- 624 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
KIYAMET (Cuma yazıları)
Beşer (insanoğlu) muhayyilesi (imgelem gücü) sanatı doğurdu. Boynuz kulağı geçti. Düşün gücü ayakta kaldığı sürece insanoğluna ışık tuttu, hatta varlığının nedeni oldu.
Geçmişte öyle dönemler yaşanmış olmalı ki, düşün gücünü aşarak insanın yaşam ortamına darbeler inmiş olsun.
Umulmadık, beklenmedik olaylar gibi.
Nuh tufanının olmadığını kim kanıtlayabilir.
Yok olan uygarlıklar.
Kayıp kıt’alar.
Yüzlerce metre rakımlı yerlerdeki denize ait buluntular.
Kıranlar, depremler, savaşlar. İnanç barutuyla ateşlenen, gırtlak savaşları.
Beşer muhayyilesinin dışında. Birileri düşünmüş, sezmiş, hatta beklemiş olabilir. Ama insanlığın ortak bilincinin dışındaki büyük gelişmeler bunlar.
Felaket..
Yerküre var oluş süresinde felaketler yaşamadı mı acaba?
Bence yaşadı ve gene yaşamayacağını kim kanıtlayabilir.
Aynı iklim kuşağında birkaç derecelik ısı farkına dayanamıyoruz. Soğutucu-ısıtıcı kullanıyoruz.
Bedenimiz narinleşti. Beslenme, barınma, etkilenme alışkanlıklarımızın azıcık dışına çıkıldığında sıkıntıya düşüyoruz. Hayati tehlike baş gösteriyor. Hayati tehlike…?
İnsan sayısı artıyor. Hem de çok artıyor.
Gereksinimler artıyor ve çeşitleniyor.
Tüketim hızı, gereklilik ve de gerçeklik limitlerini çoktan aştı.
Her gün milyonlarca ton dünya taşı-toprağı-cevheri-varlığı yer değiştiriyor, ülkeden ülkeye taşınıyor. A l t ı y ü z b i n tonluk gemiler var. Borular döşeniyor. Yerin kabuğu eşeleniyor.
Biryandan da ateşe verdik dünyayı. Çayır çayır yanıyor, dünyanın gazı, kömürü, odunu, uranyumu, plütonyumu. Yanıp yok olmuyor. Dönüşüyor. Atık oluyor. Tükettiklerimiz gene bizle beraber. Ama farklı boyutta.
Dünyaya sığmadığını düşündüğüm sayıda insan, yiyor-dışkılıyor, kullanıyor- atık üretiyor.
Aslında kontrol kaybedilmişe benziyor. Kapitalizm, liberalizm. Karlılık.
Karlılık kim için. Kimin kar etmesi için bunca tüketim.
İnsanlığa daha rahat ve mutlu yaşam sunmak için derlerken, kandırmıyorlar mı acaba.
Pastadan pay almak, pastadan fazla pay almak…..
Pastadan pay almak, sırtlanların leşi kapışmasına benzemiyor mu.
Üretim-tüketim;
Üretilenler tüketilir.
Kullanılır, atılır. Atık olur, yani çöp.
Yoktan var edemiyoruz biz insanlar, varı da yok edemiyoruz. Bizimkisi sadece şekil değiştirtmek.
Yerkürenin doğasına uygun yapısına müdahale ediyoruz. Geliştirdiğimiz teknolojilerle, şimdilerde daha da etkili yumruklar indiriyoruz.
İşlem tamamlandığında elde kalan ürün atık (ÇÖP) oluyor. Son ürün.
Galaksinin, Samanyolu veya güneş sistemi yıldızlarının, aralarında bir çöplük gezegeni olmasını isteyeceklerini hiç sanmam.
*Oğlum ne bu pislik, silkelen, toparlan, kendine gel. Ne bu rezillik.*
Denecektir bir gün.
Al sana KIYAMET tellallığı.
Akl-ı selim, düşün, yani insanın kendisi, yaşadığı platformu kendi iradesiyle al baştan düzenleyemez mi acaba. Yaratılışında böyle bir yeteneği yok mu acaba.
Bence var.
Düzen, canlı yaşamının sonlu olmasına göre kurulmuş. Bu düzende ömrün; değil sonsuz, gereğinden uzun olması bile felaket olurdu.
Büyük bir yanlış var.
Sınırlı ömrü hazmedemeyenlerin egemenliğidir yanlış olan.
Gereksinimlerin saptanmasındadır yanlış.
Canlı kendi gereksinimini kendi saptamalıdır. Yani iradesi elinden alınmamalıdır.
Alınırsa ne olur. Daha gerçekçi deyişle * alındı da ne oldu* ?
Birey eşekleşti. Verileni yer, koşulanı giyer oldu.
Oysa akl-ı selim/basiret/sağduyu ve düşün/felsefe eşeklerde değil insanlarda oluyordu.
****
Kıyamet, Arapça bir sözcük. Kıyam/dikilme ayakta durma, ayağa kalkma, hazırola geçme gibi yorumluyorum.
Kıyamet de çoğulu olmalı. Dinsel yükü fazla bir sözcük.
Yatmakta olan herkes ayağa kalkacak. Ama bu kalkış anından önce ayaktakilerin hepsi yatmış olmalı. Yani ölmüş.
Kıyamet günü arzulanarak mı beklenir, korkularak mı beklenir, bilemiyorum da, KIYAMETİN KOPMASInı çevremden hep korkunçluk olarak algıladım. Felaketlerin en büyüğü, dünyanın sonu.
Aslında inananların korkmamaları gerekir dünyanın sonundan.
Öyle ya konuksun burada. Hep beraber, asıl ve sürekli yaşama kavuşacağız. Ayağa kalkacağız orada. Buradaki eşeklik de sona erecek.
Kıyamet korkunç değil. İyi bir son.
Belki de insanlığa ceza değil, mükafattır.
****
Beşeri eşeklikten kurtardık.
Kıyamete gidişe dur dedik.
Yeni bir yıla, galaksinin geleceği parlak bir gezegeninde girdik.
Ne güzel.
saygılar