- 1435 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
ELİNİ VER ÖĞRETMENİM -8
Samimi ve sıcak İlişkiler...
Öğretmenin köy halkıyla çok iyi ilişkiler kurmasını eğitimin başarısı için olmazsa olmaz şart olarak görüyorum. Köy halkı ile o kadar sık görüşüyorduk ki beni görmedikleri gün okula uğrarlar;
— Hayrola Hocam! Hasta mısın yoksa? Köyün içine niçin gelmedin? Derlerdi.
Çevre köylerdeki öğretmen arkadaşlarla da karşılıklı ziyaretlerimiz oluyordu. Köye geldiklerinde köy halkının bana karşı davranışları ve saygıları onları şaşırtıyordu. Ayrıca köylülerce yemeğe davet edilmeleri şaşkınlıklarını bir kat daha artıyordu. Öğrencilerle aramızda çok ilginç olaylar geçti. Hangi birini anlatacağım bilemiyorum. Çok hoşuma giden, hatırlayınca güldüğüm bir anımı sizlerle paylaşmak istiyorum.
Öğretmenim! Önlüğüm Su İçiyor...
Henüz okulun ilk günleri. Kelimeleri yavaş yavaş öğreniyorlar, cümle kurmakta zorlandıkları sıralar. Bir sabah sınıfta öğrenci yoklaması yaparken bir öğrencimin önlüksüz olduğunu görünce;
— Çocuğum! Niçin önlüğünü giymedin? Deyince daha Türkçeyi yeni öğrenmekte, henüz daha yıkanıyor kelimesini bilmeyen öğrencim, beni ve bütün sınıfı güldüren şu sözleri söyledi.
—Öğretmenim! Önlüğüm su içiyor.
Hocam! Sizi Tebrik Ediyorum…
1984 yılının Mart ayıydı. Teftişe gelen müfettişle aramızda çok güzel bir diyalog yaşandı. Bunu unutmam mümkün değil. Eğitim-öğretime yeni açılan bir okulda Kasım ayında derse başlayan bir okul öğrencilerinin tahtada yazılı olan şiiri çok güzel bir şekilde okuduklarını görünce, müfettiş:
— Hocam, sadece bu şiiri mi böyle güzel okuyorlar, dedi. Ben de;
—Hayır, hocam, öğrencilere istediğiniz yazıyı okutup yazdırabilirsiniz, dedim. Müfettiş öğrencilerin defterlerine değişik cümleler yazdırıp okuttuktan sonra bana dönerek,
— Hocam şu anda siz, ilçede yapılan eğitimin önüne geçmişsiniz, hem de köy yerinde, her türlü imkânsızlık içinde, bir de sene başında iki ay dershane dışında, araç ve gereçsiz eğitim yapmışsınız, sizi tebrik ediyorum, ilçede yapacağımız bir toplantıya sizi davet edip, uyguladığınız eğitimle ilgili bilgi vermenizi isteyeceğim, dedi.
O bölgede daha önceleri ilkokul beşinci sınıfa gidenlerin bizim yaptığımız eğitime ancak ulaşabildiklerini daha sonra çevreden anlattılar. Ne derece doğru bilemiyorum. Bu çalışma tempomuz müfettiş ve çevreden aldığımız olumlu tepkiler beni daha da hızlandırdı. Boş yere söylememişler:
“Marifet iltifata tabidir, müşterisiz mal zayidir” diye. Bundan sonraki yıllarda da durum bunlardan farksızdı diyebilirim. Bunun sonucu olarak da ilgili makamlarca ödüllendirildik. Teşekkürler ve takdirler emekli olana kadar devam etti. Görev yaptığım 25 yıl içinde 4 yılı hariç olmak üzere ilköğretim müfettişlerince yapılan yönetim ve ders teftişlerinden 90’nın üzerinde puan alarak DMK 64. maddesi gereğince 3 kademe (1 derece) aldım. Bunları kendimi övmek için değil, başarıya ulaşmak isteyen insanın çalışmasının karşılığını eninde sonunda alacağını bildiğim için yazıyorum. Bu mutluluğu tattığım için de rahatlıkla söylüyorum.
Törenle Elektrik Açılışı… Kırılan Gaz Lambası…
Ordu’da elektriksiz geçen iki yıldan sonra, Pınarbaşı’nda elektrik sorunumuz yoktu. Şimdi burada yine elektriksiz günler başlamıştı. Elektriğe ancak üçüncü yıl kavuştuk. 1985 yılının Mayıs ayında çok muhteşem bir elektrik açılışı oldu. O zaman Silvan kaymakamı olan, sonradan vali olduğunu duyduğum Sayın Sami SEÇKİN çevre köyleri ve okulları gezmiş. Bizim köye de gelip incelemeler yaptı. Açılışın bizim köyde olacağını ve benim de organizasyonda görev almamı istedi.
1985 yılının Diyarbakır valisi olan Sayın İhsan DEDE ile birlikte Jandarma Komutanı, çevre kaymakamlar, belediye başkanları ve çok sayıda misafirlerin katılımıyla büyük bir tören yapıldı. Tören sırasında köy meydanındaki trafonun yanında gaz lambası kırıldı, kurdele kesilerek alkışlarla elektrik verildi. Yanlış hatırlamıyorsam 17 koyun kesilerek yapılan yemekler misafirlere ikram edilmişti.
24 Kasım’da Yılın Öğretmeni Seçilen Kayserili Öğretmenler…
1985–1986 Eğitim ve Öğretim yılının 24 Kasım Öğretmenler Gününde Silvan’da kaymakam Sayın Sami SEÇKİN, Garnizon Komutanı, ilçenin üst düzey yöneticileri ve öğretmenlerin katılımıyla bir tören düzenlendi.
Mesleğinde başarılı çalışmalar yapan Silvan Lisesi müdürü Sayın Abdurrahman EKİNCİ Bey’e, Silvan Endüstri Meslek Lisesi müdür yardımcısı Sayın Cafer BEYDİLLİ Bey’e, Silvan Kazım Karabekir İlkokulundan şu an ismini hatırlayamadığım bir öğretmen arkadaşa ve bana, ilçede yılın öğretmenleri seçildiğimiz belirtilerek ödül verildi.
Bu ödül töreninin ilginç tarafı, ödül alan öğretmenlerin dördününde Kayserili olmasıydı. Tabii bizde Kayserili olarak bu başarımızdan dolayı şehrimiz adına gurur duyduk. Çalışan insan eninde sonunda karşılığını alacaktır. Yeter ki sabırlı olabilsin. Eğitimde kişilerin başarılarının yanında, esas amaç kazanılan bu başarıların eğitime ne kadar yansıyıp yansımadığıdır.
Otluk köyünde çok güzel anılarım oldu. Fakat bunlardan bazılarını anlatıp geçeceğim. Hepsini anlatmam mümkün değil. Belki bir gün gelir, hayatımı anlatan anı, roman veya hikâye yazabilir miyim? Bilemiyorum. Bu köyde dört yıl görev yaptım. Bu süre içerisinde sınıf seviyesine göre yaşları büyük öğrencileri; yakın köydeki öğretmen arkadaşla kurduğum bir komisyon sonucu, yaptığımız sınıf yükseltme sınavıyla dört yıl içinde mezun vermiş oldum. Öğrenciler diplomalarını aldılar.
Bu süre içerisinde okulun desimal dosya sistemini, okul kitaplığını, fen, sosyal ve matematikle ilgili araç ve gereçleri, İstanbul’daki Köy öğretmenleri ile Haberleşme ve Yardımlaşma Derneği’nden, (KÖYHAD) İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünden ve köy halkından karşıladım. Sınıf için gerekli olan afiş, resim, grafik ve levhaları eşimle birlikte hazırladık. Yeri gelince bizde elimizi cebimize atıyorduk.
Bu çalışmalarım sırasında devamlı bana destek ve yardımcı olan sevgili eşime buradan teşekkür ediyorum. Her başarılı insanın arkasında eşinin olduğunu bizzat yaşayarak gördüm. Onun için de rahatlıkla söylüyorum. Pınarbaşı İnliören köyünde olduğu gibi burada da yetişkinler için okuma-yazma kursu açtım. Zevkle ve neşeyle geçen kurs sonunda kursiyerler belgelerini aldılar.
YORUMLAR
Değerli hocam,
Anılarınızı yazmaya kalksanız size sayfaların yetmeyeceğini biliyorum. Amacı hizmet olanların bunu meslek aşkı, mesleğin gerekliliği ve öğrenciyi evlattan ayırmama erdemi ile yaptıklarında ne imkansızların olağan hale geldiğini gerek sizden gerekse sizler gibi baş tacı ettiklerimizden defalarca dinledik. Ve bunlar genç nesillere ışık tutacaktır inşallah..
Ömrünüz daim, aşkınız hiç bitmesin inşallah..
Var olunuz..
Teşekkür ve saygılarımla