Maroon; Jamaikalı Özgürlük Savaşçıları
12 Mart 1656; İngiliz Tümgeneral Sedgwicke
“Burada kıyılardaki düşmanların durumu hakkında; İspanyollar önemli değil ama siyahların sayısı çok fazla. Dağlarda ve ormanlarda doğal bir yaşam sürüyorlar ve bence bu onların açısından makul karşılanıyor. Onlar tarafından bir veya iki kişi öldürülmeden bir hafta geçmiyor. Biz ne kadar eminsek onlarda orda o kadar cesaretleniyor ve kan döküyor.”
O gün Tümgeneral Maroon tehdidini belirterek işte bunları yazmıştı. Maroonlar tarih sayfaları arasında kaybolmuş olsalar da onlar ilkel biçimde İngiliz imparatorluğunun gelişmiş silahlarına karşı mükemmel bir direnç ve etkili baskınlar gerçekleştirmişlerdir. İmparatorluk ordusunu sayısız bozguna uğratmış ve Jamaika halkına özerklik kazandırmış siyahi gerillalardı. Şimdi filmi biraz başa saralım ve Maroonların Jamaika adasında efsane haline gelişini izleyelim.
Sömürgecilik Afrika’ya 1487’den sonra Portekiz denizci Bartholomew Dias’un keşfiyle ulaşmıştı. Maroonların çoğunluğunu oluşturan etnik grup Koromantee veya Coromantie olarak bilinir. Afrika’da buna benzer bir kabile bulunmamaktadır. Tümü Yeni Dünya’ya gönderilecek olan kölelerdi. Amerika’ya gönderilmeden önce Gana’nın (o zaman ki adıyla Altın Kıyısı) Koromantee adıyla bilinen bölgesine getirilir. Getirilen köleler Ashanti, Akan, Twi ve Fanti haklarından oluşur ve bölgenin ismi geniş kapsamlı olarak bu halkları belirtmek için kullanılan bir terimdir. Daha sonra Amerika’ya ulaşan Koromanteeler, cesaretleri, beceriklilikleri ve asilikleriyle ün salmışlar ve Jamaika adasında 1655- 1830 yılları arasında yaşamış İngiliz köleliğinden kurtulmak için yapılan sayısız isyanın elebaşları olmuştu.
Ada 1494’te Kristof Kolomb tarafından keşfedildikten sonra İspanyol sömürgesine girmiş fakat İspanyollar adaya yerleşmeyi seçmemişlerdi. Adada yaşayan yerel hak Arawaklar Güney Amerika’nın Amozon’un kuzey bölgesinde yaşayan farklı kültüre sahip fakat aynı dilleri konuşan bir Kızılderili topluluğuydu. İspanyollar Arawakaları Hispaniola madenlerinde köle olarak çalıştırırlar ve acımasızca yok edilirler. Bunun sonucunda ada nüfusu büyük kayba uğrar. İngilizler 1855’te Oliver Cromwell önderliğinde adayı saldırıp hakim olduktan sonra burayı koloni üstüne çevirmişler. İngilizlerin saldırılarıyla başa çıkamayan İspanyollar 1500 e yakın siyahi köleyi serbest bırakmıştı. 1500 köle Jamaika’nın ormanlarına ve dağlarına dağılmış kendilerine köyler kurmuşlardı. Jamaika ormanlarında kaybolan köleler ne kadarda imparatorluk ordusu karşısında küçük bir kayıp olsa da süreç içerisinde İngilizlerin başa çıkamayacağı bir düşman halini alacaktı. Ormanın içinde kaybolan köleler; Maroon (dmaroon’dan firar) Jamaikalı özgürlük savaşçıları olarak anılacaktı. Afrikalı firari köleler yapı gereği doğa hayatına uyum sağlamış ve bulundukları şartlar büyük avantaj haline gelmişti. Doğa şartları İngiliz ordularının Maroonlara karşı etkili veya başarılı bir saldırı gerçekleştirememesinin sebebiydi. Maroonlar için gözcüler büyük önem taşıyordu. Gözcüler inek boynuzundan yapılmış ucunda bir delik, bir yanında hava deliği bulunan abengiyi bulundururlardı. Abengi sesiyle Maroon orduları çok hızlı toparlanır, organize olurlardı. İyi bir abengi ustası çıkardığı seslerle istediği Maroon askeri birliğini belirtebilir yeteneğe sahipti. Gelişmiş silahlara sahip imparator orduları dağlarda ve sık ormanlarda uzak mesafeler arasında haberleşme kuramıyorlardı ve Abengi sayesinde hızla organize olan Maroonlar İngilizlere ani baskınlar düzenliyorlar ve bozguna uğratıyorlardı. Keşfedilmeyen Accompong şehrinin vahşi tepelerine konuşlanan Cudjoe (Maroonların efsanevi lideri) ve erkek kardeşleri Accompong ve Johnny burada gerilla baskınlarını, seferlerini idare ediyorlardı. Burası İngilizler için tehlikeli bir bölgeydi ve ani baskınlara maruz kaldıkları için bir ata iki kişi sırt sırta vererek binerlerdi. İngiliz askerleri “The Land of Look Behind” yani Arkaya Bakma Diyarı olarak bu bölgeyi isimlendirmişti.
Bu isyanın önüne geçemeyen İngilizler adada büyük kayıplara uğramışlardı. Savaşarak adada kontrolü sağlayamayacaklarını anladıktan sonra barış imzalamaya karar verirler ve Albay Guthrie Maroonların lideri Cudjoe’yu bulmak için ve barış imzalamak için görevlendirilir. Cudjoe ile bağlantı kurulduktan sonra dağdan iner ve Petty River Bottom’da bir pamuk ağacı altında buluşurlar. Altmış yaşlarında olan Cudjoe on iki yaşından beri savaşıyordu. Albay Guthre’yle buluştukları gün üzerinde eski bir mavi ceket ve beyaz bir pantolonla giyiyordu. 1 Mart 1739 tarihinde antlaşma imzalanmış Maroonlar kendi topraklarında özerklik verileceği taahhüt edilmiş ve Cudjoe’nun kardeşleri Accompong ve Johnny varis olarak seçilmişlerdi. Daha sonra antlaşmanın yapıldığı pamuk ağacı “Cudjoe’nun Ağacı” olarak bilinecektir. Maroonlar, Cudjoe Suttons’da bir köle çiftliğini 1690 yılında terk ettikten, elli yılı aşkın süren savaş ve Barış Antlaşmasının imzalanmasından sonraki 260 yıl kendilerini idare etme dönemleri boyunca bir tecrit hayatı yaşadılar.
Jamaika dağları ocak ayının verdiği soğukluğu yaşasa da gece yakılan ateş ve kurulan ses sistemleri, yapılan canlı müzikle günler süren kutlamalar yapılır. 6 Ocak kutlamalarında Jamaika’yı ziyaret eden herhangi birinin bulunmaması o kişinin gezsini veya yolculuğunu tamamlamamış olduğu anlamına gelir. Bir kişinin hayatında bir kez olsun Accompong şehrine gitmesi gerekmektedir onlar için bu yolculuk insanın özgürlük mücadelesi ve barış içinde yaşamasını simgeleyen canlı bir anıtı olarak düşünülmektedir.
Jamaika adası eline aldıkları özerkliklerden sonra 1865 yılında İngiliz boyunduruğundan kurtulmak için yeniden ayaklandı. 1884 yılında yerel temsil sisteminin benimsediği İngiliz tipi bir bakanlar kurulu kurulmasına girildi. Jamaika tam anlamıyla bağımsızlığını 1962 yılında gerçekleştirdi.
Bu mistik özgürlük savaşçılarının Reggae efsanesi Bob Marley’in anne tarafından bağları olduğu bilinir. Gerilla savaşının tarihteki etkileri gözle görülmeyecek derecede büyüktür bunu örnekleri birçok şekilde verilir. Sömürge toplumlarının karaderililerin kıtasından yeni kıtalara taşıdıkları siyahi kölelerle dünya kültürüne büyük etkileri olduğu da kesin. Afrika halkı insanlık tarihinin en uzun ve en büyük soykırımına maruz kaldı. Geride bıraktığı izler hala ve uzun yıllar Afrika’nın bozuk bir düzen içerisinde yaşamasına yetecek ve artacaktır.
“Maroon Mirasımı, ne Beyaz Sarayı ele geçirmeye ne de görkemli İngiliz Kraliyetine değişirdim”
(Albay C.L.G. Harris, Windward Maroon’ları lideri, Moore Town, Jamaika, 1991)
“…Her millet kendi hükümetine, kendi kanunlarına ve kendi liderlerine sahip olmalıdır.”
(Ulu Şef Gazo Matodja, Ndjkula Maroonların yüce lideri, Surinam, 1992)
“Biz topraklar için vergi ödemeyiz… Antlaşmanın gücüyle bütün bu topraklar özgürdür. Jamaika Hukuku bizim toprak meselelerimize hükmedemez; bizim topraklarımızla ilgili en yüksek mahkeme, Maroon Konseyidir.”
(Albay C.L.G.Harris, Windward Maroonların Lideri, Moore Town, Jamaika, 1992)
Semih Yıldız
15/12/08
Kaynakça; Chrıstopher John Farley: Efsanenin Doğuşu “ Bob Marley”
Sevda Çilek Korkmaz katkıları için teşekkürler..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.