- 579 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
ULUSAL GÜNEŞİMİZ CUMHURİYET
29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMIMIZIN 85.YILDÖNÜMÜ KUTLU OLSUN
BENİM NAÇİZ VÜCUDUM
ELBET BİRGÜN TOPRAK OLACAKTIR.
FAKAT TÜRKİYE CUMHURİYETİ
İLELEBET PAYİDAR KALACAKTIR...
Mustafa Kemal ATATÜRK
ULUSAL GÜNEŞİMİZ CUMHURİYET
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nın 85. yılı tüm ulusumuza kutlu olsun.
Cumhuriyet egemenliğin bir tek kişinin elinde olmadığı ve oy hakkına sahip seçilen temsilciler eliyle yasalara uygun biçimde kullanıldığı yönetim biçimidir.
Demokrasi ve Cumhuriyet kavramları birbirine karıştırılmamalıdır. Cumhuriyet bir biçimi, demokrasi ise içeriği ifade eder. 1982 Anayasası’nda “Türkiye Devleti bir Cumhuriyet’tir.” ifadesiyle yetinilmemiş Cumhuriyetin nitelikleri başlığı altında Türkiye Cumhuriyeti “..demokratik,laik ve sosyal bir hukuk devletidir” denerek Cumhuriyetin içeriği de belirtilmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilan edildiği günün 29 Ekim 1923 yıldönümlerinde kutlanan ulusal bayramımız 19 Nisan 1925’te 628 sayılı Cumhuriyet’in ilanına Müsadif 29 Teşrinievvel Gününün Milli Bayram Addi hakkında Kanun ile kabul edildi. Bu yasayla 29 Ekim günü Türkiye içinde ve yurt dışındaki temsilciliklerde ulusal bayram töreni yapılacağı hükmü getirildi.21 Nisan 1925 tarihli ve 1905 sayılı Milli ve Sair Bayramlarda ifa olunacak merasim hakkındaki talimatname ile de kutlamaların düzenlenmesine ilişkin ilkeler belirlendi.
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nın 85. yılını her zaman olduğu gibi bu yıl da ulusça onurla, gururla ve coşkuyla kutlayacağız. Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün Türk ulusuna armağanı olan Cumhuriyet’i ve Cumhuriyet’in bizlere getirdiği bütün kazanımları sonsuza kadar koruyacağız ve yaşatacağız.
EN BÜYÜK TÜRK DEVRİMİ OLAN CUMHURİYET ULUSAL GÜNEŞİMİZDİR!
Türk ulusunun gerçek kurtuluşu, yaşam felsefemiz ve varlık nedenimiz olan Atatürk ilkeleri ile sağlanmıştır. Devletin anayasal niteliklerini dokuyan Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Devrimcilik, Devletçilik ve Laiklik başlıcalarıdır.
Bilindiği üzere Türkiye’de Cumhuriyet yönetimine 29 Ekim 1923 tarihinde geçilmiştir. Ancak 23 Nisan 1920 tarihinin, Cumhuriyet yönetiminin de fiili başlangıcı olduğunu söylemek gerekir.
23 Nisan 1920’de “Egemenliğin kayıtsız şartsız ulusa ait olduğu” ilan edilmiş. Ulusun seçtiği TBMM’nin denetimindeki hükümet ulusun kaderini belirlemek üzere çalışmaya başlamıştır.1 Kasım 1922 gecesi halifelikle saltanatı birbirinden ayırmış ve daha sonra da kaldırmıştır.
Cumhuriyet’in ilanından sonra halifenin iktidar odağı haline getirmesi için çalışmalar başlayınca 3 Mart 1924 tarihinde de halifelik kaldırılmıştır. Bu aşamalardan geçerek kurulmuş olan Türkiye Cumhuriyet’i tarihimizdeki en önemli dönüşüm noktasıdır. Cumhuriyet, ulusun vatan ve hukuka sevgisi ve içten bağlılığı ile yaşatılmalıdır. Bu nedenle Cumhuriyet’e hayat veren damarların başında demokrasi gelir.
Bunun içindir ki; Türk vatandaşı olarak Türkiye Cumhuriyet’ini çok iyi kavramalı ve sahip çıkmalıyız diyorum. Şu an da üzerine bastığımız her karış topraklarımız Cumhuriyet’in kurulması için onurla mücadele eden şehitlerimizin kanlarıyla yıkanmıştır. Nur içinde yatsınlar, mekânları cennet olsun.
Türk ulusu olarak başta Atatürk ve silah arkadaşlarına, şehitlerimize, gazilerimize şükran borçluyuz.
Atatürk; Türk gençliğine inanmış, güvenmiş ve ülkemizi onlara emanet etmiştir. Bütün ulus olarak büyük-küçük herkesin Atatürk’ün Büyük Söylevi’ni, Erzurum ve Sivas Kongreleri’nin kararlarını mutlaka okumamız gerekir diye düşünüyorum. Aksi halde gençlerimizi son yıllarda birileri tarafından kulaktan dolma yanlış bilgiler ile aydınlığa değil karanlığa sürüklemeye çalışanlar vardır(!).Türk ulusu olarak buna asla fırsat vermemeliyiz.
Ne yazık ki yeni kuşak gençlerimiz içerisinde Cumhuriyet’in anlamını ve önemini yeteri kadar kavrayamayan halen büyük çoğunluk vardır. Elbette bunun tek nedeni gençlerimiz değil; aile ve eğitimcilerin çocuklarımıza milli ve manevi değerlerimizi yeteri kadar veremediğindendir. Çünkü milli ve manevi değerlerin temeli çocukluk döneminde başlamalı, öğretilmeli ve sevdirilmelidir. Bizler bu duyguları çocukluğumuzda yaşadık ve halen de yaşatıyoruz.
Bağımsızlığın, Özgürlüğün, Ulusal Egemenliğin, Müdafaa-i Hukuk ruhu ve Kuvayi Milliye ateşi ile kazanılan Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın sonucu; Laik ve Demokratik Cumhuriyet’in aydınlanması, çağdaşlığın temeli 4 Eylül Sivas Kongresi ile Sivas’ta atılmıştır. Bir Sivaslı olarak onur duyuyorum.
SABİHA SERİN