- 882 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Björk Dinle Çocuğum, Björk
Bir zamanlar mutluluk diye bir şey keşfettiğimi sanıyormuşum. Alıp sarılmışım o hayale,
sarmalamış, nasıl da sahiplenmişimç Lepiska saçlı bez bir bebek, küçükken lahanaları olurdu bunların, sanmışım da almışım kucağıma, süt sağmışım göğsümden, saçını okşamışım,
masal anlatmışım, büyümüşüm, büyütmüşüm.
Bugün elimde tutamadığım şeyleri çalmaya zorluyor hayat beni. Yasak diyor birileri; tehlikeli ve yasak. Bir fail ne kadar meçhul gözükebilirse, ben de o kadar uzağında duruyorum o tehlikeli, yasak harfiyatın. Birazdan bir operatör gelecek. Bunu hepimiz bildiğimiz için, harfiyattan en önce kurtulan olmak uğruna önüne geçtiğimiz herkese bir çelme takıyoruz. Önümüzdekiler mi... En büyük düşman onların ta kendisi zaten. Yanına gidip bir parça yapma gülüyoruz; sonra da kıçına bir tekme koyuyoruz. Kıçımıza yediklerimizi saymıyorum. Zira kıçlarımızı rüzgara emanet ediyoruz, gelen de koyuyor, giden de. Bazen yolda çevirip bugün çok edepli bir arsız gibi gülüyorsunuz, diyorlar. O zaman onlara daha arsız ama hayli efendi tebessümler ısmarlıyorum. Birçoğu gözlerime bakmaya cesaret edemiyor, bakanları da bir daha gören olmuyor. Gözlerimin Şile’si, içine düşenin ağzına sıçıyor.
Tamam tamam, bakın isterseniz bir masal anlatayım, diyorum; hem de gözlerimde boğulmasın diye kimse, bant geçiriyorum gözlerime. Masalın şefkatli dakikalarında içlerinden birini yanıma çağırıyorum. Benim şefkatimi avcumun içine koymuşlar anne.
-Saçlarını okşamalıyım evlat, yaklaş, diyorum.
-Tamam patron, diyor.
Hep böyle derler. Patron yalakası olmalısınız hemen şimdi, diye haykırıyor olmalı şeytanları. Benimki de ’Şuna bir son ver!’ diyor, ’Ne yaparsan yap yetmiyor işte, görmüyor musun o çocuklar o kadar hissiz ki, avcunun içine dillerini değdirip titremediler bile.’
’Ne!’ diyorum, ’Nasıl olur?’
Bugün hepsinin suratına tükürüyorum. Keşkıe kussaydın diye yalvarıyorlar. Sanırım bu onların gururlarını incitiyor.
’Ziyanı yok.’ diyorum, ’Benim de gururum incinmişti; geçiyor sonra!’