- 426 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
IŞILDAK MANGASI (7)
SAHNE YEDİ
FONDAN SES: Aynı gece… Şafak vakti…
GALİP: (Sağa sola giderek, elde tüfek nöbet tutmaktadır.) Var mı bi yenilik Ozan?
OZAN: Bunlar hamam böcekleri gibi be kardeşim!.. Ardı arkası kesilmiyo. Birisi batıyo, ikisi geliyo. Ne mermileri bitito, ne topları… Fakat en az on filikaları, yedi-sekiz de gemileri batmıştır.
(Dışarıdan sesler duyulur.)
SESLER: Aaah, yandım anam!.. Sabret, az kaldı… Aaah!
GALİP: Işıldağı kapa Ozan, birileri geliyo. (Işıldak kapanır. Sinerek sağ tarafa yaklaşır. Bağırarak) Duur! Kimdir o?
ÇAVUŞ: (Dışarıdan sesi gelir.) Biziz biziz, ben Çavuşum.
GALP: Parola nedir?
ÇAVUŞ: (Dışarıdan) İstiklâl…
GALİP: (Tüfeği indirerek) Hele şükür, siz misiniz?
ÇAVUŞ: (Sırtında Çakır, arkada Hakkı sahneye girerler. Çakır’ın sağ ayağı, dizden aşağısı kan içindedir.) Işıldağı yakıp burayı aydınlat Ozan. (Söylenilen yapılır. Hakkı koşarak Çadıra girip bir yastık ve valizle çıkar. Çakır’ı yatırıp başını yastığa koyarlar.)
ÇAKIR: Aaah, imdaaat!.. Ölüyom!
HAKKI: Korkma Çakır korkma, bu yara ölümcül değildir. Ben şimdi tedavi edeceğim ayağını. (Valizden makas ve sicim çıkarır.)
ÇAKIR: Ayağımı keserler mi Hakkı ağbi? Söyle, keserler mi?
HAKKI: (Pantolonun paçasını dize kadar kesip) Dizin parçalanmamış, kurşun kemiği delip geçmiş. Senin için tek tehlike kan kaybıdır. Ben şimdi dizden yukarısını ince bir sicimle sıkıca bağlayacağım, sonra da seni revire götüreceğiz, orada sana kan verip Çanakkale’ye hastaneye götürürler.
TEĞMEN: (Koşarak sahneye girer. Ozan’a) Asker, ışıldağı niçin denize tutmuyorsun?
ÇAVUŞ: Ben söyledim komutanım. Çakır yaralandı, onu tedavi ediyoruz.
(Ozan ışıldağı denize tutar.)
TEĞMEN: (Çakır’a yaklaşıp) Durumu nasıl Hakkı?
HAKKI: Epey kan kaybetti komutanım. Revirde kan verilirse kurtulur. Ayağını iple sıkıp bağladım.
ÇAKIR: Aaah, ölüyom!..
ÇAVUŞ: Ölüyorum yook, yaşayacağım var…
ÇAKIR: Komutanım, sahilde neler yaptığımızı gördün mü?
TEĞMEN: Gördüm Çakır, gördüm. Yiğitçe savaştınız.
ÇAKIR: Attığım merkiler isabet etti mi acaba?
TEĞMEN: Etmez mi Çakır oğlan? Top ve mavzer mermilerinden kıpırdayamadı kefereler… Çavuş, çabuk bir sedye getir. (Çavuş çıkar.)
ÇAKIR: Sakat kalırsam bana Elif’i verirler mi komutanım?
TEĞMEN: Elbette verirler. Sen askerliğini yapmış kahraman bir gazisin. Sana kız vermeyecek adamın alnını karışlarım ben… Hiç korkma, arkanda ben varım.
ÇAKIR: Savaşta kim öle, kim kala komutanım…
ÇAVOŞ: (Sedyeyle girerken bağırır.) Ölmek yook, kalmak var!
TEĞMEN: Ben Bursa’nın İznik kasabasındanım Çakır. Eğer sana Elif’i vermezlerse bana mektup yaz, İznik’e gönder. İznik küçük bir yerdir, mektubun bana veya babama mutlaka ulaşır. Alimallah ta Havza’ya gelir, icabında oradaki tüm askerlerle köyünüzü basar, Elif’i kaçırır, sana teslim ederim.
ÇAVUŞ: Teslim ederiz alimallah!
ÇAKIR: (İnler.) Teşekkür ederim Çavuşum.
ÇAVUŞ: Teşekkür yoook, emret komutanım var!
ÇAKIR: Çavuş, bana tüysüz oğlan diyecen mi yine?
ÇAVUŞ: Haşaaa!.. Sen artık gazi oldun Çakırım. Senin adın Gazi Çakır bundan gayrı…
TEĞMEN: Hem de Çanakkale’nin en genç gazisi… Haydi, vakit kaybetmeden revire götürün Gazi Çakır’ımı…
(Çakır’ı sedyeye koyarlar, Çavuş ile Hakkı götürürler.)
TEĞMEN: Ozan, Boğaz’da ne var ne yok?
OZAN: Ortalıkta ne bir filika var ne de bir gemi komutanım. Hepsi açık denize kaçtı.
TEĞMEN: Ortalık iyice ağardı, artık yarın akşama kadar gelmezler. Işıldağı söndürebilirsin.
OZAN: Emredersin komutanım! (Söndürür, kuleden iner.)
TEĞMEN: Galip; baba Bican’la şehit oğlu Mehmet aşağıdaydılar, vurulmuş olmasınlar. Dikkatle sahile in, onları bulup sağ salim getir.
GALİP: Emredersin komutanım. (Çıkar.)
TEĞMEN: Ozan, ışıldak kulede kalsın, sen de kulenin dibinden ayrılma. Canını ver ama ışıldağı verme.
OZAN: Emredersin komutanım!..
(Teğmen çıkarken perde iner.)
(Devamı var)erturanelmas.megabb.com
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.