KULLANILMAYAN İSİMLER
KULLANILMAYAN İSİMLER
Ne ilginç isimler!Ne değişik… Güzel, garip, şaşırtıcı isimler… Yeni duyduğum bir isim mesela. Çok bilinen iki söz bir araya gelmiş, değişik. Ne mi? Güldalı…
Önce bir tuhaf buldum. “Güldalı, şunu al. Güldalı, çay içer misin?” Güldalı mı? Sanki kulağıma biraz kaba gibi gelmişti. “Dal“ sözcüğünden mi nedir? Sonra düşündüm, içimden geçirirken bu ismi “Ne güzel isim“ dedim. “Güldalı.”
Daha önce de böyle değişik bir isim duymuştum. Önce kulağım yabancılamış, sonra zihnim beğenmişti. Çok güzel bir isimdi. “Günışığı.“
İsimler karakterlere göre olurmuş derler.Bilmem doğru mudur?O zaman “Çetin”ler çok çetin, “Mülayim”ler çok mülayim, “Kaya”lar çok sert mi olur? Karışık durumlar.
Bir de şöyle bir isim furyası var. Dönemsel isimler. Nedir bunlar? Zaman zaman bazı isimler moda olur. Aynı dönemde doğan çocukların çoğu, aynı adla çağrılır.
Hatırladığım dönem isimleri: Yaprak,Toprak, Gökçen…Sonra bir “Büşra, Kübra” dönemi geldi.Arkasından ”Sümeyye, Esmanur, Esra”…
Erkeklerde ‘Can’ modası, kızlarda ‘Nur’…Hele bu ‘Can’lar insanı bayıltır! Alican, Ahmetcan, Mithatcan, Onurcan hatta Hasancan… Neredeyse tüm erkek çocuk isimlerinin ardına bir “Can” eklenmiş.
Kızlarda farklı mı sanki? Esmanur, Ayşenur, Nisanur, Şeymanur Semanur… Nur, nur… gidiyor…Çok ‘nur’lu kimseler olmaya başladık son zamanlarda.İçteki ‘nur’ karardıkça, isimlerden medet umar gibiyiz.
Eeh! Anlayacağınız, oğulları ana-babalarının “can”ları, kızları da gözlerinin “nur”ları.
Siz bunları bir kenara bırakın. Asıl isim mağdurları, bunlardan önceki nesil. Ana-babaları (Yok, aile büyükleri koyarmış bu adları, ana-babaya laf düşmezmiş.) öyle ağır isim koymuş ki bu önceki kuşağa, bahtsızlar ezilmişler bu adların ağırlığından. Yaşayışları da, yetiştirilmeleri de bu isimlerle paralel gitmiş. Elleri kolları upuzun zincirlerle bağlanmış. Rahatça sağa sola gidebilsinler. Hareket edebilsinler. Ama biraz uzağa gitmeye kalkınca tökezleyip oldukları yerde kalsınlar. Bağlı olduklarının farkında olsunlar.
Uzun yıllar, bu neslin çocukları, böyle bağlı yaşamış. Sonra bir gün bağlı oldukları zincirler kırılmış. Serbest bırakılmışlar. Ama bu nesil, o zincirlerle sınırlanmaya o kadar alışmış ki artık serbest oldukları halde hiçbir yere gitmiyorlarmış. Belki de gidemiyorlarmış demek, daha doğru olur.
Alışkanlık, öğrenilmiş çaresizlik psikolojisi herhalde. Bu ağır insanların, ağır isimlerinin nesli tükenmiş. Artık kimse çocuklarına bu adları koymuyor. Peki ne imiş onların, ağırlığından ezildikleri o adlar: “Söylemeye gerek var mı? O isimleri herkes bilir.Son otuz-kırk yılın çocuklarına takılmış isimler onlar…”
YORUMLAR
benimde var arkadaşlarımda ilginç isimleri olan..kiraz,fındık,sadegül kerdeşi badegül enküçük kardeş susam.:) çok güzel bir konuya değinmişsiniz bunu bende çok sık düşünürdüm moda isimleri..hakan dönemi,murat dönemi,lale dönemi benim yaşadığım dönemler..kalemine sağlık dostum..