KARAKOÇAN’I ŞİİR GİBİ YAŞAMAK
Biraz şiir tadında yaşamamız lazım, biraz masal, gerisi hikaye.. Karakoçan’da bu potansiyel var ve bunu iliğine değin hissettirmek lazım gelir herkesin. Karakoçan’ı sevmek de biraz şiir yazmaya benzer, biraz da şiir okumaya. En güzel resmini çizen ressam haliyle bakmak lazım gelir Karakoçanıma. Taşa ruh katan heykeltıraş ustalığıyla Karakoçanıma ruh katmak lazım gelir.Karakoçan’ı en güzel nağme ile ifade eden yorumcu kulağıyla duymak lazım gelir.
"Üzümden şarap
kömürden ateş
öpücükten insan yapmak
sımsıcak yasa bu..." der Paul Eluard. Ne güzeldir şiir, ne güzeldir şiir gibi yaşamak Karakoçanımı. Öpücükten insanlarıyla sen ne güzel bir ilçesin ey uç ilçem.
Yarım bırakılmış bir roman gibi Karakoçansız yaşamak, insansız dünya misali.
Şair ruhlu, edip kalemli, epik karakterli insanların otağı desem mübalağa etmiş sayılmam.Yarım bırakılmış bir roman gibi Karakoçansız yaşamak, şekersiz çay gibi, motorsuz araba, çiçeksiz ağaç, mavisiz gökyüzü, balıksız deniz nasılsa?
Yarım bırakılmış bir roman gibi Karakoçansız yaşamak, insansız dünya misali.
Her gelenin övdüğü lakin gittikten sonra bu övgünün kuru bir sözden gayri aksetmediği ilçem. Bahtsız, tahtsız ilçem. Senin ikbalini oluşturacak, senin tahtını kuracak olan nesil doğacaktır elbet. Senin kitabını kaleme alacak, senin cemalini ifade edecek sazendelerin, neşidelerin, kasidelerin, gazetelerin, hikayelerin anlatılacaktır elbet. Farkında olmadan ilçede bir yazın hayatı oluştu, elbette olgunlaşacak zamanla, elbette güzelleşecek vakitle. İlçenin bu yazın hayatını korumamız, desteklememiz lazım gelir.
“Dosyalarca suçum var, hepsi de seni sevmekten yana.
Ey Karakoçan!
Hangi mahkeme yargılayacak beni, hangi gün, nasıl?
Suçumun cezasını verseler kim bilir kaç gün, kaç yıl?
Belki de idam!
Anlamam ne olursa olsun; ”Yeter ki sen yanımda ol,
Ey Karakoçan.”
O son isteğim bu cellattan.” diye karalamışım sarı gazete yaprağına 95 yılında. Bu sevdayı yüreğinde hisseden her Karakoçanlı gibi bizlerde bu ilçenin her karışında gezip tozmuşuz. Her mahallesinde yankısını duyarız geçmişin. İçinde Karakoçan olan cümle ne güzel bir heyecan yaratır bizde. İçinde Karakoçan olan bir mısra mısraı berceste değildir de nedir Allah aşkına?
“En Uzak Mesafe...
En uzak mesafe
ne Afrika’dır,
ne Çin,
ne Hindistan,
ne seyyareler,
ne de, yıldızlar, geceleri ışıldayan…
En uzak mesafe iki kafa arasındaki mesafedir
birbirini anlamayan.” diye filozofça döktürmüş Türk şiirinin en baba şairi; Can BABA. İlçedeki kafalar arasındaki iletişim hatlarını bir onarabilsek, ilçeye hava katacak, moral pompalayacak gönül vanalarını bir açabilsek,kişiler arasındaki hesapsız düşmanlıkları bir kalemde silebilsek bizden daha iyisi olmayacak sanırım.İşte edebiyatın ve şiirin gücü.
Kalem silahtan daha güçlüdür, daha ateşlidir.Siz sadece üniforma ile düzeltemezsiniz memleketi.Şiirle, edebiyatla, resimle, türküyle, halk oyunlarıyla, sporla düzeltebilirsiniz. Sanattan, kültürden, spordan kopmuş milletler zaten yok olmanın pimini çekmişlerdir ve yaşadıkları mekanı birer cinnet haneye dönüştürmenin fitilini ateşlemişlerdir.İşte şu an ki gençliğin içine düşmüş olduğu durum.
Kimi roman yazar, Karakoçan’ı koyar içine. Kimi resim çizer, Karakoçan’ı resmeder. Kimi şiir döker, şiirine Karakoçan’ı kafiye eder. Kimi türkü yakar Karakoçan üzerine, sonra herkesi yakar. Kimi de bizim gibi hiç durmadan Karakoçan’ı över, kendisinin övülmediğini bile bile.
Olsun iki gözüm, olsun ne olacaksa hem de!
Bizim işimiz, bizim davamız kuru bir dava değildir.
Ancak gönül gözüyle bakanlar anlar halimizi.Varsın protokolde en son sırada olsun yerimiz.
Eğer yaşayacaksak bu ilçede, bir şelale gibi yaşamalı ve dolu dolu akmalıyız Karakoçanın yüreğine. Ve bir şiire dize olup, tüm damarlarını dolaşmalıyız Karakoçan’ın.
Senin şiirin daha yazılmadı Karakoçan, yazılsa zaten senin şiirin olmaz.Hep yazılacak bir şeyin olsun ve kalsın istiyorum.
Bu yazının burada bitmemesi gibi bir şeydir seni yaşamak.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.