- 6222 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Ölüm Şairi Cahit Sıtkı Tarancı Üzerine...
Ne zaman şiir yazacak olsam “Bu sefer içinde ölüm olmasın.” diye emir veririm kendime. Ama nedense yerine getiremem. Şiirimin en uç, en tenha yerine baksanız bile ölümü saklanmış hâlde bulursunuz. Neden sonra anladım. Ben Cahit Sıtkı’yı yansıtıyormuşum. Bundandır size şimdi Cahit Sıtkı’yı anlatmak istemem.
Bildiğiniz gibi o, edebiyatımızda “ölüm şairi” olarak tanınır. Ölümü ve yaşama sevincini en iyi tasvir eden, en iyi tanıtan belki de odur.
Kendisine “Şiir nedir?” diye sorulduğunda, “Edebiyat yapmayı, büyük lâf etmeyi sevenler için şiir ne değil ki! Şiir bir çığlıktır, bir ilân-ı aşktır, sallanan bir yumruktur, bir ümittir, bir kurtuluştur…” cevabını vermiştir. Şiiri bir kurtuluş olarak gören Tarancı, bu sözünde gerçekten haklıdır. Bazıları sevgilisine aşkını itiraf etmek için şiiri en son ve en etkili çare olarak görmez mi? “Ağlarım hatıra geldikçe gülüşlerimiz” Burada şair ne demek istiyor? Gülüşlerimiz hatıra geldikçe ağlarım.Bu, nesir cümlesidir. Şair ne yapmış? Bu nesir cümlesinin her kelimesini en iyi şekilde değerlendirmiş ve bu duyguyu nihai ifadesine kavuşturmuş.Şair karşımızda diyelim, ne görürüz? Ağlayan bir adam. Demek ki bu dizenin ilk kelimesi “ağlarım” olacak. Sonra merak ederiz. Bu adam neden ağlıyor? Bir şeyler hatırladığı için. O zaman “ağlarım” kelimesinden sonra “hatıra geldikçe” sözcük grubu yerini alacak. Tamam da, bu adamın hatırladıkça ağladığı şey ne? “Gülüştüklerimiz” diyor. Böylece kelimeler ait oldukları yerlere oturuyor ve bu güzel dize oluşuyor.
Cahit Sıtkı, birincilik alan “Otuz Beş Yaş” şiirinin dizelerini yıllar önce oluşturmaya başlamıştır. Bir mektubunda Ziya’ya şunları söylemiştir: “Ziyacığım, hayatı sevmekle geçiyor ömrüm, az daha gençliğim diyecektim, gene de diyebilirim, zira yaş oldu otuz. Desene ki, dante gibi ortasındayız ömrün.”son cümledeki söz daha sonra şiirin bir dizesi olmuştur. Bir başka mektubunda da, “Ölüme dair aklımda şöyle bir beyit var:
Benim de bir namazlık saltanatım olacak
O musalla taşında.
Bir şiirin sonu olabilir.Fakat üstünü getirmek, zaman ve hava meselesidir.” demiştir. Bu dizeler daha sonra “Bir namazlık saltanatın olacak/Taht misâli o musalla taşında” olarak en güzel şeklini almıştır.
Tarancı, şiiri hayat seviyesine yükseltmek isterdi. Onun için şiir vazgeçilmezdi. O, şiiri kıskanç bir sevgili olarak görmüş, onun üstüne gül koklanamayacağını, yâr sevilemeyeceğini belirtmiştir.
Ona göre şiir gizli bir harçla bağlıydı. Doğruluk payı nedir, bilinmez. Ama şu da var ki hiçbirimiz inkar edemeyiz. Şiirden bir kelimeyi çıkartsak, hatta yerini değiştirsek şiirin etkisi bozulur. Buna “Hayır!” diyemez hiçbirimiz. Cahit Sıtkı, inkar edemeyeceğimiz bu düşünceyi de belirtmiştir. Yani aslında bu da onun sözü. Bu iki söz de birbirini destekliyor zaten. Şiir gizli bir harçla bağlanmış olduğundan kelimeler çıkartıldığında, yıkılan bir binaya dönüyor. Anlamını yitiriyor. Parçalar bu harçla birbirine sıkıca sarılmıştır. Biri çıkarsa diğerleri darmadağın oluyor. Demek ki gerçekten de şiir gizli bir harçla bağlanmıştır.
Cahit Sıtkı’yı ve şiirlerini anlatmaya böyle devam etsek kim bilir ne zaman biter ve kim bilir kaç sayfa sürer? En iyisi mi biz de sizi daha fazla sıkmayalım ve konuyu Tarancı’nın güzel bir şiiriyle kapatalım:
DESEM Kİ
Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır,
Rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor,
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini,
Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,
Senden kopardım çiçeklerin en solmazını,
Toprakların en bereketlisini sende sürdüm,
Sende tattım yemişlerin cümlesini.
Desem ki sen benim için,
Hava kadar lazım,
Ekmek kadar mübarek,
Su gibi aziz bir şeysin;
Nimettensin, nimettensin.
Desem ki…
İnan bana sevgilim inan,
Evimde şenliksin, bahçemde bahar;
Ve soframda en eski şarap.
Ben sende yaşıyorum,
Sen bende hüküm sürmektesin.
Bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
Rüzgârlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber.
Günlerden sonra bir gün,
Şayet sesimi farkedemezsen,
Rüzgârların, nehirlerin, kuşların sesinden,
Bil ki ölmüşüm.
Fakat yine üzülme, müsterih ol;
Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini,
Ve neden sonra
Tekrar duyduğun gün sesimi gökkubbede,
Hatırla ki mahşer günüdür
Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum.
YORUMLAR
şiire, şaire kafa yormak... hem de cahit sıtkı tarancı gibi usta bir şairimize kafa yormanın şiir dünyasına artı değer kattığını düşünüyorum... o ve diğer şiir ustalarımızı tanıdıkça ve duyumsadıkça şiiri çok daha net görüyoruz ve bu da şiirde yanlış yapmamızı bir nebze de olsa önemli ölçüde engelliyor.
anlamlı çalışmanız için teşekkürler.. sevgiyle...