RAYLAR ÜZERİNDE DRAM
yıllar öncesinde bıraktığım eski yolumu katıp önüme aktarıyorum kendimi taşıtların birinden diğerine,hızla.yine trene binmiştim.bana çocukluğumun o muazzam mis kokulu hafta sonlarını animsatan banliyo trenlerinden birine.boş sayılmayan trende bir yer görüp oturdum.bulunduğum vagondaki yaşları 13-17 arasında değişen dört erkek çocuk dikkatimi çekti hemen.onları seyre koyuldum.en büyükleriymiş gibi görünen 17 lerinde olan yani , uzunca boylu,esmer,çok zayıf,çirkin bir çocuk.enteresandı.gözlerindeki anlama/anlamsızlığa kilitli kalmıştım.donuk ve acımasız bakıyordu.zaten daha sonraları arkadaşlarına olan davranışlarını gördüğümde ilk izlenimimde haklı olduğumu da anladım.affı yoktu,arkadaşlarından gelen şaka sayılabilecek her davranışa tepkili ve sertti.vagonun kapısını tren hareket halindeyken hızla iki tarafa çekerek açıyor ve dışarı doğru püskürtür tarzda tükürüyor , tükürüğü trenin camlarına yapışıyordu.yine onun yanında ayakta duran akranı gibi görünen başka bir çocuk daha.belliki zengin,iyi giyinimli,onlardan farklı.bu çocuğu diğerleriyle biraraya getiren neydi,anlamaya çalıştım.bir süre geçti 5-6 istasyon ilerlemiştik,çocuğun ayaklarına takıldı gözlerim.sağ ayağının parmakları yok gibiydi.ayakkabısının ucunun boş duruşundan durum anlaşılıyordu.kazağı,pantolonu,ayakkabıları markalıydı.diğerleri tepeden tırnağa kirli,eski ve yırtıklıydılar.bir ara şu ibo dedikleri zayıf ve uzun olan oturan arkadaşlarına gözüyle işaret yaptı,onları oturduklarıyerden göz hareketi ile kaldırdı ve bayanlara oturmalarını söyledi.şaşırmıştım.birbiriyle bağdaşmayan terbiyeli olma-olmama-olmayı istememe arasında ghidip gelen bir çeşit davranış karmaşasıydı izlediğim.şimdi üzülmek miydi çözüm!?ne yapılabilirdi?beynimin içinde gözümün dikkatle takip ettiği fidanlarla konuşmaya koyuldum ama düşüncelerim konuşmalarını çözümleyemiyordu.sık sık aynı soruyu soruyordum onlara kendi içimde:-bugün yaşadıklarınızla mutlu musunuz?onların bakışlarında aradığım sorunun cevabı yoktu,umurlarında değildi ne ben ne sorularım.cevap verme ihtiyacı hissetmiyorlar kendilerini trenin hızına kaptırıp hareketlerini hızlandırıyorlardı.ibo madde kullanıyor belki, evi yok dışarıda yatıyor da olabilir,belki de şu an çok aç.!!! sanırım içlerinde en kötü kader onun.belli ki diğerlerinin geç de olsa gittikleri iyi kötü bir evleri ve yatakları var ve az da olsa karınları doyuyor.ibo’nun evi,annesi,babası?belki kimsesi yok ama var ise eğer canları cehenneme diyorum.ibo onların eseri,bizim eserimiz.şimdi o kadar zor ki ibo’nun elinden tutmak.belki uzattığımız elimizi bile kopartıp da canımızı yakabilir!!!üzgünüm.sadece o’nun kimseye kötülük etmemersini diliyorum içimden.bu çocukların elinden tutmalıyız ama nasıl?nerede dernekler?bu sahneleri sadece ben mi görüyordum acaba?vagondaki diğer insanlar,bizim duyarlı halkımız!dışarıyı ya da birbirlerini seyre dalmışken ben ibo ’ların gözlerinden girip bedenlerinde acı bir tur atıyordum.bu çocukları tanımak,suçlamamak,hak vermek istiyordum ama aralarından sıyrılıp da iyi olanlarda vardı,bu onlara hak verme düşüncemi örtbas ediyor hatta kızmama neden oluyordu.belki de bütün günlerini aldıkları tek bir bilet ile istasyonlarda eylenerek,bazen yön değiştirerek bitiriyorlardı -hayatlarının yönünün değişmeyeceğine inatla- hayatın onlardan onların hayattan beklediği bir şeyler yoktu.günü yaşıyor, yaşamış olmanın düşüncesiyle yetiniyorlardı. evet biz birşeyler yapmalıydık.parmaklarını avuçlarımıza alıp onlara birşeyler yarattırmalıydık.günümün ilk taşıtından inmek üzereyken son istasyonda,tam da denizin üzerinde ilerleyen trenin son durağında hep beraber vagonca ve trence indik.bir süre aynı oksijeni beraber tükettiğimiz tüm insanlık bir anda dağıldı.o çocuklar da.zihnimi kendi yoluma ve yapacaklarıma kilitlerken farkedemedim çocukların ne tarafa yöneldiklerini.bu çocuklarla karşılaşmam bana insanlığımı ,düşüncelertimi sorgulattı.düşünce aynamda acıları yeniden yüzüme yansıttı.şimdi onlar kimbilir nerelerde,kimlerle,neler yapıyorlar?umarım her nerede ne yaşıyorlarsa bunun adı insanlara kötülük etmemek ,insanlığa zarar vermemek olsun.
ESRA BOYOĞLU
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.