- 642 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
TÜKENMEK KIYAMETTİR
Üzerinde yaşadığımız Dünya; dünyanın sahip olduğu her şey; insanlığın ortak değeri ve kültürüdür. İnsanlığın tarihinde yarattığı her şey, bulduğu her buluş, yaşadığı her olay, savaş, doğal afet de insanlığın ortak kültürüdür. İnsanlığın gelişmesine, yücelmesine yönelik olanlarına pozitif kültür, insanlığın acı çekmesine yönelik olanlarına negatif da negatif kültür denilebilir. Matematiksel olarak pozitif kültürden negatif kültür çıkartırsanız geriye insanın ulaştığı medeniyet seviyesi kalır.
Dini inanışlar, siyasi ideolojiler, ekonomik hareketler, diller, milletler, ırklar, insan renkleri, sanatsal faaliyetler, moda, spor, savaşlar, müzik, buluşlar, göçler, doğal afetler, hukuk, sosyal yaşam biçimleri, kıtalar, insan cinsiyetleri, aile, ahlak ölçüleri, kentler, teknolojik yatırımlar, bilimsel gelişmeler, eğitim, üretim, tüketim, sınıfsal mücadeleler, anarşi, terör, felsefe, mantık, turizm hareketleri, doğa ve şu an buraya yazmadığımız insanla ilgili her şey insanlığın ortak kültürüdür.
Tüm bu kültürleri sistematik bir şekilde sınıflandırmak, temel esaslarını, tanımlarını yapmak, etki ve ilgi alanlarını belirlemek, gelişim süreçlerini belgelemek, arşivlemek ve gelecek nesillere bırakmak, insanlığın ve insanlığın birlikte yaşamak için oluşturduğu kurumların temel görevi olmalıdır.
Dünyanın bilinen tüm tarih çeşitleri kendi ilgi ve etki alanlarında bam teli gibi gerilmiştir. Miad ve milad vermek zordur ama, kırılma noktası yakındır. Yani esnekliğini kaybetmiştir insanlık. Kim, neyi, niçin, neden, ne kadar yaptığını bilmemektedir. Bu aklın iflası demektir.
Aklın iflası; insanın doğaya mahkumiyetini, ilkelliği getirir. İnsan ilkel olmayı özler hale gelir. İnsan dünyanın efendisi olma yetisini kaybeder. Tabiata kendin yönetme vesayetini verir. Bu durum pozitif kültür ve negatif kültür farkının eksi çıkması demek, yani medeniyetin sıfırlanması ve geriye gitmesi demektir.
Birleşmiş Milletler Kurumu’nun amacı artık sadece savaş çıkmasını önlemek, çıkan savaşları, durdurmak, biten savaşların anlaşmazlıklarını çözümlemek için hakemlik yapmak olmamalıdır. UNESCO sadece kültürleri korumakla, açlıklar için yardım kampanyaları açmakla yetinmemelidir.
Işık hızıyla, ya da henüz tanımlayamadığımız bir hızla tüketiyoruz ve tükeniyoruz. Bu tüketim sarmalının baş döndürücü hızına dünyanın kendi etrafında dönüş hızıyla yetişmesi mümkün değildir. Üretim sadece tüketilen şeyleri doğadan alıp işlemek demek ve tüketime hazır hale getirmek olmamalıdır. Tıp, beslenme hariç her türlü üretim keşfine derhal ara verilmelidir. Sınır konulmalıdır. Nüfus artışı hemen sıfırlanmalıdır.
Üretim; tüketimi sınıflandırmak, sınırlandırmak, sıraya koymak, tüketicilerin tüketim alışkanlıklarını, tüketim hakları arasında denge sağlamak; tüketim disiplini yaratmak, tüketim hukuku oluşturmak gibi yeni kavramları tanımlamayı, doğanın yaşama kanunlarını ve doğanın haklarını güvenceye alan kanunları çıkarmayı, hayata geçirmeyi, yani uygulamayı da planlamalı, çözümlemelidir.
İnsanlık uzayı keşfetmek yerine kendi geleceğini keşfetmeli; gelecekte kendini bekleyen problemleri, dünyayı bekleyen tehlikeleri, çıkabilecek afetleri ve salgın hastalıkları arayıp bulmalı ve tüm enerjisini, gücünü bu tehlikelerin çözümüne harcamalıdır.
Olayın vahametini anlamak için olaya başka bir perspektiften bakabilmeliyiz. Dünyada insanın üç rengi vardır. Siyah, beyaz ve sarı olan bu renkler birbiri ile karışmamalıdır. Karışım tüm Dünyayı tek renge götürür. Peki bu tek rengin hukuku ne olacaktır. İnsanlık geçmişiyle, yarattığı değer yargılarıyla bu tek renge hazır mıdır? Üç renk dünyanın zenginliğidir ve korunmalıdır. Buna ırkçılık diyenlerin aslında kendileri ırkçıdır ama farkında değillerdir yada öyle gözükürler.
Dünya’da insanların kullandığı yüzlerce dil vardır. Ama insanlık bu dilleri süratle kaybetmekte ve tek dile gitmektedir. Peki dünya tek dile hazır mıdır? Tüm diller korunma altına alınmalıdır.
Dünyada tek tanrılı, çok tanrılı dinler ve dinsizlik inanışları vardır. Hepsi de dünya din kültürünün zenginliğidir. Ama dünya şimdi tek dine doğru gitmektedir. Peki, insanlık buna hazır mıdır? Değildir.
Dünyada pek çok millet, aşiret, kabile yaşamaktadır. Ama dünya tek millet olmaya doğru gitmektedir.
Evet, dinleri, dilleri, renkleri, milletleri yani pozitif kültürü tüketiyoruz süratle. Emin olun bunu sonucu kıyamettir. Herkesin aynı şeyi düşündüğü, aynı şeye inandığı bir dünyanın ışıkları sönmeye, dönüşü yavaşlamaya mahkumdur.
Dünya sadece yoklukta, yoksullukta, yolsuzlukta yani negatif kültürü yok etmede birleşmelidir.
Hangi ortak değerin pozitif kültür, hangi ortak değer negatif kültür olduğunda yani bileşilecek ve bileşilmeyecek şeylerde insanlar anlaşmalıdır. Dünya küçülmüştür. Pozitif kültür tükendiğinde daha da küçülecektir. Artık hiç kimsenin, hiçbir güruhun, hiçbir kitlenin kendi başına hareket edecek lüksü ve keyfiyeti kalmamıştır.
Kaynaklar tükenmektedir. Dünya tükenmektedir. Tarih tükenmektedir. Tükenmek ve tükenmek kıyametin kendisidir. Haberiniz olsun ey insanlar duyduk duymadık demeyin.
YORUMLAR
duyurmaya çalışana ne mutlu arkadaşım ama malesef bizim okdar çok işimiz varki,,
en lüzumsuzundan laylay lom..vakit geçsin bugün de hoş ve boş geçsin ..umurundamı dümya yanındakini umursamayan ne haldedir diye merak etmeyen ,bir yardımı dokunacak diye korkar hale gelmiş insanlar topluluğu olduk..
nerde bunlara kafa yoracak bir derde merhem olacak
herşeye pozitif bakacak herkeste bir bencillik egoist çe bir yaşam tarzı...
siz bu yazınızın yerine başka bir şey ler yazsaydınız ,çok güzel ilgi çekerdiniz aman sendeci olmuş bir halde boşa bir zaman tüketmecedir yaşanıyor bakalım nereye kadar...
kıyamete kadar diyeceğim onuda hızlandırdık haberimiz yok ama tercihlerimizi yaşıyoruz ,ve uzatmaları oynuyoruz
fakat kimse farkında değil
hatırlattığın için teşekkürler sana...