- 793 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Önümde Duvarlar Yoktu Benim
Kuşkularımın arttığı vakit elimi eteğimi çektim hayattan. Üç kişiyiz. Ben, gözyaşım ve yalnızlığım. Ben ölümlüyüm. Ama gözyaşlarım reenkarne olmuşçasına bir başka bedenin gözlerinden akacak, yalnızlığım bir başka bedene huzursuzluk, belki de huzur verecek. Onlar ölümsüz.
Bir üniversite kampüsü gibi duygularım. Bir tarafta aşkı yaşıyor, bir tarafta dostluğu. Bir tarafta gülüyor, bir tarafta ağlıyor. Bir tarafta mutluluğun doruklarında, bir tarafta ihanete uğramış.
Kimine göre iyiyim, biraz. Kimine göre kötü, çok fazla. Gel gelelim zamanında doğum kadar heyecan verici, ölüm kadar derinden yaşardım hayatı.
Önümde duvarlar yoktu. Mavi okul önlüğüm, üzerinde alfabenin ilk üç harfi olan yakam vardı benim. Annemin elime tutuşturduğu kalemle o kutsal varlığın, öğretmenimin istediklerini yerine getirir, defterime bazen düz bazen eğri çizgiler çizerdim. Önümde duvarlar yoktu benim, dolayısıyla o duvarlardan atlamayı da öğrenemedim.
Bilmezdim büyümenin mutluluktan çok acı verdiğini. Meğer yaşlanır da ölürmüş insan günü gelince. Halbuki bilir miydim çocukluğumda hiç ölüm nedir?
Daha da büyüdüm sonralarda. Ölümden daha beter bir şey varmış, farkına vardım. Aşk...
Ahh o lanet olası duyguyu tatmayaydım keşke. Aşk ile tanışmadan önce ölümle tanışsaydım. Şimdi yanar mıydım böyle ateşlerde?
YORUMLAR
Ahhh aşkla ölüm hiç bir olur mu kardeşim...ölüm o kadar zor ve ağır ki ama herzaman aşık olabilirsin bittiğinde bunalımlara girersin ama aradan zaman geçince ben ne aptalmışım niye bu kadar çok üzülmüşüm ki dersin gençken bende yaşadım o duyguları ama şimdi hayata bakışım çok değişti..güzel aşklar yaşaman dileklerimle kutlarım kalemini...