DÜNYANIN EFENDİSİ

• 11 Aralık 2008 Perşembe 11:29:26

İnsanoğlu iki bin yıl önce milatla tanıştı. Bin yıl önce tek tanrılı dinler evrimini ve yayılmasını genel hatlarıyla tamamladı. Son bin yılda ise bilim ve teknoloji çok hızlı bir mesafe kaydederek, dünya siyasi haritası ise son şeklini alarak milenyuma ulaştı.

Bilim ve teknolojinin ivmesindeki korkunç artışı somutlaştırınca; son yüzyılda alınan mesafenin önceki bin yıla, son on yılda alınan mesafenin son yüzyıla yüzyıla, son on yılda alınan mesafenin ise son bir yıla sığdığını görürüz.

Önümüzdeki bin yıl içinde insan; zaman, mekân ve ölçüde yeni keşifler yapacaktır. Yani zamanı daha farklı bir biçimde yorumlayacaktır. Milat kavramı göreceli hale gelecektir. Bir yerine birden fazla milat literatüre girecektir.

Mekân kavramı da değişecektir. Üç boyutun üstüne çıkılarak altı boyutla tanışacaktır insanoğlu. Bulunduğu yerin aslında bulunmadığı yer olduğunu keşfedecektir. Yedinci boyuta ise insanoğlu dördüncü bin yılda ulaşacaktır. Bu boyut aklın yüzde yüz kapasite ile kullanıldığı boyut olacaktır. Tanrının kalkmasına müsaade ettiği tüm perdeler kalkacaktır.

İnsanoğlu bilinen tüm enerji kaynaklarını ve üretim tekniklerini ilkelliği nedeni ile doğal olarak terk edecek, yeni enerji dalgaları yaratacak ve üretim pozisyonları tanımlayacaktır.

Işık hızının yerini düşünce hızı alacak, temel tüketim kaynağı bilgi olacaktır. İnsanoğlu bilgi birikimini kuşaktan kuşağa aktarırken, beynin bilgileri depolama kapasitesi zaman içinde yetersiz hale geleceğinden beynin hacminin büyütülmesi, yada mevcut hacminin kapasite kullanım oranının artırılmasına ihtiyaç duyacaktır.

Sonuçta iki bin yıl sonra şimdi uzaylı diye tabir ettiğimiz vücut yapısına benzeyen kafa hacmi daha büyük, vücut hacmi daha küçük insan tipi yada prototipi evrimini tamamlayacaktır.

Yani akıl yaşta değil baştadır atasözü gerçek olacaktır. İnsanın kafatasında ve vücudunda tüy kalmayacaktır. Bu nedenle maden olan yerde ot bitmez özdeyişi de gerçekleşmiş olacaktır.

İnsanlar düşünce boyutunda iletişim kuracağı için, az konuşacak ve çok düşünecektir. Yani az konuşup öz konuşmak kehaneti de gerçek olacaktır. Rüya hali, düş hali, serap hali, bilinçaltı kavramları analitik olarak çözümlenecek, her insan kendi psikolojisini düzenleyecek ve kontrol edebilecek hale gelecektir.

Bedeni hareket ve bendeni enerji harcama oranı azaldığı için, vücut yıpranma payı sıfırlanacak, insan vücudu normal ömür süresi olan 130 yıl için yeterli ve sağlıklı hale gelecektir. Ölümsüzlüğün formüle edilmesi, yapay organ kullanımı daha sonra gündeme gelecektir. Ruhun kopyalanması ise Tanrı’nın müsaade ettiği sınırlara M.S. 4000’li yıllarda ulaşacaktır. İnsan beynini korumak ve ona muhafazalık yapmak, insan vücudunun en önemli hatta tek işlevi olacaktır.

İnsan dışındaki diğer canlılar, insan düşünce boyutuna yani yedinci boyuta ulaştığında, dinozorlar gibi doğal evrimini tamamlayarak yok olacaktır. Evcil hayvan diye tabir ettiğimiz canlılar ile, süs bitkileri ve süs balıkları, insan düşünce boyutuna geçtiği için, insan tarafından yürütülen yaşamsal faaliyetlerin büyük bir kısmını yapacak yeteneği sağlayacak patalojik bir mutasyon ve evrimsel değişime uğrayacaklardır.

Bu kapsamda bazı hayvanlar konuşacak, bazı hayvanlar temizlik ve üretim dahil bir çok işi yapacak hale geleceklerdir.

Dünya kaynaklarının azalması, insan nüfusunu zorunlu olarak azaltacak; bu maksatla iki kişilik ailenin oluşumundan tek çocuğun dünyaya gelmesi zorunlu bir hukuk kuralına dönüşecek ve dünya nüfusunun yarılanma ömrü hızlanacaktır.

Bir daha Dünya Savaşı çıkmasını bekleyenler yanılacaktır. Kirlenen doğanın kendini korumak ve yenilemek için oluşacak doğal afetlerle savaşmak, önümüzdeki bin yılda insanlığın en büyük mücadelesi olacaktır.

Sonuç olarak insanoğlu yapacağı keşiflerle önümüzdeki iki bin yol boyunca da Dünya’nın Efendi’si olmaya devam edecektir