- 999 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
GÖZLERİN DENİZ SEVEN MUTSUZ ÇOCUK
Ümit baba İstanbul’da en güzel olan deniz biliyormusun.Başka temiz bir yanı yok.Onunlada böyle tanışmıştık.
Bir bankta yalnız başına oturmuş duruyordu ama içten’di.Yanına gittiğimde bilmiyorum cesaretime hayranım yüzü halen aklımda.Evden kaçmış nereye gideceğinide bilmiyormuş.Bende atla dedim arabaya bana götürdüm.
Eve girdiğinde suratı değişti bir an şaşırdım.Ne oldu dermiş gibi baktım ona.Üşümüş gittim sıcak bir şeyler verdim.Anlatmaya başladı.Urfa’dan gelmiş.Kan davalıları varmış babasını öldürmüşler,birde abisi varmış onunu haberini bile alamamış,anneside kaç hayatını kurtar demiş.Buraya geldiğinde tabiki yararlanmak isteyenler olmuş.Eminönü civarnıda kalmış bir süre sonra bir lokantanın arka havalandırmasında.Ben eğer onu o gece almasaydım yine oraya gidecekmiş.
Ama halen anlam veremediğim bir kapanıklık veya bilmiyorum.
Sabah uyandığımda halen uyuyordu heralde ben az uyuduğumdandır.Bir an sıçradı yerinden ne olduğunu sordum genelde oluyormuş.Akşama dışarda yedik yemeği bir sonraki akşam yine bir sonraki akşam yine.Bana bir gece onu gördüğüm banka bırakmamı istedi.Bir şey sormadım.Hemde hiç bir şey.Biraz yanında oturmamı istedi.Bende kaldığı süre içinde çok az konuştuk genelde uyuyordu.Bende işteydim bir akşam yemeği oda nadir konuşuyordu.
Bankta bana çok iyi bir insan olduğumu ondan kesinlikle faydalanmadığımı ama yinede böyle yaşamıyacağını söyledi.
Bana şey dedi eski eşimin fotoğrafını görmüş.Nerde olduğunu sordu.Boşandığımızı söyledim benim yaptığım iş doğru bir hayat yaşamama izin vermiyor.
Elini yanağıma koydu içim aktı gitti.Öyle bir andı.Sonra cebinden bir kağıt çıkardı.Ne diye sordum.Meğersem yazdığı bir şiir varmış;Gözlerin Deniz Seven Mutsuz Çocuk ...
NOT:Evet şu Deniz Feneri yolsuzluğu.Ne kadar utanç verici bir durum.Zamanında İnönü, menderse ne demişti, SUÇLULARIN CEZASINI ÖRTÜYORSUNUZ.Buda insanı (TAYYİB’ i ) hırçınlaştırıyor.Emekçi aç, çiftçi artık buraya kadar diyor.Biz gençler zaten uyuşturulduk...Karamsarlıkla...Fakat dostça...Bülent Yalçınkaya...