- 670 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Düşünebiliyormuyuz?
" Ve Tanrı bir kez daha kendisine uzanmış olan onca eli görmezden gelerek sırtını döndü evrene. Hep aynı cümleydi yine duymazdan geldiği " Tanrım bir mucize istiyorum!.. "
" Mucize sizsiniz! " dedi yine ısrarla. " Mucize sizsiniz! " umarsızca bakarken kullarına... "
Kimilerimiz hayat boyu hep bir kanıt arar durur yada bir mucize bekler. Oysa mucizenin kendisidir insan. Canlıdır, göz önündedir. Hem de tüm açıklığı ve sadeliği ile bizizdir, O’dur.
Düşünceden söz ediyorum yani düşünebilmekten. Eylemin tohumundan söz ediyorum yani bir zamanlar sadece fikir olan bizlerden. Şimdi nefes alıp veriyoruz.
Baştan ayağa mucizeden ibaret olan insana armağan olarak verilebilecek daha iyi ve güzel şey ne olabilirdi ki düşünmekten başka? Daha güzel bir özgürlük ne olabilirdi?
Mucizeyi doğru ve güzel kullanmak bizim elimizde, hiçbir şey göründüğü kadar zor değil. Yeter ki isteyelim. Yapmak isteyelim. Mucizeyi doğru yönde kullanalım yeter. Düşünerek elde edemeyeceğimiz şey yok. Düşüncelerimiz sayesinde bir zamanlar insanoğlu için mucize sayılabilecek pek çok şey şimdilerde günlük rutin hayatımızın bir parçası haline geldi. Öyle ki insanoğlu rutinleşen hayatında şaşırma yetisini nerede ise kaybetmiş durumdadır. Her geçen gün normal hayatımıza teknoloji adı altında pek çok yenilik dahil olmaktadır.
Düşünebilmek bir ayrıcalıktır ve insanoğlu bu ayrıcalıktan sonuna kadar istifade etmektedir. Düşünebilme yeteneğimiz sayesinde dünyayı tekelimiz altına almış bulunmaktayız. Öyle ki yaşam tarzımızdan dolayı doğanın dengesini bile bozabildik. Bir takım doğa şartları bizim yaşantımıza bağlı olarak olumsuz yönde bile etkilenmiştir. Düşünebilme yeteneğimiz sayesinde dünyanın fiziksel ve coğrafi engellerine karşı kendimizi korumayı başardık.
Her şey düşünmeyle başlıyor. Bildiğimiz yada bilemediğimiz her şey bir düşüncenin kusursuz ürünüdür. Kötü ya da iyi düşünmekle başlar. Biz iyi şeyler olmasını istersek iyi şeyler olur. Kötü şeyler istersek elbette kötü şeyler olur. Düşünen ve isteyen biziz. Mesela Edison ampülü icat etmek istedi ve yaptı. Öte yandan Hitler , dünyaya malolan bir soykırımın mimarı olmak istedi ve oldu.
Niyet "istek" düşüncenin gelişiminde etkin bir roldür.
İnsanlar başlarındaki mucizeyi her zaman doğru şeyler için kullanmıyorlar. Bu gün başımıza gelen onca savaş ve soykırımlar, yoksulluk ve sefaletler, açlık ve felaketler, ekonomik kriz ve sınıf oluşumları tamamıyla insanoğlunun kendi özgür iradesi ile meydana gelmiş düşünce hareketleridir.
Halen Tanrıyı aradığımız bir yüzyıldayız. İnsanlar hararetle Tanrıyı sorgulama çabası içerisinde. Oysa zaten özgür irade sahibi değil miyiz? Neden başımıza her gelen felaketten sonra Tanrıyı suçlarız ki. Muazzam bir kabiliyetimiz varken ve bu kabiliyetimizi güzel ve doğru şeylerde kullanmak varken bencillik edip dünyayı kana bulayan biz değil miyiz? Paylaşmak ve yetinmek varken her şeye sahip olmak isteyen biz değil miyiz?
Tanrı " Bütün " demektir . Her yerde her zaman var. Soykırımların, felaketlerin, sefaletin, yokluğun ve savaşların yaşandığı yerlerde Tanrı her zaman vardı. Ama " insanlık " yoktu. Peki insanlık, bütün o trajediler yaşanırken insanlık neredeydi?
Bence Tanrıyı sorgulamadan önce insanlığı bulmamız gerekiyor. İnsani değerlerimiz yok olduğu sürece Tanrıyı arayışımızda sürecektir.
Düşünmeliyiz. Bir mucize taşıyoruz çünkü. Hemde Tanrıdan insana verilmiş en güzel armağanı. Düşünebiliyor muyuz?
İyiyi düşünelim.
Güzeli düşünelim.
Doğruyu düşünelim.
O zaman bir mucize daha gülümseyecek hayata :)
Gökhan Yaman
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.