- 3904 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
F. NİETZSCE’YE DAİR
“Can Dostuma Ö….”e
Ben bu yazımda sizlere ünlü Alman filozoflardan birisi olan F. Nietzsche’den söz etmek istiyorum. Ama onun felsefi görüşlerine değinmeyeceğim. Onun “Kendi omzuna tırman, başka nasıl yükselebilirsin ki?” sözüne dair düşüncelerimi paylaşacağım sizlerle…
Aslında F. Nietzsche bu sözüyle hem kendisini anlatır bizlere ve hem de bizlerin nasıl tırmanmamız ve yükselmemiz gerektiğini anlatır aynı zamanda. Zaten F. Nietzsche’nin yaşamını birazcık olsa bile incelediğiniz zaman onun gerçekten de başkalarının omuzlarına değil, kendi omuzlarına tırmandığını görürsünüz. Çünkü F. Nietzsche’ye göre başkalarının omuzlarına tırmanmak demek, bir anlamda onlarla yarışa girmek, onlardan üstün olup olmadığını ispatlamak demektir. Ama F. Nietzsche’ye göre önemli olan kendisinin başkalarından üstün olup olmadığını ispatlamak değil, tam tersine kendisinin kendisinden üstün olup olmadığıdır. F. Nietzsche’nin bu davranışı elbette onun burnu havada bir megolaman filozof olduğu anlamına gelmez. Onun için esas mesele kendini yetiştirmesi, eğitmesi ve ileri gitmesidir. F. Nietzsche’nin işte “Olmak yada olmamak, işte bütün mesele(si) bu”(dur). Başkalarını alçaltarak yükselmek ona göre bir tavır değildir yani. Bu yüzden F. Nietzsche başkalarının omuzlarına değil, kendi omuzlarına tırmanır…
F. Nietzsche için kendi omzuna tırmanmak demek ise, deyim yerindeyse felsefe dağına tırmanmak demektir. Bu felsefe dağına tırmanmak ise, yükselmenin ilk adımıdır ona göre. Adımlarını yere sapasağlam basar o. Titizlikle inceler adım atacağı yerleri. Her durumu değerlendirerek, deyim yerindeyse kılı kırk yararak ve ince ince düşünerek tırmanır F. Nietzsche. Tıpkı bir filozofun serinkanlılığı gibi ağır ağır, yavaş yavaş tırmanır. İçine sindire sindire, tırmanmanın zorluğunu etinde ve kemiğinde duyumsayarak usul usul tırmanır. Onun omuzlarına tırmanışı milim milim, santim santim bir tırmanıştır…
Bu tırmanışında F. Nietzsche tırnaklarını toprağın ta derinliklerine kadar geçirir. Kollarının bütün kuvvetiyle asılır tutacağı yere. Ayaklarının bastığı yerlerde, derin izlerini bırakır ayaklarının. Gözleri tıpkı bir kartalın gözleri gibi hep ilerdedir. Terleri damarlarına karışır F. Nietzsche’nin. Azimle tırmanır o, korkunç bir azimle hem de. Bu azmi aslında daha yeni bileylenmiş sipsivri bir bıçağın ucu gibi bir azimdir. Bu azmi aslında örs ve çekiç seslerinin arasında yaptığı felsefesinin azmidir aynı zamanda. İşte bu azimle yürür F. Nietzsche. Ağır ağır yürür o, adım adım yürür. Onun bu ağır ağır, adım adım yürümesi tıpkı Nazım Hikmet’in şiirindeki gibidir aslında;
“…Alnı yukarda
kırmızı boyun atkısı rüzgârda,
yürüyor.
Yürüyor adım adım,
yürüyor ağır ağır
yürüyor.
Rüzgâr deniz gibi köpürüyor,
Esiyor deniz rüzgâr gibi.
Akıyor iki yandan ışıklar
düşen yıldızlar gibi.
Sesler geliyor derinden
kalbin uzak sahillerinden:
— Nereye gidiyorsun yavrum benim, nereye?
Dön sevgilim,
dön kardeşim,
dön evimin erkeği, dön geriye!
Yürüyor o,
ıslıkla kızgın bir ölüm marşı çalarak.
Yürüyor o
gövdesi bir gemi gibi yükselerek, alçalarak.
Yürüyor adım adım, yürüyor ağır ağır, yürüyor ...
Kimbilir,
belki bir daha sokmayacak parmaklarını
dizi dibinde dikiş diken kardeşinin
sarı saçlarına,
ve belki bir daha altında yatıp
güneşe giden yeşil bir yola bakar gibi
bakmayacak
gürgen ağaçlarına ...
Yürüyor o, yürüyor.
Açık geniş adımlarla arşınlıyor yolları.
Ağır iki balyoz gibi sallanıyor kolları.
Kıllı göğüsü bir kalkan gibi kabarık ...
İşitmiyor artık
hep aynı tahta masanın başında akşamlayan
hasta topal dostların
kalbe karanfil ruhu gibi damlayan sözlerini.
Çıplak
iki bıçak
gibi çekmiş yüzünde gözlerini,
yürüyor düşmana doğru.
Yürüyor adım adım, yürüyor ağır ağır,
yürüyor ...”
F. Nietzsche, felsefe dağına işte bu ağır ağır, adım adım tırmanışından sonra yükselir. Hem de öylesine bir yükselir ki, ta en tepede yerini alır. Onun bu yükselişi tıpkı ağaçların yükselmek istedikleri oranda köklerini derinlere salmalarına benzer. Evet, F. Nietzsche’de ağaçlar gibi felsefesinin köklerini en derinlere salar. Çünkü o yükselmek için kendi gücünü kullanır. Başkalarının kendisini yükseltmelerine fırsat vermez. Kendisini yükseltmek isteyenlere karşı savaşmaktan bir an bile geri durmaz..
Ona göre yükselmek ileriyi görmek ve ileriye gitmektir. Kendisini yetiştirmek ve eğitmektir. Felsefeyi yaşamla yoğurmak, yaşamla felsefeyi yoğurmaktır. Her türlü önyargıyı ve tabuyu parçalamaktır F. Nietzsche’ye göre. Yükselmek demek savaşmak ve mücadele etmek demektir onun için…
Berkayberk"
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.