- 529 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
ATATÜRK VE FİLİSTİN
M.NİHAT MALKOÇ
Filistin’in her zaman olduğu gibi yine yüreği yaralı; hatta şimdi yaralıdan öte, parçalanmış. Eli kolu bağlı, çaresiz insanlar!… Dünyanın sözde medenî ülkeleri sanki bir savaş oyununu seyrediyor gibi bigâne duruyorlar yaşanan acılara… (Me)denî Batı ülkelerinin kulakları duymuyor, gözleri görmüyor, vicdanları boşalmış sanki… Siyonist canavarları dişlerini bilemekle meşgul. İnsanlık yerlerde sürünüyor. Kadınların hıçkırıkları gök boşluğunda yankı buluyor. Son nefesini vermeye hazırlananlar kelime-i şahadetleri düşürmüyorlar dillerinden. Bu manzara Mehmet Akif’in şu dizelerini hatırlatıyor bizlere:
“Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a’mâkı;
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam,
Atılan her lağamın yaktığı: Yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer;
O ne müthiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
Boşanır sırtlara vadilere, sağnak sağnak.”
Türkiye’nin halaskârı Mustafa Kemal Atatürk, Filistin konusunda da çok hassas bir insandı. İsrail devleti Filistin topraklarında kurulmadan evvel Atatürk, Filistin hakkında çok önemli sözler söylemiş, bu toprakların ve üzerlerinde yaşayan Filistinlilerin Türkiye için önemini dile getirmiştir. Atatürk sanki o günden bugünleri görmüştür. Ankara’da Millî Arşiv’de saklı tutulan bir belgeye göre, Mustafa Kemal Atatürk’ün Kutsal Topraklarla ve Filistin’le ilgili Meclis’te yaptığı önemli bir konuşmayı dikkatlerinize sunmak istiyorum:
“Arapların Avrupa siyasetine nüfuz edemeyip bu sözde istiklal kelimesine inandıkları ve bu uğurda Arap memleketlerini Avrupa emperyalizmine esir kıldıkları çok şayanı teessüftür. Arapların arasında mevcut olan karışıklığı ve hoşnutsuzluğu kimse bizim kadar bilemez. Biz vakıa birkaç sene Araplardan uzak kaldık. Fakat şimdi kendimize kâfi derecede güvenip ve kudretimizi bildiğimiz için İslamiyet’in mukaddes yerlerinin Musevilerin ve Hıristiyanların nüfuzunun altına girmesine mani olacağız.
Binaenaleyh şunu söylemek istiyoruz ki; buraların Avrupa emperyalizminin oyun sahası olmasına müsaade etmeyeceğiz. Biz şimdiye kadar dinsiz ve İslamiyet’e lakayt olmakla ittiham edildik. Fakat bu ittihamlara rağmen peygamberin son arzusunu yani, mukaddes toprakların daima İslam hâkimiyetinde kalmasını temin için hemen bugün kanımızı dökmeye hazırız. Cetlerimizin, Selahaddin’in idaresi altında, uğrunda Hıristiyanlarla mücadele ettikleri topraklarda yabancı hâkimiyet ve nüfuzunun tahtında (altında) bulunmasına müsaade etmeyeceğimizi beyan edecek kadar bugün, Allahın inayeti ile kuvvetliyiz. Avrupa bu mukaddes yerlere temellük etmek için yapacağı ilk adımda bütün İslam âleminin ayaklanıp icraata geçeceğine şüphemiz yoktur.”
Atatürk’ün “İslamiyet’in mukaddes yerlerinin Musevilerin ve Hıristiyanların nüfuzunun altına girmesine mani olacağız.” sözü gayet manidardır ve büyük bir cesaretin göstergesidir. Bu ifadeler Atatürk’ün kutsal topraklara ve Filistin’e ne kadar önem verdiğini açıkça göstermektedir. “…Peygamberin son arzusunu yani, mukaddes toprakların daima İslam hâkimiyetinde kalmasını temin için hemen bugün kanımızı dökmeye hazırız.” sözleri de Atatürk’ün bu husustaki inancını ve kararlılığını dile getirmektedir.
Atatürk bugün yaşasaydı Filistin’de bu acılar yaşanmazdı. O, bugünlerde Türkiye’nin başında olsaydı barbar İsrailliler bu vahşete kalkışamazdı. Türkiye, Filistin’deki vahşete seyirci kalamaz, kalmamalıdır. Daha etkin ve sert çıkışlarla bu cinayetlere ‘dur’ denmelidir.