Saray Adaleti
---BİR NESİR BİR ŞİİR---
SARAY ADALETİ
Siz hiç saray gördünüz mü? Eğer görmediyseniz veya göremediyseniz ben size göre çok şanslı biriyim. Çünkü ben her gün bir sarayın önünden geçiyor, sarayı seyrediyor ve derin düşüncelere dalıyorum. Yakınımdaki en büyük saray öğrenim gördüğüm üniversitenin hemen yanı başında. Bu saray öyle görkemli öyle büyük bir saray ki duvarların sıvası dökülmüş fakülte binaları bile bu sarayın gölgesinde gecekondu gibi duruyor.
Her sarayın olduğu gibi bu sarayında bir ismi var “Adalet Sarayı.” Eminim saray görme konusunda şanslı olduğumu düşünen birçok kişi yanılmış olduklarının farkına varmaya başladılar. Derse yetişmek zorunda olduğum durumlarda koşar adım okula giderken sarayın önünden her geçişimde duraksıyorum nedense. Saraydan esen rüzgâr zehirli bir sarmaşık gibi beynime dolanıyor. O gün ders ve okul konusundaki bütün düşüncelerim bir ağacın kuruyan yaprakları gibi düşüyor yere. Ve bu rüzgâr sayesinde beynim insanı, tarihi, hukuku tavaf etmeye başlıyor. Ne olup bittiğini anlamadan kendimi sarayın içinde buluyor, bir padişah edasıyla sarayda dolaşmaya başlıyorum dışarıda karın tokluğuna çalışan ve köle muamelesi gören insanları unutup. Bu kısa rüya, hocanın gür sesiyle irkilmeme neden olduktan sonra kayıp gidiyor ellerimden. Derste olduğuma inandıktan sonra hocaya ve anlattıklarına yoğunlaşmaya çalışıyorum. Derste işlenen konu ile günlerdir düşüncelerimi esir alan konu birbirine çok benziyor. Hoca gelir dağılımı, adalet, eşitlik, özgürlük hak-hukuk gibi kavramları birbiriyle harmanlayıp ütopik bir saray resmi çizerken benim aklım fikrim hâla derste pencereden ihtişamını seyrettiğim o büyük sarayda. On dakikalık ders arası ile birlikte adalet ve saray konusundaki düşüncelerimin netleşmeye başlaması beni mutlu etmeye yetiyor da artıyor bile.
Adaletten önce devleti öne çıkaran, hukuku vatandaşın aleyhine düzenleyen ve bu ülkenin işçisini, köylüsünü, çalışanlarını sürekli mağdur durumda bırakan zihniyet var olmaya devam ettikçe bizler bu ülkede daha çok yolsuzluklara, faili meçhul cinayetlere tanık olacağız.
Bir toplumu ayaktan tutan en önemli etken adalettir. Adalet, vatandaşların taleplerine ve toplumun iç ilişkilerine göre şekillendiği vakit gerçek anlamını bulur. Görüyoruz ki adalet bizde saraylardan, tepelerden şekilleniyor. Hukuk sistemi ile adalet kavramın esnek yapısı bize adaletsizliği dayatıyor. Özgürlüğün ve eşitliğin olmadığı yerde adaletten bahsetmek akıl işi değil. Bir kez daha düşünelim.
“Saraylar adalet dağıtmaz, adalet saraylarda dağıtılmaz.”
Başka yerde aramasın hiç kimse!
Adaleti saraylara koyduk biz…
Bir topluma eşitsizlik hâkimse,
Demektir ki rüşvet ile doyduk biz…
Demokrasi üstümüzde ağır yük
Adil olmak bize bir beden büyük
Hak, nizam, terazi ve de özgürlük
Diye diye vatandaşı soyduk biz…
Erhan GÜL
Ekin Sanat (Aralık sayısında yayınlanmıştır)
YORUMLAR
Bordro mahkumunun affı ne zaman,
Vurun abalıya vurun her zaman.
Biz senden perişan, sen bizden aman !
Bir ben mi devlete 'zul'üm efendim?
Kimi yatta, katta âlem yapıyor,
Kimi bir lokmaya etek öpüyor,
Devletin malını kapan kapıyor,
Sustukça paslandı 'dil'im efendim.
Ah bu gönül neler neler arzular !
Dalınca hayale gözlerim dolar.
Uzatsam elimi kimi yakalar ?
Kendime yetmiyor 'şal'ım efendim.
HIZIMI ALAMADIM BİR DAHA GELMİŞİM.
İNSAN OLABİLMEK EN BÜYÜK DAVA,
BAŞLAR BÜYÜDÜKÇE ATILMAZ HAVA,
ADALET ÖĞRETEN TÜM ÖRNEKLERİ
İŞ İŞTEN GEÇTİKTEN SONRA DUYDUK BİZ.
KİMİN SIRTI KÜRKLÜ ÇIKSIN İLERİ,
GARİBİN DİZİNDE KALMADI FERİ,
BU GÜN GİT YARIN GEL AŞINMAZSIN YA,
GARİBANI TAŞ YERİNE KOYDUK BİZ.
HİLEYLE DÜZENLE SÜRDÜK DAĞLARA,
ANADOLUM ÜMİT BAĞLAR SAĞLARA,
DAYIN YOKSA YANDIĞININ RESMİDİR.
NİCE KOÇ YİĞİDE BÖYLE KIYDIK BİZ.
ANNENİN GUZUSU , KUTLADIM DUYARLI YÜREĞİNİ. NE ÇOK SÖYLENECEK ŞEY VAR DAAA SUSTUM . GİDİYORUM.