikçe içimi isyanların kapladığı, aklıma geldikçe bir şeyler yapmak gerekliliğini bütün varlığımla hissettiğim dokuz-on yaşlarında minik bir kız çocuğu. Dehşetle düşünüyorum. Bu kız benim kızım olabilirdi pekala. Benimde o yaşlarda bir kızım var çünkü. Ve orada bizim göremediğimiz orada bu çocuklardan yüzlercesi hunharca katledildi birkaç gün içerisinde.
Ve o kız çocuğu şaşkınlıktan kocaman olmuş gözlerle vicdanıma sesleniyor her dakika. Uyuma diyor, uyursan bir gün senin de çocukların böyle olacak. Çok net anlıyorum ki, bu ateş sadece düştüğü yeri yakmayan cinsten. Çünkü söz konusu çocuklar ise ve sizde bir anne kalbi taşıyorsanız, acıyı anlamak için, ille de o acının içerisinde yaşamak gerekmediğini çok iyi anlıyorsunuz sonuçta..
Sözde medeniyet asrının riyakarlığına haykırırcasına en anne yanıma sesleniyor o kız çocuğu, korkularını kilometrelerce öteden hissettirerek.
Bu vahşete sessiz kalmak demek zulme ortak olmak demektir. Çünkü dökülen kanlar mazlumun masumun kanıdır. Bu nedenle “insanım” diyen herkesin ve bilfiil insanlığın toplanması ve bu dehşeti durdurması gerekmektedir. Çünkü yeryüzündeki bütün mazlumlar kardeştir.
Gazze’de ki bu saldırı İsrail’in son altmış yılda yaptığı saldırıların en kanlısı en acımasızı arasında yerini alırken, beş-altı gün içerisinde 500 ü aşkın kişi hayatını kaybetmiştir. Bunların en az 150 sinin çocuk, 100 kadarının da kadın olduğunu düşünürsek, sus pus olan dünyanın da ne kadar büyük bir vebal altına girdiğini gayet net anlayabiliriz. Gerçi türkün tarihi böyle katliamları çok iyi tanıyor, bu kadar dünya milleti arasında en fazla duyarlılık göstermesinin sebeplerinden birisi de bu olabilir pekala. Hemen hemen her şehrimizde insanlar sokaklara dökülürken, medeni ve insan hakları telalığı yapan, sözde demokrasilerin riyakar papağanları nerede? Sahi nerede ezilmiş hakların savunucuları. Sizce de tuhaf değil mi bütün dünyanın bu suç manzaralı sus pus hali.
İsrail; sınırları henüz tamamlanamamış, sürekli yayılma politikası izleyen, nasılsa bütün dünya beni destekliyor diyerek istediği zulmü rahatlıkla yapan bir ülke(!) Hem bu öyle bir yayılım ki, kapsamına ileride Türkiye de girmekte! Dehşet!
Evet, medeniyetin göbeğinde yapılan bu insan katliamlarına “savunma hakkı” diyebilecek kadar alçaklaşan ABD, Avrupa Birliği ve vicdanının esnekliği bir kere daha kanıtlanan Birleşmiş Milletlerin arkasına sığınıp, aldığı radikal destekle elini kolunu sallayarak rahatça vahşet sergileyen bir ülke !
Aslında ülke demek çok yanlış olur, zira İsrail zaten terörün kendisidir. “Haganah” adlı Siyonist bir terör örgütü tarafından, Aslında Filistin halkına ait topraklar üzerinde, yine terörüst faaliyetler sonucu kurulan, hala da teröristlerce yönetilen İsrail bu gün küresel terörü tahrik eden en önemli terör bileşenidir.( Haganah, henüz İsrail devleti kurulmamışken, Dünya Siyonist Örgütü’nün Filistin’deki Yahudi cemaatini ("Yishuv") korumak ve diasporadan gelen göçmenleri kollamak için kurduğu milis gücüydü.) Gerek işgal altında tuttuğu, gerekse dünyanın değişik yerlerinde terör eylemlerine ısrarla devam eden, dolayısı ile bu amaçla kurulan bir oluşumdur İsrail.
Ama maalesef, daha dün Afganistan’a, Irak’a ve bilumum yerlere güya, sözüm ona terörü engellemek yok etmek adına yerleşen ve gittiği her yerde evvela masum ve mazlum insanları yok eden asıl yayılmacı güç olan ABD, bu gün bu saldırılara karşı, kör sağır ve dilsizdir.
Dahası, bu zulmü masum göstermek adına alçakça “savunma hakkı” ifadesini kullanabilmektedir. Bu nasıl bir vicdansızlıktır? Hangi demokratik düşünce böyle bir vahşeti haklı gösterebilir?
Meselenin en önemli ayrıntısı ise bu gün modern dünya soykırımlarının aktif alanı her ne hikmetse yine İslam coğrafyası olmasıdır. Tıpkı dün, ondan evvelki gün olduğu gibi. Ve haçlının bu Yahudi katliamları karşısında sus pus olma zihniyetinin izahı da ancak bununla mümkündür. Bu satırları yazarken kıyas yapma niyetim hiç yoktu. Ama birkaç gün içerisinde, zorla zapt edilen küçücük bir toprak parçası üzerinde en az on bir camimin yerle bir edilmesi başka nasıl izah edilebilirdi ki? Asırlarca haçlının yapamadığını siyonistlerin yaptığını görmek medeni batı(!) yı sadece memnun eder. Şimdiki gibi!
Bu zulme isyan eden ise sadece hep mazlumlar, ve Müslümanlar ise eğer, Müslüman aleminin hemen toparlanması ve gereken birliğin sağlanması lazımdır.
Emperyalist emellerle beslenen lokal bölünmelerin asıl sebebinin bu gün meydana gelen bu hadise ile dolaylı değil direkt bağlantısı olduğu akıldan çıkarılmamalıdır. Gerek etnik manada, gerekse inanç bağlamında yaşatılan bu bölünmelerin son bulması için GAZZE’de yaşatılan vahşetin bir son nokta noktası olması gerekir.
Çünkü yeryüzündeki tüm mazlumlar ancak ve ancak kardeştir!
Kargülü ALMILA