- 1007 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KUZULARIN SESSİZLİĞİ
Yıllar yıllar önceydi, köyden kasabaya çocuklarını okutabilmek için gelmişti Musa. Kasabada hayvan beslemek yasak olduğu için, yaklaşan kurban bayramında kesmek üzere bir koyun almak istiyordu.
Mevsimlerden sonbahardı, Kasabaya gelmesine rağmen köydeki tarlaların ekilmesi gerekiyordu, bu nedenle ekime gitmeden kurbanını alıp koymalıydı.
Kasabanın her hafta kurulan sebze ve meyve pazarı yanındaki hayvan pazarına gitti. Kurbanlık koyun getiren birinin koyunlarının sırtına bakarak, elleyerek bakımlı, besili görünen dişi bir koyun seçti ve alıp kasabadaki evinin kömürlüğüne koydu.
Kurban bayramına daha birkaç gün vardı. Eşi kömürlükteki kurbanlık koyuna bakarken, köyüne gidip Tarlasını ekmek istiyordu.
Zaman daralıyor, yağışlar azdı, bayramdan sonraya kalırsa kar bile yağabilirdi. Köye gitmeden, kömürlüğe gidip Kurbanlık koyunun suyunu ve samanını tazeledi ama koyun yerde yatıyor ve kalkmıyordu. Uğraştı, kucaklayıp kaldırmaya çalıştı ama nafile…
Aklına köylüsü ve kasabada oğlunun yanında oturan güngörmüş Goptir Hasan ağa geldi. Hasan ağa uzun yıllar çobanlık yapmıştı. Hayvanlardan iyi anlıyordu. Bu koyunun derdini en iyi o anlardı.
Hasan ağayı camii çıkışında buldu ve durumunu anlattı. Gelip bakmasını rica etti.
Hasan ağa koyuna baktı, bazı sorular sordu ve kendince hemen teşhisini koydu. “bu koyunun midesi perelenmiş (yaralanmış) yem yemediği için halsiz kalmış, bu nedenle ayağa kalkamıyor” deyip tedavi için eritilmiş tereyağı getirilmesin istemişti.
Eritilmiş tereyağını, Hasan ağa zorlayarak koyunun ağzından içirdikten sonra “bu kızgın tereyağı perelenmelere iyi gelir akşama kadar yem yemeye başlar” deyip gitmişti.
Musa, rahatlamıştı ne de olsa bu işin uzmanı biri koyununa bakmış, teşhisini koyup tedavi etmişti. Gönül rahatlığıyla köyüne gidebilir tarlasını ekebilirdi.
Köyde ekinlerini ekerken gece eşi sevim hanım aradı, “kurbanlık koyunun öldüğünü ne yapacağını” kocası Musa’ya sorduğunda, “beklesin ben yarın işimi bitirip geliyorum”
Ertesi gün ikindi vakti Musa ekin ekme işlerini tamamlayıp kasabaya dönmüştü. Evine gelir gelmez hemen kömürlüğe gidip ölen kurbanlık koyununu kesip incelemeye başladı.
Koyunun boğazının kızgın tereyağı ile yandığını ve kabarcıklar olduğunu gördü, “birde midesine bakayım bu nasıl perelenmeymiş” diye, midenin yandığını yara (perelenme) değil yanıktan dolayı kabarcıklar vardı. Bu arada koyunun hamile olduğunu anladı karnını açtığında altı adet kuzunun yan yana yattığını gördü. Koyun perelenmeden değil besili altız kuzulardan dolayı doğumda yakın olduğu için ayağa kalkamamıştı.
Musa kahrolmuştu. Aldığı koyunun hamile olmasına mı yansın, kurbanlığı öldü ona mı yansın, yoksa yılların çobanı Goptir Hasan ağanın yaptılarına mı?
Musa, bundan çok büyük dersler çıkardı. Ne kendi ailesi için, nede hayvanları için kocakarı ilacı kullanmadı.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.