BENİM BABAM.
"Rahmetli Babammın hatırasına saygıyla...Ruhu şâd olsun."
"Kalkın yavrular,şafak sökmeden
Atalar yurdunu gezin dolaşın.
Pembe ufuklara sisler çökmeden
Şu yüce dağları kuş gibi aşın...
Çocukluğumuzun uykularını tatlı ahengiyle bölen bu şiirin anlamını çocuksu aklımızla anlayamazdık o zamanlar...Babam okurdu bizlere...Dokuz çocuk babası babam!Gün ağarmadan atıyla yedi köyü dolaşıp,hastaların dertlerine(bir nebze bile olsa)derman olmaya çalışan babam!Sıhhiyeliğini bugünün çoğu doktorlarından daha iyi kullanan,kullanabilen,teşhis koyup doktorlara yönlendiren babam!
Adam gibi adamdı benim babam...Dağlara- taşlara,kurtlara-kuşlara yarandı da insanoğluna(öz dayımlara bile)yaranamadı babam.Yalnızlığını(bacısı-kardeşi yoktu)acizlik bilmeden,gücünü evlatlarından alıp yılmadan,yıkılmadan,dimdik kayalar gibi ayakta duran bir adamdı babam!O benim babamdı...O kardeşlerimin babasıydı...O,boyu kısa olsa bile duruşuyla dağ gibi bir adamdı...O benim babamdı,babam...
Bugün kırklı yaşların sonlarında,bize söylediği"izci" şiirini daha iyi tahlil edebiliyorum.Bizlere,evlatlarına;üzerimize günün doğmasını beklemeden"Atalar yurdunu..."yani topraklarımızı gezip-dolaşmayı,herhangi bir zarar-ziyan olup olmadığını kontrol etmemizi öğretmek için,önümüzdeki engelleri(o zamanki yoğun köy işlerini)"...kuş gibi aş"mamızı öğütlerdi babam.
Bunca köy hayatının zorluklarını bizlere hep güzel gösterirdi.Güçlüklerle başetmeyi bir eğlence belletirdi;12 yaşında bir çocuğu(beni)sırtında 30-40 kg.mısırla değirmene gönderme cesaretini taşıyorsa(ki her zaman sorumluluk sahibiydi)bizlere güvenini de taşıyordu.Değirmenin oluklarından çoğu zaman omuzlarımıza su yerine sorumluluk akardı.Elektriksiz bir köyün dere yatağında,vahşi hayvanlar arasından gemici feneriyle değirmene gitmek,un öğütebilmek,su tutabilmek ne zor bir iştir 12 yaşlarında bir çocuk için bilirmisiniz?Babam;bütün bu zorlukları bizlere güzelliklerle anlatır;değirmende yakılan ateşte gömülerek pişirilen patatesi,demlenen çayı ve mısır öğütülürken değirmenin ninni gibi tıngırtısında uyumanın zevkini tattırırdı.Bazen de atla,bizlerle gelir,değirmende yanık yanık sevda türküleri söylerdi:Âşık Veysel’i,Pir Sultan Abdal’ı Karacaoğlan’ı,Dede Korkut’u kitaplardan önce babamdan öğrenirdik 4 kız,5 erkek=9 kardeş...
Çok okurdu:Arapça,Osmanlıca,Türkçe...Okumayı ve okutmayı çok severdi.Bizler okuyup "adam olalım" diye,yemez -yedirir,giymez-giydirirdi.Ama babam gibi adam olamadık(çoğumuz) okuyup ta,eşek olduk...Çoğu zaman da yalnız okumakla adam olunamayacağını,hayatı anlayarak,yaşayarak adam olunacağını,misallerle,mesellerle anlatırdı.Anlattıkça ağzından bal damlardı.
Benim babam(az da olsa) Kulüp sigarası içerdi,ama kulüp kadar sert olmazdı.(Kulüp sigarasının sertliğini bilen bilir).Sevecendi,sevimliydi...Herkesin babası kendine sevimli gelir ama benim babam birbaşka sevimliydi.Zaman zaman kızdığı olmazmıydı?Olurdu elbet...Kızdığında bizlere bir,belki iki tokat atardı.Ama ardından da belli etmeden evladına vurmanın pişmanlığını elini duvarlara vurarak yaşardı.Kahrolurdu ama disiplini de elden bırakmazdı.Bilirdi ve öğütlerdi ki disiplinin olmadığı yerde laçkalık olurdu...Böyle bir adamdı benim babam...
Benim babam belki(mevkii olarak)büyük adam olamadı ama,Hacettepe Tıp Fakültesinde,mikroskopta,kendi damarlarından aldığı kanı(hücre yenilenmesini keşfetmişti)inceleyecek kadar da büyük cesareti vardı.Okusaydı,okuyabilseydi,büyük adam olması içten bile değildi.Ama gurbette tok yaşamaktansa,sılada,çoluk-çocuğuyla birlikte bir dilim kuru ekmekle yaşamayı yeğlerdi.
Bizim oralara yolunuz düşerse eskilerin(yaşlıların)"imece"hikayelerini,imece türkülerini dinlemeden geçmeyin sakın.Bizde imeceler bir başka olur,bir başka yaşanırdı.Komşularımızda 8-10 kişiyle oluşan imece,bizde 20-25 kişiyle olurdu.Kızlı-erkekli,evli-bekar,büyük-küçük herkes bize imeceye gelmek için can atardı.Bir imece türküsü tutturulur,türkünün aşkıyla işler o kadar daha hızlı yürürdü.
"Aşma kırandan aşma,ben seni tanıyorum,
Her kırandan aşanı,ben seni sanıyorum da yanıyom ben,
Yanma da güzelim yanıyom ben de,mendil de salla geliyom ben..." .Bunca insanı nasıl toplar,nasıl besler,nasıl hoştutup çalıştırırdı;o zaman ki çocuk aklımız almazdı.Bu gün bütün bunları ancak" Benim babam"becerirdi diye akledebiliyorum.Böyle bir adamdı benim babam!Adam gibi adam... 22.11.2008
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.