Heybenizde Sakladıklarınız
Teyzem seksen küsür yıl önce ömrünün hikayesi gibi sakladığı heybesinden, ilkokul çağında okuduğu bu şiiri okudu geçtiğimiz yaz bana.Gün vururken yaylaya ,sabanla toprağı devirerek kazanılan helal lokmalar,tüttürülen baba ocakları, köyümüzün acılardan usanmış anneleri canlandı gözümde o an.
Demir sabanım gel bugün de
Devir taşı toprağı
Yalnız senin için tüter
Eşsiz baba ocağı
Gün vurunca yaylaya
Saban önümde yaya
Yollanırım tarlaya
Yoktur işimin durağı
Sür bu güzel vatanı
Olsun altın yatağı.
Sizinde heybeniz doludur bilirim. Acı gülüşleriniz arasından alnınıza çizgiler kondurarak geçip gitmiştir zaman. Kuzular büyüyüp kınalı koç olmuştur artık. Bir yandan da hazan yaprakları gibi sararmıştır yüzünüz.kimbilir neler saklıdır bir gelin sandığı gibi sakladığınız heybenizde.belki bir gözünde acılarınız, yaşadığınız yoklsulluklar, kim bilir belki sevdalarınız… yani hep öksüz kalan yanlarınız vardır. Anlıyor musunuz? Birde araya sıkıştırdığınız içinizi ısıtan güzel hatıralarınız vardır elbet.. Oturun zamanın kıyısına, heybenizdekileri çıkarın ikindi serinine,içinden annenizin saçınızı okşadığı o çok uzak günler çıkacaktır.Yüreğinizin kanatlanıp uçtu uçacak olduğu günler. Hani gökkuşağı renklerini topladığınız günler,bilmem hatırlıyor musunuz?
Bazan hatıralar bir limandır sığınmak için. zaman zaman sırtındaki ağır yükleri boşaltmak için.. Ömrünün bir türküsü, bir şiiri,,bir hikayesi ,mavi düşleri olmalı insanın.
Teyzem seksen küsür yıl önce ömrünün hikayesi gibi sakladığı heybesinden, ilkokul çağında okuduğu bu şiiri okudu geçtiğimiz yaz bana.Gün vururken yaylaya ,sabanla toprağı devirerek kazanılan helal lokmalar,tüttürülen baba ocakları, köyümüzün acılardan usanmış anneleri canlandı gözümde o an.Acılar zamanın peşinden koşuyorlar lakin çile ve yoksulluk epeyce geride kaldı çok şükür.