- 523 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Buluşma (Yüreğimdeki kor Ateş)
Buluşma (Yüreğimdeki kor Ateş)
Önce adam girdi kafeden içeri. En dipteki iki kişilik masaya doğru yürüdü. Sırtını, kapıyı görecek şekilde duvara vererek oturdu. İçeri girişini buradan görebilirdi. Aklından inşallah biraz geç kalır diye geçirdi. Henüz hazır hissetmiyordu kendini. Heyecanını yenebilmek için derin, derin nefes almaya başladı. Kadın da daha şimdiden on dakika geç kalmıştı.
Son karşılaştıkları günü dün gibi hatırlıyordu. Aradan tam dört uzun sene geçti. Peşinden gitmeyi hiç düşünmemişti. Gel diyende olmamıştı. O hep yazmayı tercih etmişti. Bir kadının oya işlemesi gibi, kelimeleri işlemişti şiirlerinde.
Genç kadının, merdivenleri çıkarken düşünceli olan yüzü, kapıyı açıp içeri girdiği anda gözü karşı köşeden kapıya bakan adama takıldı. ‘’Hiç değişmemiş ‘’ diye düşündü. Adamın ayağa kalktığını gördü, yüzünü önleyemediği bir gülümseme kaplamıştı. Masaya doğru ağır,ağır yürüdü. Nihayet karşı karşıya geldiler. Aralarında kalan bir adımlık mesafeyi aşıp aşamayacağını merak ediyordu doğrusu. Hiç düşünmeden adama sarıldı. Bu hayatı boyunca üçüncü sarılışıydı. Dört senede üç defa. Önce kadın oturdu, sonra adam.
Adam kontrol etmekte zorluk çektiği sesiyle konuşmaya başladı’’ Geldin ha. Aslında geleceğini hiç tahmin etmemiştim’’ Devam etti:
_ İzin verirsen biraz seni seyretmek istiyorum. O kadar çok zaman geçti ki seni görmeyeli. Buna çok ihtiyacım var.
Kadın yavaşça cevap verdi.’’ Benim de’’ Adamın heyecanı yüzünden okunuyordu. Söze nereden başlayacağını bilemeden yalnızca kadına baktı. Kadın:
_ Biliyorum Hasan beni çok özledin, ve yıllar bu özlemi her sene katladı
Adam ‘’ Evet’’ diyebildi. ‘’ Evet’’
Adam:
_ Özlemlerimi kağıtlara döktüm. Senin için yüzlerce şiir yazdım. Hiç umudumu yitirmedim. Bir gün seni göreceğimi biliyordum. Ben şunu da biliyordum, seninle beraber olsaydım bu kadar mutlu olamazdım.
Kadının bir kaşı hafifçe yukarı kalktı. Aslında soracağı sorunun cevabını bilmesine rağmen bu itirafı beklemiyordu.
Adam devam etti:
_ Çok farklı zamanların insanlarıyız. Sen bahçemde yeni açmış bir çiçeksin. Ben ise arka bahçenin yaşlı iğde ağacıyım.
Kadın:
_ Haklısın bir araya gelmemiz çok zor du, şimdide zor. Ha nişanlandım. İyi bir çocuk aslına bakarsan seviyorum da. Ne olur bana hak ver. Sakın üzülme mecburum sevmeye.
Adam olmayan bir sineği kovalar gibi elini boşluğa salladı
_ Üzme tatlı canını aşkım tabi ki severek evleneceksin bu senin en doğal hakkın. Benim için hiçbir şey değişmeyecek. Ben seni yine sevmeye devam edeceğim. Aslında ben daha şanslıyım. Seninle evlenecek olan gencin, Hiçbir zamansahip olamayacağı senin ruhuna sahip oldum. O sana nasıl davranacağını düşünürken ben sana karımsın, ruhumsun dedim. Bir çok şiirimde seninle aynı yatağı paylaştık aynı tabaktan yedik.
Kadın:
_ Gerçekle manayı karıştırmamanı dilerim. Sen bunu beyninde yalnız yaşadın benimle değil.
Adam:
_ Şiirlerimde beraber yaşadık. O şiirler sonsuza kadar bir yerlerde okunacak ve ikimizi de yaşatacaklar.
Garson kız el sürülmemiş bardakları alırken kadın tedirgin bir şekilde sağına soluna bakındıktan sonra’’ ben yavaş, yavaş kalkayım’’dedi.
Adam:
_ İzin verirsen bir soru sormak istiyorum? Ama sadece soruyu dinleyeceksiniz o kadar cevap vermesen de olur.
Kadın:
_ istediğinizi sorabilirsin çekinme.
Adam kelimeleri dikkatli seçerek sorusunu sordu
_ Akşamları yatağa girerken pijama mı giyersin yoksa gecelik mi?
Kadının yüzünde geniş bir tebessüm belirdi.
_ Merak ettim beni daha net olarak düşünmek için mi soruyorsunuz. Hayır sizden cevap istemiyorum. Benimde bir şartım var. Sorunuzu dinledim. Şimdi şu kağıt mendilin altına yazacağım ben çıkıp gittikten sonra bakacaksınız. Bu da bizim oyunumuz olsun.
Adam evet dercesine başını salladı. Kadın, adam camdan dışarı bakarken kağıt mendile cevabını yazdı ve ters çevirip adamın önüne kağıt mendili itti. Yeniden göz göze geldiler İkisi de aşklarının bir ömür boyu süreceğini, ama bir daha bir araya gelemeyeceklerinin bilincindeydiler. Son defa birbirlerine sarıldılar. Ve adam kadını bırakıncaya kadar kıpırdamadı. Yavaşça kollayana sarktı. Kadın yavaş, yavaş kapıya doğru gitti. Biraz sonra ise masada sadece kullandığı parfümün bildik kokusu kaldı.
Adam Usta bir poker oyuncusu gibi kağıt mendili yavaşça tuttu ve ucundan kaldırdı. Yazıyı okuyunca yüzü bir den aydınlandı ‘’Evet biliyordum BİNGO ruhunu biliyorum doğru tahmin etmişim o kiminle evlenirse evlensin, ruhu benimle beraber olacak’’ ‘’ Güle, güle aşkım seni ölünceye kadar seveceğim.
11-05-2008-Cumartesi
Saat: 23-19-37
Tuğrul Ahmet PEKEL
HAZNEDAR
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.