Sessiz Konser..3..
Son kadehi içmişlerdi. Genç doktor, sorulan soruyu “duydum” diye cevapladı. Vakit oldukça geç olduğu için emektarlar sorunun tam cevabının bu olmadığını söyleme gereği bile duymadılar.
Sezai amca karşısında oturan emektar arkadaşına: “geç oldu kalkalım, hanımlar kızmadan eve yetişmeliyiz.” Dedi.
Arkadaşı “ evet haklısın bayağı geç oldu ” diye cevapladı. Yaşlı emektarlar ayağa kalkıp genç doktorun gözlerine bakarak: “evlat geçerken senide bırakalım” dediler.
Genç doktorun kalkmak gibi bir niyeti yoktu, yeni oturmuş edası ile “sizleri de sorunlarımla sıktım” dedi. Oysa ki fazla bir sohbet etme imkanı olmamıştı. Nezaketin tek geçerli olduğu yerin meyhane olduğu da gözden kaçmıyordu.
Emektarlar “öyle düşünme. Emanet kaldığımız dünyada bize bizden başka kim dost ki” diyerek gencin kollarından tutunup yürümeye başladılar.
Sokağın girişine doğru yürürken üçü birden susmuşlardı. Konuşacak söz kalmamış gibi sarılıp birbirine iyi geceler dedikten sonra ayrılmak zorunda kaldılar. Genç doktorun gözleri ermeni kızını arıyor, kıvrak bedenlere uzun süredir dokunmadığının farkında ağır adımlarla yürüyordu.
Bir kadına dokunmak istiyordu. Kadın kokusunu anımsamak için geriye doğru dönmeye karar verdi. Karanlık caddeyi aydınlatan meyhanenin ışığında, dışarıda duran boş bir masa ve birkaç sandalye vardı. Kapıyı yeniden açtı, az önce kalktıkları masanın sol kısmında, kızlara yakın masaya oturdu. Garsona işaret ederek bir şişe votka istedi. Sigarasını yaktı, oynayan kızların etrafında dönen hayata baktı.
Yaşadığı yerleri, gördüğü şehirleri, kitapların içindeki hayatları, müziğin ve tiyatronun birleştiği opera salonlarını, seminerleri, herkesin dikkatle dinlediği doktora konferanslarını, zengin ve şımarık bayan hastalarının konuşmalarını, terapi günlüklerini ve dahası bir çok düşüncenin içinde gezinirken, “bu köyde kaç insan beni anlar” diyordu. Farklı bir hayatının içinden geldiğini, yaşadıklarını anlama ihtimali olmayan bu insanlarla nasıl anlaşacağını düşünüyordu. “Belki de bu köyde evlenirim” diyerek düşüncelerine son verdi.
Garson kül tabağını değiştirirken bahşiş almanın etkisi ile "başka bir şey ister misiniz? " demek zorunda kalınca, genç doktor "bayanlarla içki içebilir miyim?" dedi.
Garson “tabi ki, hangisini istersiniz?”
“Kot pantolon giyinmiş, göğüsleri dışarıda olan olabilir diye” cevapladı.
Genç kız masaya oturdu ve “bira alabilirim” dedi. Genç doktor, gözlerini kızdan alamıyordu, hayat kadınların gözlerinde saklı olduğunu anlamıştı. Tanışmaya gerek duymayan kaba kıza " hoş geldiniz " dedi.
Kız " teşekkürler " diye, kısa bir cevap verdi. Gözleri ile diğer arkadaşlarına bakıyor, güzelliğinin kazancı bu işte kibri ile sigarasını içiyordu.
Öyle ya kazanmak için güzel olmak gerekliydi !
YORUMLAR
Değerli Dostum Binyıl;
Öykünü çok başarılı buluyorum. Daha ilk bölümdeki anlatımınla zaten devamını merak ettiren sıcak ve akıcı bir anlatımın olmasına karşın sitenin formatı gereği bölümler uzun aralıklarla geliyor. İlginin dağılmasını önlemek adına acaba yazılar kısmında mı değerlendirsen diyorum. Bu birinci eleştirim. İkinci eleştirim ise bölümleri kısa tuttuğunla ilgili. O da usta aşçılığınla ilgili herhalde. Tadımlık veriyorsun öyküyü:))). Neyse tercih senin. Ben buradayım; okuyorum. Saygılarımla...