- 5366 Okunma
- 13 Yorum
- 0 Beğeni
KAHROLSUN IRKÇILIK VE FAŞİZM (!) YAŞASIN BARIŞ!
Biz şavaş çığlıkları atıyoruz ya sözde!
Şimdi ne alaka diyeceksiniz.
Günlerdir Celallenen ALMILA, nerden çıktı bunlar diyeceksiniz?
Şaşıracaksınız! Biz savaşçı barbarlarız ya! Ruhumuz bunlarla besleniyor ya!
Anlatayım;
Malum meşru gündem nedeniyle son günlerde en çok duyduğum slogan bu olsa gerek. Mutlak manası düşünüldüğünde muhteşem bir slogan, ama kullananlar düşünüldüğünde içinden çıkılması çok zor olan bir tezat görülmekte.
-bir yandan terör bitse!
-şavaşlar olmasa!
-herkes barış içerisinde yaşasa!
sa!sa!sa!
Rahmetli babaannem derdi ki"Olsa ile Bursa, bir araya gelse!
Ama GELMİYOR işte. O L M U Y O R! Dünya da barış vardı da biz mi istemedik misali!
Olmuyor efendiler olmuyor. Şimdi "Dünyada barış ve huzur ortamı yok, her yer kan revan içinde "demek mi suç? Yoksa Bu savaşa sebep olanların yaptıkları mı, dünyayı kaos ortamına sürükleyenler mi??
Bu ne hazin tablodur?
Yani "Hırsızın hiç mi suçu yok " demezler mi adam olana?
Son günlerde sitemizde yayınlanan yazılardan rahatsızlık duyanlar da varmış! Edebiyata yakıştıramıyorlar mış! Mış! Mış!
Zulmün vashşetin edebiyatını yapmayı öğrenemedi isek suç bizim. Eyvallah!
Ama ya bu meseleleri kaşıyan kim! Kaşınanı kaşımak caizdir beyler. Bilmiyorsanız öğrenin derim. Fakat edebiyat yapamıyorsak, edeblice kaşırız!
Pekala bizler de tüm dünyayı pembeye boyamasını biliriz. Ama pembeyi kara görenlerin anlama yeteneklerini değiştiremeyiz! Ya da karaları bizlere "pembe" gibi sunanların!
Devekuşunun başını kuma gömmesi yaşanılan tehlikeleri bertaraf etmeyeceği gibi, bütün dünyada olan bitene göz yummak ta dünya barışına zerre fayda sağlayamacak, yaşanan/yaşatılan vurdumduymazlık, lokal savaşları da daha bir körükleyecektir..
Bize değmeyen yılan bin yaşayacaksa, Globalleşendünya da barışı kim görecek?
Şimdi bunları yazmak suç
yazmamak suç
konuşmak suç
konuşmamak suç
Bir daha yineliyorum, Be efendiler Hırsızın hiç mi suçu yok!
Gündemde olan sözde soykırım masalları için yıllarca uyutulan benlik az biraz gerçeklere dokununca "Faşizm öldü sanıyorduk" çığlıklarını duyuyoruz sayfalarımızda.
( az biraz diyorum zira bu dehşetin boyutu hayal dahi edilemez. Gerçi yirminci asırda örneği çok uzak değil, 1992 li yıllarda Hocalı’da yapılanlar, katlima en radikal kanıttır ama olsun, bizim biraz daha pembe tonlarla alakadar olmamız lazım SEVGİLİ ERMENİSTAN’I (!)masum göstermek adına) ERMENİSTAN diyorum, Ermenilerin tümü demiyorum. Zira masum ermenilerin de olduğunu biliyorum. Nasıl ki dün ÖZÜR dileyen SÖZDE AYDINLAR ın türk milletini temsil edemeyeceği gibi masum ermeniler de yaşatılan vahşetin temsilcisi değildir elbet.
Fakat adama demezler mi, Onca ermeni kökenli vatandaş varken, kalkıp ta TÜRK AYDINLAR (!) özür diliyorsa ya "Demekki biz gerçekten zulme uğramışız! "Demek ki gerçekten soykırım olmuş" demez de ne derler!
Ha globalleşen dünyaya barış lazım, barışı dile getirmek adına fitne ve bölücülük emperyalizmi yapanların çığırtkanlıkları karşısında konuşmak tu kaka.. Barış lazım... barış la..
Susmak ve üç maymunu oynamak ise çok elzem. Barış Lazım!
Hele "türküm" demek, nazilikle eşdeğer bir faşistliğin simgesi!
"Müslümanım" demek asrın ayıbı! Yobazlık... Gericilik. Bilumum cik..cik
O zaman Ulu Önderimiz Mustafa Kemal "Ne Mutlu Türküm Diyene" derken acaba bunu bilmiyor muydu?
"İçimizdeki azınlıklara zulmetmek türke asla yakışmaz" derken de acaba vatan hainliğinden bi haber miydi?
Yapmayın beyler, bu millet böyle ironileri yaşamak zorunda değil. Hak etmiyor. Hem memleket meseleleri ne zamandan beri SİYASET oldu. Oysa şu konumda, sağcısı, solcusu, alevisi-sünnisi, etnik çeşitliliği ile herkesin tek yürek olması gerekir. Zira "TÜRKİYE SOYKIRIM YAPTI" deniliyor. Kısım kısım ayırmıyor halkı. Türk soykırım yaptı demiyor.
Ve o acınacak durumda olan zavallı Ermenistan (!) da "köpekler ve türkler giremez" sloganlarını öne çıkarıyor NEFRETİNİ KİNİNİ KUSARKEN ( e bu da ırkçılık sayılmaz(!)).
Uluslararası bir şarkı yarışmasında bile tüm dünyaya türklerin nasıl vahşi, barbar kan emici vampirler olduğunu haykırmaya hazırlanıyor. Ama bu amaçları da kötü değildir Ha!Aslında Ermenistan hiç faşist değil. Hele ırkçı hiç değil.
Bunlar benim memleketimin gündüz düşleri, malum(!)
Zengin yaşama hayalleri ile vatanımıza göz diken Ermenistan Diasporası, aslında bizim unutmak istediğimiz acılarımızı hiç hortlatmıyor(!) Kesinlikle (!) Onlar IRKÇI değil ki, ERMENİ! Çünkü "TÜRK" ün dışında her millete her şey mübah, ama Türk"e yağmurlu havada su bile yok.
Nedir bu "türk" korkusu anlamadım! Hala mı ortaçağ? Hala mı engizisyon?
O sebeple TOPYEKÜN SUSMAK LAZIM, DÜNYA BARIŞI ADINA(!)
Şimdi üç maymunu oynayalım.
-ABD güdümlü ve tedbirli icraatların Irakta masum canları nasıl heba ettiğini görmeyelim. (YAŞASIN GLOBAL DÜNYA BARIŞI).
-Oyun çağındaki çocukların bombalarla nasıl harmanlandığını görmeyelim Filistinde (YAŞASIN GLOBAL DÜNYA BARIŞI)
-Teröristlerin vatan çiçeklerini nasıl heba ettiğini de görmeyelim.(YAŞASIN GLOBAL DÜNYA BARIŞI)
-Dağlık karabağ’da medeni dünyanın gözleri önünde işlenen vahşeti görmeyelim, (YAŞASIN GLOBAL DÜNYA BARIŞI).
-Hocalı’da işlenen katliamı görmeyelim. Konuşmayalım haaa! (YAŞASIN GLOBAL DÜNYA BARIŞI).
-Çeçenistan da ve Dahi mü-slüman türk coğrafya da işlenen hiç bir şavaşı, ölümü, dehşeti ghörmeyelim, bilmeyelim. (YAŞASIN GLOBAL DÜNYA BARIŞI)
-Biz sadece Vietnam’da, Kamboçya’da, Eritre’de olanları yazıp okuyalım konuşalım (YİNE YAŞASIN GLOBAL DÜNYA BARIŞI)
-Bosna d ayaşanan sırp vahşeti kimin umurunda. Zaten onlarda gerçek değilmiş, bilgisayar oyunuymuş(!)
-Marşlar söyleyelim karlı kayın Ormanlarına (Çünkü bunları konuşursak modern oluyoruz, ilerici oluyoruz.Ama başka şeylerle alakadar olunca IRKÇI’yız, FAŞİSTİZ, RUHU SAVAŞLA BESLENENİZ..
Bu gün sosyalist döküntüsü bu fikirler, her olayda her zeminde karşımıza dikiliyorsa ben orada susmam, üç maymunu da oynamam. Oynamak isteyen BUYURSUN!
KEŞKE dünyada hiç savaş olmasa.
Keşke asil ve onurlu bir milletin adı bu entrikalara çekilmese
KEŞKE yazılarımızda Ayşe’nin aşkını yazsak hepimiz.
KEŞKE Ali’nin köşe başı marifetlerini okusak boy boy!
KEŞKE az biraz EDEBİYAT yapsak!
(Aydın(!) larımızca bu sene NOBEL’i küllüm garantidik nasıl olsa. Belki bize de bir şeyler düşer. EDEBİYAT adına’)
K.E.Ş.K.E.
LAY LAY LOM!.
YORUMLAR
Bu yazıyı nasıl kaçırmışım çok kızdım kendime.Ayakta alkışladım her kelimeyi.Şu sitede dahil biyerde birazcık Türklükten bahsedecek olsam faşist damgası yedim."Milletimi savunmak faşistlikse evet faşistim ben.Siz hiç değilsiniz" dedim hep.Yazılanlara eklenecek bir şey bulamıyorum.Saygılarımla...
Evet çok haklısınız valla.. Acayip bir mantıkları var anlayanilen buyursun anlatsın, söz anlayacağız !
Mantıkları şu :
Makul ol, mantıksızı iste.. Ne kadar masum değil mi?
Etnik faşoluk, mezhepçi veya dinci -cemaatçi (bakın hakikaten müslüman demiyorum) goşizm yapınca, ırkçılık olmuyor değil mi?
Biz de sıfat tamlaması zinciri yaparız o zaman; sloganize edersek.
Kahrolsun ilkel ve fodal ve siyasallaşmış etnikçi,dinci, mezhepçi ve de cemaatci faşoluk diye.. :)
Teşekkürler, değerli "ALMILA"..
Göktürkmen tarafından 12/27/2008 7:00:48 PM zamanında düzenlenmiştir.
Şimdi bunları yazmak suç
yazmamak suç
konuşmak suç
konuşmamak suç
Bir daha yineliyorum, Be efendiler Hırsızın hiç mi suçu yok!
degerli kardesim demekki suc yapilan yanlislari siir yolu ile yazi ile dile getirmek SUC! Baksana; kendilerine milliyetcilik susu veren, vatanseverlik susu veren kokkabazlar seni hemen sitelerinden siliveriyorlar bir cirpida (!) Vatanseverler ya! Basbakanin yaptiklarina hafiften bir degin; H A K A R E T M I S (!)
o nedenle suc kardesim... ulkemizde dogrulari yazmak suc!
Kol kirilirmista yen icinde de... falan filan...
Sakin ha boyle yazilarini o pek cok vatanseverlerin (!) sitelerine falan asma valla yoneticiliginide elinden alirlar, bide ustune usluk SILIVERIRLER (!) seni kardesim...
Neyse,
yazan yuregini ve kalemini kutlarim kardesim
saygilarim her daim....
direnis tarafından 12/26/2008 10:10:38 PM zamanında düzenlenmiştir.
Kendi dinini başkalarına zorla kabul ettirmek için kim baskı yapmışsa, faşisttir !
Kendi ırkından olmayanlara tahammül edemediği için, başka hiç bir nedeni olmadan,durup dururken keyfe keder,başka soydan gelenlere kim saldırmış,onlaraı yok etmeye kalkmışsa, ırkçıdır,katildir,faşisttir...
Türk milletinin asla böyle bir devlet politikası olmamıştır. Türk halkı asla faşizmi,ırkçılığı benimsememiştir. Bireysel olaylar olmuşsa, bunlar devleti ve milleti bağlamaz.
Kürtler,bu topraklar uğruna birlikte mücadele ettiğimiz, bu topraklarda bizim kadar ve bizim gibi yaşamaya hakkı olan kardeşlerimizdir. Bu hakkı onlarda görmeyenlerle yapılan demokratik mücadelede yanlarındayız.
Ermeniler, kalleşliği ele almış ve kürt kökenli vatandaşlarımızı kandırarak kendilerine maşa etmeye çalışmaktadırlar.
Bölücü olmayan hiç bir kürt hatta ermeni vatandaşımıza hiç birimizin düşmanlığı yoktur olmayacaktır da..
Çirkin oyunlar bizi birlikte yaşadığımız, vatanımıza ihanet etmeyen hiç bir vatandaşımıza düşman etmeyi başaramayacaktır.
sayın bin yıl
yukarıdaki yazımın amacı bu
SUSUYORUZ susmuyorlar
KONUŞUYORUZ ırkçılık va savaş tellallığı yapmayın diyorlar
tekrar
SUSUYORUZ Sukut ikrardır diyerek tekrar hortlatıyorlar
KONUŞUYORUZ,
ayıp ayıp GLOBAL DÜNYA BARIŞI, kem küm diyorar.
BEN DE ANLAMADIM
BİR ANLAYAN VARSA ANLATIVERSİN!
bi zahmet
Yanlış işleyen bir sistemin çarkların arasında kalan insanları da düşünmek lazım, abuk sabuk alınan kararlar, savunma adı altında bin yıl sürmesi gerekli olduğuna inandıkları saçma diplomasiler, omuzlardaki apoletlerin siyasi iradeyi etkilemeleri, siyasilerin iki yüzlülüğü ve halkın blinçsiz bir siyasi anlayışı, bunların oluşturduğu bir kaos içinde bence herkes kendi safını bilmeli ve kendi safını korumalı...
Türkiye'de yaşayan her Türk vatandaşı aynı haklara sahip olduklarını vurgulayan sekülerizm'in yanlış işleyişi tüm sorunların kaynağı haline geldi..
Faili meçhüller, anadoluda durduk yere kaybolan insan sayısı, baskı politikaları, tarihin çarpıtılmış sayfaları...
31 mart vakası bile tarihe yanlışlarla geçti, gerçeklerin farklı olduğunu açıklayan yazarların şu an savcılıkta dosyaları mevcut, davaları sürüyor, ve sarı düğmelilerin baskına maruz kalınarak kararlar alınmaya çalışılıyor...
Apoletlerin krallığı...
Bu kadar eksik işleyen bir yapı içinde suçlu olan sadece ermeni, süryani ve emperyalistler olsa neyse, daha başka suçlular da var...
Susuyoruz...
Çünkü biliyoruz gerçekleri söyleyince karşımıza kimlerin çıkacağını, susmak işimize geliyor...
Onlarda işlerine geldği gibi kendi halkını liste başı yapmak için uğraş veriyorlar, şu tehdit, bu tehdit, her düşünceyi tehdit gören bir anlayış...
Demokrat ve gerçekleri olduğu gibi kabullenecek bir ülke olmak dileği ile...
Saygımla..
Türklerden Kim Özür Dileyecek?
1783, 1864, ’93 Harbi (1877-78), 1913 tarihlerini günümüz Türk toplumunda kaç kişi biliyor? Sokaktaki adam için bu tarihler birşey ifade ediyor mu? Sanmıyorum.
BİR GECEDE YOK OLAN KÖY
1783'de Kırım Hanlığı’nın ortadan kaldırılarak Çarlık Rusyası’nın Kırım’ı ilhâkı sonrası Kırım’dan Osmanlı Devleti’ne zorunlu göçler gerçekleşmiştir.
21 Mayıs 1864’ soykırımın sona erdiği tarih
'21 Mayıs 1864' tarihi ise Çarlık Rusyası’nın Kuzey Kafkasya’yı ele geçirmesi ile birlikte gerçekleştirdiği sürgün ve soykırımın sona erdiği tarihtir.
Çarlık Rusyası ile yaşanılan savaş sonrası Kuzeybatı Kafkasya halkları olan Adıgeler, Ubıhlar, Abhazlar ve Karaçay-Malkarlar nüfuslarının yüzde 95’ini soykırım ve Osmanlı Devleti’ne zorunlu göçten oluşan etnik temizlik ile kaybetmişlerdir.
Ubıhların tamamına yakını öldürülmüştü
En ağır soykırımı yaşayan ve Kuzeybatı Kafkasya’da bulunan Soçi kentinin yerel halkı olan Ubıhların tamamına yakını öldürülmüş, kalan sağlar ise Osmanlı Devleti’ne göçe zorlanmış ve böylece bu halkın tamamı yok edilerek tarihten silinmiştir. Yaşanılan acıların yıldönümü olan ‘21 Mayıs’ yıllardır Kuzeybatı Kafkasya halkları tarafından sessizce anılmaktadır.
Zorunlu göçle, 1 milyondan fazla göçmen bu topraklara geldi
Hicri takvimde 1293 yılına denk geldiği için ‘93 Harbi’ diye anılan savaş ise 24 Nisan 1877 tarihinde Çarlık Rusyası’nın savaş ilanıyla başlamış ve 9 ay 7 gün sürmüştür.
II. Abdülhamit döneminde meydana gelen bu savaş bir yıldan az sürmesine karşın Osmanlı Devleti’nin adeta belini kırmıştır.
Hem Tuna Cephesi'nde, hem de Kafkasya Cephesi'nde süren 93 Harbi, Osmanlı Devleti için büyük toprak kaybına neden olmuştur. Osmanlı Devleti’nin Avrupa ve Kafkasya kanatları kırılmıştır. 93 Harbi, Osmanlı Devleti’nin dağılma sürecini başlatan önemli olaylardan biri sayılır. 93 Harbi sonrasında Güney Kafkasya ve Balkanlardan Anadolu’ya zorunlu göç ile bir milyonu aşkın göçmen gelmiştir.
Yüzyıllardır sürgün ve soykırıma uğrayanlar Türkiye’de huzur buldu
1783’de Kırım’ın ilhakı, 1864’te biten Kafkas-Rus Savaşı, 93 Harbi, Balkan Savaşı (1912-13), Birinci Dünya Savaşı (1914-18) ve 1923 sonrası Cumhuriyet döneminde Kırım’dan, Balkanlardan, Kuzey ve Güney Kafkasya’dan sürekli zorunlu göç olmuştur.
Bu zorunlu göçler, modern Türkiye’nin nüfusunu, ekonomisini, tarihi ve kültürel yapısını şekillendirmiştir. Karadeniz, Kafkasya, Balkanlar, Ortadoğu, Orta Asya, Türkiye’nin yakın akraba coğrafyalarıdır. Bu bölgeler nezle olursa, Türkiye’nin burnu akar. Bu bölgelerde yüzyıllardır sürgün ve soykırıma uğrayanlar Türkiye’de huzur bulmuşlardır.
Türkiye Cumhuriyeti'nin nüfusunun yarısı soykırıma uğramış insanların toruanları
‘1783’, ‘1864’, ’93 Harbi’, ‘1913’ tarihlerini bilmeyen Türk toplumu Ermeni Soykırımı iddiaları yüzünden ‘1915’ tarihini bilmektedir.
Türkiye neden bu soykırım iddialarına karşı hep savunmada kalıyor?
Türkiye neden tarihinden korkuyor?
Aslında, Türkiye geçmişinden korkmamalı.
Çünkü, Türkiye Cumhuriyeti’ni oluşturan nüfusun yaklaşık yarısı dünyanın herhangi bir yerinde etnik temizlik, soykırım ve sürgüne uğramış ve bu acılardan kurtulabilmiş insanların torunları değil midir?
İşte soykırıma uğratılan Türkler
Kuzeybatı Kafkasya’dan Adigeler, Ubıhlar, Karaçay ve Balkarlar, Kosaklar (Rus Kazakları), Abhazlar; Kuzeydoğu Kafkasya’dan Çeçenler, Dağıstanlılar, Osetler; Güney Kafkasya’dan Karabağlılar, Azeriler, Ahıskalılar, Terekeme ve Karapapaklar, Acaralar, Gürcüler; Karadenizin kuzeyinden Kırım Tatarları, Ukraynalılar, Beyaz Ruslar; Balkanlardan Balkan Türkleri, Arnavutlar, Boşnaklar, Pomaklar, Ulahlar, Torbeşler, Makedonlar; İspanya’dan Araplar ve Museviler; Ege’den Girit ve Rodos ve diğer Ege adalarındaki Türk ve müslümanlar; Kıbrıs’dan Kıbrıs Türkleri; Orta Doğu’dan Türkler, Filistinliler ve Kürtler; Afganistan’dan Özbekler, Kırgızlar ve diğer Afgan halkları, Orta Asya’dan Özbekler, Türkmenler, Kırgızlar, Kazaklar, Tacikler, Uzak Doğu’dan Uygurlar topraklarında etnik temizlik, soykırım ve sürgüne uğrayarak son 150 yılda Türkiye’ye gelmedi mi?
Haksızlığa uğrayanların vatanı
Aslında, Anadolu binlerce yıldır Türk üst kimliği altında göçmenlerin, sürgüne ve haksızlığa uğrayanların vatan edindiği, huzur bulduğu topraklar olmadı mı?
Peki Türkiye bu gerçekleri neden yüksek sesle telaffuz etmiyor?
Atalarımıza hürmeten sürgün ve soykırım anıtı Türkiye’nin herhangi bir yerine neden dikilmiyor veya dikilmesi için herhangi bir girişimde bulunulmuyor?
Kimi bekliyoruz?
Kafkasya’dan, Balkanlardan, Kıbrıs’dan, Girit’den, Rodos’dan, Kırım’dan, Orta Asya’dan, Doğu Türkistan’dan, Afganistan’dan ve diğer coğrafyalardan gelip Anadolu’yu yurt bilen ataların acılarını hatırlamak için bu ataların bir anıt hakkı yok mudur?
Kırım Tatarlarının tradejisi yok mu?
Türkiye’nin gündeminde sadece Ermeniler var.
Bir kısım Türk aydını Ermeni Tradejisi söylemini benimsemiştir. Son 150 yılda Anadolu’ya göçmek zorunda bırakılan ve günümüz Türkiye nüfusunun yaklaşık yarısını oluşturanların tradejisi yok mu?
Kırım Tatarlarının, Girit Türklerinin tradejisi yok mu?
Hıristiyan olmayanların trajedisi olamaz mı?
Türk aydını köklerinin trajedisiyle de ilgilenmez mi?
Türk aydını komşusunun acılarına ortak olmalıdır. Ama, kökenlerindeki, damarlarında akan kanın tradejisi ile de ilgilenmelidir. Ermeniler tehcire uğradığı ama deportasyona uğramadığı vurgulanmalıdır. Çünkü, tehcir ile Ermeniler Osmanlı Devleti içerisinde zorunlu olarak yer değiştirilmişlerdir. I. Dünya Savaşı koşuları nedeniyle Anadolu’dan Orta Doğu’ya kaydırılmışlardır. Sınırdışı edilmemişlerdir. Ancak, Türk ve müslüman göçmenler sınır dışı edilmişlerdir. Deportasyondan, sürgünden söz edebilmek için sınırdışı edilmek gerekmektedir.
ASALA'lı yıllar
7 Ağustos 1982 tarihinde ASALA terör örgütüne mensup 2 terörist, Ankara’nın Timur’un komutanı ve sağkolu olan Esenboğa'nın adını taşıyan havaalanına silahlı baskın düzenlemişlerdi. 2 güvenlik görevlisi, 2'si yabancı uyruklu 6 yolcu olmak üzere 8 kişi ölmüş, 72 kişi de yaralanmıştı.
Esenboğa baskını ASALA’nın Türkiye’deki ilk eylemi olmuştu. Ermeni kökenli terör örgütlerinin yurt dışındaki Türk diplomatlarına karşı saldırıları 1973 yılında başlamıştı.
1973-94 yılları arasında dünyanın dört kıtasından, 13 ayrı ülkeden, 17 ayrı şehirden (Roma, Marsilya, Atina, Lyon, Paris, Sydney, Kopenhag, Cenevre, Los Angeles, Ottowa, Boston, Lizbon, Burgaz, Belgrad, Brüksel, Viyana, Tahran) Ankara-Esenboğa havaalanına Türk bayrağına sarılı tabutlar ulaştı. 7 Ağustos 1982 tarihinde ASALA terör örgütünün silahlı baskını sonrası Ankara-Esenboğa havaalanında şehitlerimizi anmak için ne yapıldı? Hiç. Havaalanına şehitleri anmak için bir plaket bile konulmadı.
Şehitler için bir köşe bile açılmadı
Onların anısına fotoğrafları bile konmadı. Bir küçük barış heykeli bile dikilmedi. Hiçbir 7 Ağustos’ta Esenboğa havaalanında onların anısına saygı duruşu için sirenler bile çalmadı.
Türkiye’de artık “Atalarımızı Anma” günü kutlanmaya başlanmalıdır.
Halkın hafızası zayıf olsa da devletin ve aydınların hafızası daha kuvvetli olmalıdır. Ermenilerden özür dilemeyi bilen aydınların atalarının acılarına da sahip çıkmasını bilmesi uygun olacaktır.
Ermeniler, Türklerin kapı komşusudur. Aynı ailenin araya ayrılık girmiş parçasıdır. Bu nedenle, terör örgütlerinin ve radikallerin eylemleri Ermeni halkına mal edilemez. Ancak, unutmalayım ki son yüzyıl ile ilgili yalnız Ermenilerin değil Türklerin de acıları büyüktür.
HASAN KANBOLAT.......
.........................................................................
Ermenileri kendi raporlari ele verdi
Ermeni Taşnak Partisi'nin, 1910 yilinda Sosyalist Enternasyonal'e sundugu raporda, Ermeni çetelerin nasil kuruldugu ve ayaklanma hazirliklari anlatiliyor.Popüler Tarih dergisinin nisan 2005 sayisinda yer alan raporda,''Bitlis ve Van'in köylerinde, 1908'de bütün Ermeni halki bayragimizin
altinda örgütlenmisti'' deniliyor.Dergide, arastirmaci Orhan Kologlu imzasiyla yer alan yazida,raporun, 'Brüksel'deki Vandervelde Sosyalist Enternasyonal Arsivi'nde,B.579238 numara altinda kayitli' oldugu belirtiliyor.Yazida, Cenevre'de 1910 yilinda basilan Fransizca raporun, Sosyalist Enternasyonal'in o yil Kopehnag'da toplanan kongresine sunulmak üzere, M.Warandian (Varandiyan) tarafindan hazirlandigi kaydediliyor.Dergide açiklanan ve
''Enternasyonal'in bir subesi Türkiye Asyasi'nda, Ermenistan'da kurulmustur'' cümlesiyle baslayan raporda,
1905'de Yildiz Sarayi'nda II. Abdülhamid'e yapilan suikast girisimi ile Van Valisine suikast, söyle anlatiliyor:
''Bir araba içinde Yildiz'a tasinan Tasnak'in ölüm makinesi, 8
haziran 1905 günü Selamlik'ta infilak edip 40 kisiyi öldürdü; ama asil hedefi olan Abdülhamid'e ulasamadi. ... Dogu Anadolu'nun, bu talihsiz bölgenin felaketi sayilan Kürt haydutlariyla mücadele ettik.Van valisine suikast düzenleyip öldürdük.''
Ayaklanma hazirliklari
Tasnak sözcüsü M. Warandian (Varandiyan), raporda,ihtilalci
örgütlerinin nasil silahlandigini ve hazirlandigini ayrintili
sekilde,aynen söyle anlatiyor:
''Bitlis ve Van'in köylerinde, 1908'de bütün Ermeni halki
bayragimizin altinda 'siyasi gruplar' halinde örgütlenmisti. ... Bu gruplar savunma ve saldiri için talimliydiler. Her köyde, en deneyimli ve en cesurlardan -çogu 45 ile 50 yaslari arasinda- güvenilir bes ila sekiz kisi seçiliyor ve bunlar yogun bir gözetimle görevlendiriliyordu. Bu gruplar, fedailerin çesitli ihtiyaçlarini karsilayacak, onlari bir yerden digerine aktaracak, kovalanma durumunda kaçmalarini saglayacak ve
özellikle Kürt çetelerince tehdit edilen komsu köylere yardim edecek,seyyar çetelerdi.''
Ermeni çetelerin örgütlenmesi
Raporda, bu 'seyyar çeteler'in yaninda her köyde bulundugu
belirtilen baska gruplar söyle siralaniyor:
Militan grup: Daima köyün içinde kalmakla yükümlü 30-50 kisi;
görevleri, saldiri aninda vurmayi saglamak.
Yardimci ya da 'maliyeci' grup: Maddi kaynaklari bulmakla yükümlü olanlar.
Askeri grup: Silah saglayanlar.
Kadinlar grubu: Mektup tasimak, degisik mahalleler arasinda
haberlesmeyi saglamakla görevliler.
Orhan Kologlu, yazisinda, Ermeniler için, ''... herhalde bu yüzden,olaylarin tarihçiler düzeyinde degerlendirilmesine de
yanasmiyorlar''diyor.
Van'da katliam
Dergide yer verilen kronolojide ise sunlar yer aliyor:
''Mart 1915'te Rus kuvvetleri Van'a dogru harekete geçtiler. 11 nisan günü Van Ermenileri isyan etti ve Müslüman halka saldirdi. 21 Nisan günü, Çar II. Nikola, Van Ermeni Devrimci Komitesi'ne bir telgraf çekerek,'Ruslara hizmetlerinden dolayi' tesekkür etti.1915 subatinda baslayan Van Ermeni ayaklanmasi, nisanda doruk noktasini yasadi. Ayaklanmanin ilk bir kaç gününde, 30 bin Müslüman öldürüldü. Amerika'daki Ermeni gazetesi Gochnak, 24 mayis tarihli sayisinda, Van'da sadece bin 500 Türk kaldigini bildirdi. Osmanli kuvvetleri Van'a 22 temmuz 1915'te girebildiler.''
'Ermeni sorunu' nasil yaratildi?
'Ermeni terörü' konusunu bir dosya olarak ele alan Popüler Tarih dergisinde ayrica, 'Ermeni taburlarinin, Batili devlet adamlarinca yaratildigi' belirtiliyor.Dergide, bu konuda özetle söyle deniliyor:
''Önce Ruslar, sonra da Ingiliz ve Fransizlar, Birinci Dünya
Savasi'ndan Kurtulus Savasi'na uzanan dönemde, Osmanli imparatorlugu'nu parçalamak için, 'Ermeni sorunu'nu her seviyede kullandilar. 19'uncu yüzyilin ikinci yarisindan sonra yavas yavas dillere yerlesen 'Ermeni Sorunu' tabiri aslinda hiçbir devlet için 'sorun' olarak görülmemistir...
Bu konuyu 'sorun' sayanlar ve 'dava'yi takip edenler, Ermeni Kilisesi,Ermeni terör örgütleri ve Batili ülkelerin 'tuzu kuru' diasporalari olmustur. Ama bu 'sorun' yaratilmistir ve sorunu yaratanlar da Sevr'den çok önce Skyes-Picot Antlasmasi'ni yapan Batili devlet adamlaridir...
Milliyet/2005
Katkısı olur bu alıntı yazıların,yorum yapsam aynı çerçeve de olacaktır.Bir de bu ülkenin adını Adolf HİTLER'in adıyla andırmaya çalışanlara da derim ki;yıkayın kirli ellerinizi sonra yalayın avuçlarınızı,açtık arşivlerimizi açın arşivlerinizi niye tık yok hala ,tarihçilerimizi beğenmediniz devlet tarihçileri dediniz,Türk Ermeni tarihçileri UNESCO gözetiminde çalışma yapsınlar dedik Ermenistan Dışişleri Bakanı Vartan Oskanyan
"Biz defalarca bu konuda görüşümüzü ortaya koyduk. Tarih
ve tarihçiler konu hakkında söyleyeceğini çoktan söyledi. Şimdi önemli olan Türkiyenin tavrını ortaya koymasıdır.
Tarihçilerin burada artık işi yok"dedi neden acaba?
Amerikalı nüfus tarihi uzmanı Prof. Justin McCarty 'nin, ''1912-1922 tarihleri arasında Anadolu'da savaş ve
çatışmalarda 2 milyon 462 bin Müslüman, 584 bin Ermeni
ölmüştür'' saptamasını neden görmezler?
SAYGIMLA...
Türk coğrafyasında, önceliği Türkün, Türkiyenin çıkarı olmayan, buna mukabil Türk düşmanlığı yapan çevrelerin çıkarlarını, onlardan daha da fazla iştah ve azimle savunmaya çabalamak???
Kendisine Türk aydını diye duyuran zevatın konumu tam da bu..!
"ne yapayım, gördüğümü, bildiğimi söylüyorum, ne yani yanlış varsa üstünü örteyim mi?"
diye mi savunuyorsunuz kendinizi?
Hocalı, doğru muydu?
Karabağ da yapılanlar doğru muydu?
Yurdu dört bir yandan işgal edilmiş vatan evlatlarının uğradıkları zulüm yalan, yanlış mıydı?
Sadece Türk oldukları için katledilen diplomatlar gerçek değil miydi?
30 binden fazla Türk, Kürt evladını kaybeden terör belası bu ülkenin başında bela olurken, Batı dünyası PKK hamiliği yapmıyor muydu?
Çanakkaleye, tarihin en büyük donanması balık tutmaya mı gelmişti?
Kafkaslardan sürülen Türk nüfus göç yollarında, konaklama tesislerinde mi ağırlanmıştı?
Hangisi için kılınızı kıpırdattınız?
Hangisi için imza kampanyaları yaptınız?
Hangisi için hançerenizi yırtarcasına Türkün, Türkiyenin çıkarını savundunuz?
Yırtsaysadınız hançerenizi, bugün sizi alkışlayan hangi Batılı kankalarınızı yanınızda bulurdunuz?
Bu kompleksinizin seviyesini merak etmiyor musunuz?
Ben söyleyeyim;
Aşşağılık..!
"-ABD güdümlü ve tedbirli icraatların Irakta masum canları nasıl heba ettiğini görmeyelim. (YAŞASIN GLOBAL DÜNYA BARIŞI).
-Oyun çağındaki çocukların bombalarla nasıl harmanlandığını görmeyelim Filistinde (YAŞASIN GLOBAL DÜNYA BARIŞI)
-Teröristlerin vatan çiçeklerini nasıl heba ettiğini de görmeyelim.(YAŞASIN GLOBAL DÜNYA BARIŞI)
-Dağlık karabağ’da medeni dünyanın gözleri önünde işlenen vahşeti görmeyelim, (YAŞASIN GLOBAL DÜNYA BARIŞI).
-Hocalı’da işlenen katliamı görmeyelim. Konuşmayalım haaa! (YAŞASIN GLOBAL DÜNYA BARIŞI).
-Çeçenistan da ve Dahi mü-slüman türk coğrafya da işlenen hiç bir şavaşı, ölümü, dehşeti ghörmeyelim, bilmeyelim. (YAŞASIN GLOBAL DÜNYA BARIŞI)
-Biz sadece Vietnam’da, Kamboçya’da, Eritre’de olanları yazıp okuyalım konuşalım (YİNE YAŞASIN GLOBAL DÜNYA BARIŞI)
Marşlar söyleyelim karlı kayın Ormanlarına (Çünkü bunları konuşursak modern oluyoruz, ilerici oluyoruz.Ama başka şeylerle alakadar olunca IRKÇI’yız, FAŞİSTİZ, RUHU SAVAŞLA BESLENENİZ..
Bu gün sosyalist döküntüsü bu fikirler, her olayda her zeminde karşımıza dikiliyorsa ben orada susmam, üç maymunu da oynamam. Oynamak isteyen BUYURSUN!"
KIYMETLİ ABLACIĞIM,
RUHUNDAKİ DAVA ŞUURUNUN VE KANINDAKİ ASALETİN KALEMİNDE ŞİİR OLARAK, MAKALE OLARAK ŞEKİLLENMESİ BİRİLERİNİ RAHATSIZ EDEBİLİR. NORMALDİR. RAHATSIZLIĞIN KANLA İLGİLİ ÖNEMLİ BİR BOYUTU VAR ÇÜNKÜ.
TARİH; GEÇMİŞTEN GELECEĞE UZANAN BİR KÖPRÜDÜR VE KÖPRÜNÜN AYAKLARI ŞUURDAN, MİLLİ BİLİNÇTEN VE GEÇMİŞE SADAKATTEN OLUŞUR, DİREKLERİ DE İBRETTEN...
İÇİMİZDEKİ DUYGU ÖZÜRLÜ, MİLLİ HİSSİYAT ÖZÜRLÜ, TARİH ÖZÜRLÜ HAİNLER VE SÖZDE AYDINLAR YÜZÜNDEN TARİHİMİZDEN VE TARİHE YÖN VEREN KAHRAMANLIK, ADALET VE ASALET TİMSALİ ECDADIMIZDAN UTANACAK DEĞİLİZ. ŞANLI MAZİMİZLE ÖVÜNMEK TABİİ OLARAK HAKKIMIZ OLDUĞU KADAR, ONLARA YAPILAN SALDIRILARA, HAKSIZ İTHAMLARA VE ERMENİSEVERLERE KARŞI DA TEPKİMİZİ KOYMAK GİBİ ONURLU BİR GÖREVİMİZ DE VAR.
ELLERİN DERT GÖRMESİN, BU GÖREVİ HAKKIYLA YAPANLARIN BAŞINDA SEN VARSIN.
RABBİM KALEMİNE GÜÇ VERSİN.
UYUYANLARA DA EN KISA ZAMANDA UYANMAYI KISMET ETSİN YARADAN.
SELAM VE SAYGILARIMLA.