ÖNCE TAŞLAR SUSAR...
Yaza henüz vakit vardı;elini eteğini çekmemişti üzerimden bulutlar.Biraz da ağlamaklı bir martı edasıyla gölgelemekteydi alnımı, kanat kanat yağmur beklentisi.Çakıl taşlarını görebildiğim, rengi belirsiz bir denize bakmaktaydım gözlerinde…Geçmiş tüm zamanların silindiği ve sadece şimdiki zamanla çekimlenmesi muhtemel birer eyleme dönüşmek üzereydik.Tüm zamanlar kayabilir ve ertelenebilirdi aslında hiç geçmesin diye.
Yol boyu söylenmiş şarkılar var gibiydi ve birkaç şarkı boyu yürüyebilirdik sanki…Bir şarkıya sığdırılan son bir sigara telaşı ya da son bir sigaraya aranan eşsiz bir şarkı öyle mor bir hüzün endamıyla.
Kahramanlar vardı öykülerimde;her biri biraz sen…
İnsan zamanını seçemiyor kendi başına. Öyle kalabalık bir mevsim şeridinde gidip gelmek,göçten kalan, kışa mağlup bir göç sürüsünün alayına karşı.Sevmek zorundaydık bazen sevmezken kendimizi.Yapışık ruh hallerini tanıyorduk birlikte,bir araya gelemezken sınırı yalnızlıklarımızın.
Kahramanlar geçer öykülerimden;her biri en az sen…
‘’Kokuyor!’’ demiştim ciğerlerimi yakarcasına esen rüzgara karşı;kokuyordu ellerinin izini taşıyan sokaklar…
Henüz bahardı ve henüz hiçbir anıya dönüşmemiştik.Yerine yalnızlığı koymak geçmemişti zihnimin sığ sularında.Yerinde yeller esen bir tabut gibi geçmemişti soğuk ellerim ellerinden.
Bir şehri,bir şairi,bir şiiri sevmek…hangisi daha yüceydi ve hangisi daha erdemli?Elime alelacele tutuşturulan bir afiş gibiydin,telaştan yüzüne bakamadığım kaldırımlardı hatırlatan yüzünü.Kandırmaca tekerlemeler söyleniyor sokak aralarında şimdi,bu şehir o eski yürek miydi miladını aşmışken?
Kahramanlar geçecek öykülerimden her biri ancak sen…
Biraz yazdı belki de;her mevsim eylüle gebeyken.Akıntılardan sıyrılmış bir deniz ve dibinde seçilebilen çakıl taşları.Yağmur duaları bekler gibi bulut bulut uçuşan sihirbaz bir rüzgar elim…Unutulmak devasıydı bu beklentinin lakin kırılgan bir ümit de ister elbet…Ümidi kana bulaşmış bir kaçak edası dolaşır gülüşümde.
…
Durmuyor zaman dediğin cilveli işkence.Kaygan bir zemin oluyoruz ister istemez;sonra akıp gidiyor içimizden.Geride sonradan doldurulmuş bir deniz oyuntusunda üstü örtülen çakıl taşlarının inlemeleri gibi birkaç şarkı kalıyor bahardan; ki henüz hiçbiri dile gelmemiştir ve hiçbiri rengini bulamamıştır.
Bir deniz bir şehirden ayrılınca yapay bir bahçede yeşeren ağaçların gölgesinde önce çakıl taşları susuyor.Zaman hep geçmişte kalırken şimdi olamıyor.
Kahramanlar geçecek öykülerimden;her biri belki de sen…
2007
YORUMLAR
o kadar "ben"ki yazın...
"Kahramanlar kaldı geriye, öykülerin sonlarından" diye başlıyor benim de "Aşklarında da Yalnızdır İnsan" adlı öykü-denemem.
Ama bu çok farklı elbet...
Hem de kıskandıran tarzda...
"şimdiki zamanla çekimlenmesi muhtemel birer eyleme dönüşmek üzereydik.Tüm zamanlar kayabilir ve ertelenebilirdi aslında hiç geçmesin diye."
bu kısım branşım itibariyle çok iyi kurgulanmış.
Hüznümün, yalnızlığımın, aşklarımın...
çıplak anlatımısın...
sevgimle hep.