- 991 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Kardeşim Mesut
Mesut altı yedi yaşlarında simit satmaya başladı. Ücreti çoğunlukla birkaç simit arada sırada biraz para. küçük bir evde annesiyle beraber otururdu. Ana babası o daha dünyaya gelmeden boş olmuşlardı. Birde ablası vardı. O da babaanneyle beraber yaşardı. Dedesi Teyfik Efendi kasabanın bir numaralı tek simitçisiydi. Çok ciddi, ters bir beydi. Üç beş evi bağı bahçesi her türlü maddi imkânı mevcut idi. Kaldıkları ev dedesinin onlara tahsis ettiği mekândı. Sabahın köründe kasabanın her köşesini dört dolanır yanık sesiyle;
- Simitçi taze simit var,
Diyerek nida ederdi. Simit satma işi bitince okula gitmeye hazırlardı anneciği onu. Kahvaltısını eder doğru okula. O zamanlar okullar sabah ve öğlen devamlıydı. Fırsat buldukça nine ve ablasını görmeye giderdi. Onları görmek öyle mutlu ederdi ki kendisini, neşeli ve şakacı olurdu. Böylece ilkokulu mahzun ama başarılı bitirdi. Ortaokulu da aynı şekilde. Liseyi Manisa’da bitirdi, artık kasabadan dededen anneanneden babaanneden abladan ayrılmışlardı. Çünkü anne yeni bir evlilik yapmıştı. Tesadüfmü bilinmez; babalığı da fırıncıydı. Babası ise annesinden çok önce başkasıyla evlenmiş, çoktan çoluk çocuğa karışmıştı. Ah öz babası, her şeyden herkesten çok ona ihtiyacı vardı. Oysa oldu olası onu çok az görmüştü, alakayı da aynı. Düşüncesine göre artık evlenme çağı gelmişti Mesutun. Aslında evlilik için on dokuz yaş erkendi. Ama o bir an evvel evlenip kendi işini eşini bilmek çoluk çocuğa kavuşmak istiyordu. Kendine göre haklıydı. Mahallede iki kız ona tavdı. Biri Fatma. Tam kadın olacak kadındı Fatma. Diğeri Necla şen şakrak cilveli. Tercihi Necla oldu. Ama öncelikli çaba Necladan olmuştu, evlendiler. Mesut Manisa’nın kasabasında bir madende çalışıyordu. Dokuz ay sonra bir kızı askere gidip geldiğinde ise bir oğlu oldu. Birkaç yıl geçti. Bir gün günlerden bir Pazar günü eşi ve çocukları yakın köye gitmişlerdi sabahtan. Akşam eve girdiklerinde onu ölü buldular. Göğsüne dayalı av tüfeğiyle öne eğik oturuyordu. Minik kan lekelerinin doldurduğu bir itiraf mektubu vardı biraz ötesinde.
—Kimseye bir zararım olmadı.
—Kimsenin canına kast etmedim.
Biraz ilerlerde yerde iki boş mermi kovanı.