Sessiz Konser.1. (kuşku)
Saklaması gereken duygularının olduğunu keşfettiğinde, tabloda yazılı olan Ermeni sözünün ne kadar doğru olduğunu söyleniyordu. Gerçek değerinizi anlatan sözcükler değil düşündüklerinizdir.
Her zaman düşündüklerini ifade edemediğini anlıyordu. İç dünyamızı anlatamadığımızı, iç dünyamızda sakladığımız düşüncelerimizin bizim gerçekten varolan bir yönümüzün olduğunu hatırlattığını anlıyordu.
Elinde gazetesi, caddeyi izleyebileceği bir masada arkadaşının gelmesini bekliyorken, garsona ivmesiz bir ses tonu ile; "Hey evladım bana bir şişe rakı, soğuk su, kavun, biraz sarma, birde süzme yoğurt getir."
"Tabi bey amca" cevabı ile masayı donatırken garson.
Bey amca, "Ben o kadar yaşlı mıyım? Ama halen duygularım utangaçlığını koruyor" diyordu.
Beklediği arkadaşı emekli bir emniyet görevlisiydi, kendisi ise kimya mühendisliğinden yeni emekli olmuştu. Her akşam birkaç kadeh içerken sohbeti severdi. Politik sohbetlerden uzak dursa da genelde konu toplum ve toplumun yanlışları olurdu.
"Saat bayağı geç oldu. Hiç böyle geç kalmamıştı, yaramaz bir durum mu oldu acaba? Hayret bak bende meraklandım. Arasam mı acaba?"
--"Selam aleyküm emektar kimyacım."
"Nerede kaldın birader, beni de korkuttun . Telefona sarılmıştı elim."
--"Bizim çoçuğun nişanlı adayı ile tanıştık. Okuldan arkadaşlar. Umutları evlenmek olunca; ’Baba’ dedi, ’Kız arkadaşımla seni tanıştırmak istiyorum.’ Ben de tanışmak için can atıyordum zaten. Cafede bir kahvelik kısa bir tanışma sohbeti yaptık. Saatin nasıl aktığını inan farketmedim. Oğlum hatırlattı; ’Sezai amca seni bekliyordur’ dedi de yalnız kalmak istediklerini anladım.
"Hadi hayırlısı .Kimmiş bu güzel kızımız, nereliymiş, tanırmısın ki."
-- "Balıkesirli’ymiş, kanser hastası bir babası varmış, annesi ev hanımıymış. Hatun bir kız ama biraz tedirgin bir hali vardı."
"Şimdiki gençlik hepsi korkak biraz, biraz arsız, biraz da zeki geçinir; işte onun verdiği heyecandır. Geçen gün mahallede eve doğru yürürken eskiden bizim komşu olan Hacı Mehmet’in doktor oğlunu gördüm. Psikoloji okumuştu. Sevdiği kızı kaçırmıştı, kız tarafı da bu olayın üstüne fazla gidince bayağı bir sorun yaşamışlardı. Dede evine taşınmış; bu genci ziyaret ettim. Hiç iyi değildi be hali. Davet ettim ama bakalım gelirse sohbete sohbet katarız."
-- "Şu sakin yapılı, mahallede evine giderken başı önde olan çoçuk mu?"
"Evet, evet o işte ismi de güzeldi yahu, neydi ismi dur bi. Ahh hatırladım Üveys, evet Üveys’ti.
-- "Eee dedesinin yıkık evinde ne işi varki, durumları iyi olmalıydı onların. Dedesinin eski kerpiç evine ihtiyacı olduğunu sanmam."
"Söz konusu durumları değil, çocuğun biraz sorunları varmış, sağlıklı düşünemiyormuş."
--"Hay allah, çok da akıllı bir çoçuktu. Hah geldi işte..."
........
YORUMLAR
''Gerçek değerinizi anlatan sözcükler değil düşündüklerinizdir.''
''Gerçek ben'' derinliklerimizde saklı...Gerçek değerimiz, hazinemiz, bizi biz yapan asıl varlığımız iç dünyamızda...Düşünce olup akar dışa gerçek beni yaşayacak kadar cesursak...Ama çoğunluk içinde saklamayı tercih eder...Korkarlar kendileri gibi olduklarında yalnız kalacaklarından...Başkaları gibi olup takdir ve sevgi beklerler...Ama bilmezler, kendileri gibi olduklarında kendilerini ne kadar çok seveceklerini...Önemli olanda bu değil midir...Kendimizi sevebilmek...Bunun bir tek yolu var...Gerçek beni korkusuzca yaşamak...Sizi seven bir tek siz olsanız bile...Sevgilerin en doyurucusu da bu değil midir...KENDİMİZİ SEVMEK...
sevgili binyıl güzel bir yolculuğa çıktık yazının başlangıcıyla...ben çocukken radyo dinlerdim çok...hala da tv ile işim yoktur...bir radyoseverim...arkası yarınları takip ederdim...büyük bir heyecanla beklerdim...o günlerde ki heyecanla bekliyorum öykünün devamını...sen var mısın kahramanların içinde merak ediyorum...biri mutlaka sensindir diye düşünüyorum...yaz bakalım görelim...sana kolay gelsin...