- 2032 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
DELİ ZEKO/ARDAHAN ÖYKÜLERİ (3) (kitap 1)
DELİ ZEKO
"Kış mıdır?" nedir?
Zoru zoruna hatırlıyorum. Anılar da çekiyor uzuyor zaar.
Zihne ait olan ne sağlam ki. Anılar sağlam olsun.
Kış diyelim. Hem de karakış.
Tablo gözümün önünde ama canlandıramıyorum.
Aktarabilmek becerebilmek.
İfade etmek.
Kim becerebilir ki?
Marifet bu olsa gerek.
Tabloda kar yağıyor.
Kar yağarken hava ısınır.
Bu dem en güzel lahzadır.
Eksi kırkların başlamasından önceki anın tadını çıkarıyor insanlar.
Hayatın... ve zevkini herkes bilmez.
Dünya’yı sevenler. Doğa zekası olan insanlar ki; bunu yaşar.
Çıkarlar dışarıya, vakit gece yarısıdır.
Bu vakitte kızak kayan mı ararsın? Yürüyüş yapan mı?
Sokak lambaları... Birkaç yıldır icat olmuştu.
Işık kar parıltıları altında ışıyor...
Lapa lapa...
Mehrali’nin Han’ı da ışık ve kar altında sakin sakin duruyor...
Soğuktan ise hiç bahsetmesem!
Mehrali’nin Han’ı: Ahırda hayvanların; han da yolcuların kaldığı yerdir.
Anlatmak istediğimiz: Han’da kalan Zeko’nun öyküsüdür.
"Zeko" Gürcübeg köylüdür.
Han’ı anlatmağı bitirmeden...
Han Alabalık Deresinin yanı başındadır. Kürt Ali Dayı’nın evinin sol başındadır.
Han’da o gece Zeko’da vardı.
Kaveli elindeydi. Orta direğin başından aşağıya sallanan kordonun ucundaki lambadan saçılan ışıklar Zeko’nun kavelini, şapkasını aydınlatıyordu.
Tabiiyetle bedenini de.
Adı Zekeriya iken dillere pelesenk ola ola ismi: "Zeko" kalmıştı.
Zeko Zeko Zeko! diye çocuklar Zeko’nun peşi sıra koşardılar.
Çocuklar: Onu kızdırırdı. Bunu eğlence yapmışlardı (bellemiştiler).
Zeko: Kavalı, şapkası ve sol dizi yamalı bir muhayyeleydi; hala o dönemin her Ardahanlısı için.
"Zeko insandır."
" Garibandır."
Hala hatırlanıyor Zeko: O halde bir yadigar hatıradır.
Gece han’da uyuduktan sonra sabahleyin er(ken)den kalktı.
Doğru Sahil Palas’a... orada bir beleş çayı gullepledi. Paranın pulun hesabı olmazdı gariban adamlar için... Deli Behice için... Nafo için... Bacılık için...Tak Tak için... Deli Kemal için... Ardahan bu konuda tarih yazmıştır.
Ardahan’ın garip- gureba insanlara yaklaşımı ihtimamı bir ihtişamdı.
Meşhur Mehrali’nin Hanı: Hanın altından geçip-akıp giden Alabalık Çayı.
Çayın sağı-solu bahar olanda; söğüt ve kavakların dalları yırgalanırdı.
Tablonun solu yeşil sağı yemyeşil dururdu.
Alabalık...
Alabalık Çayı...
Alabalık Çayı Ardahandadır...
Ardahan’ın kalbindedir...
Ölmüş, sağ tüm Ardahanlıların aklında ve yadındadır.
Bir de Ardahan’ın dışında gurbette kalan Ardahanlıların fikrindedir: Alabalık Deresi.
Hay vah hay vah ki hay vah!..
Muhannet Dünya: "Memleket çok uzakta."
Eyyy vahhhh! Eyvah ki; eyvah!
Viran oldu viran kaldı. Hani Meh’ralı ve Hani Ardahan?
Zeko Sahil Palas’ta 5:30’ dan beri oturuyordu. Sağ eline kaveli almış sımsıkı tutuyor. Yırtık sağ dizini düzgün olan sol diziyle kapatmıştı. Bir zevzeğin sorularına cevap veriyordu.
Adam:
- Kim ölmüştü? Kim?
- Zeytun da öldi daaa!..
Zeko’nun ağzından fışkırık eksik olmazdı. Islık onunla beraber gezen süs gibiydi. Bu o kadar dikkat çekmiş olacak ki.
Harziyan’lı:
- Aya! Bu Zeko fışkırık çalmadan duramer!
Zeko.
Gürcübegli Zeko.
Gücük ayının hangi günüydüyse; kendi köyünün yolunda donmuş bulundu. Zeko tipide boğulmuştu.
Elinde kaveli.
Kaveli elinden alamamışlar öyle sımsıkı tutuyormuş ki.
Ağzında o meşhur "ıslığı" yokmuş. Görenlerin anlattığı.
Dudakları sanki şöyle diyormuş.
Söyleyenlerin söylediği:
" - ZEYTUN DA! ÖLDİ DAAAA!.."
21- mayıs- 2008
Yalçıner Yılmaz
Resim Öğretmeni
(Yaylacık köyü / Ardahan )
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.