- 1009 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
YAĞMUR VE ÖLÜM
Güne her zamanki gibi büyük bir umutla kalkmıştı Murat.Dünkü şiddetli ve soğuk rüzgardan sonra hayat yine normale dönmüştü İstanbul’da.Öğrencilik hayatı boyunca yüzü hep gülmüştü ama içindeki acıyı hep güler yüzüyle saklamıştı.Dokunaklı,yıpranmış ve eskimiş güzelliklerini hep bana anlatırdı.Saklı kalan duygularını açığa vurmaktan sürekli korkar ve hayata dair ne varsa sürekli itilmiş ve bir kenara atılmıştı
Üniversiteye başlayalı 3 ay olmuştu.Okulun ilk birkaç haftasında maddi ve manevi sıkıntısı yoktu.Okul onun için gittikçe çekilmez olmuştu.Dudaklarındaki tebbesüm ve gözünde beliripte akıtmadığı gözyaşlarını farkediyordum ama üstüne gitmek istemiyordum.Bir sıkıntı derysı içinde olduğu kesindi.1 hafta aradan geçtikten sonra onunla konuşmaya karar vermiştim.Dersten yeni çıkmıştı okulun tarihi binası içindeki koridurun solundaki eskimiş,dertli insanların her gün burdan denizi izlediği yerde yanına gittim.Merhaba Murat nasılsın iyimisin kardeşim hayat nasıl gidiyor.
-Murat:İyiyim.dedi.Sonra boynunu büktü köhne pencereden dışarıya baktı.Belliydi ki onunda biriyle konuşup,dertleşmeye ihtiyacı vardı.Döndüm Murat’a çay içelim mi kardeşim?
Olur dedi.
Biz koridorun sonundaki merdivene gelirken,sabahtan beri güneşin saklı yüzü,yeni atmıştı kendini sokaklara ,caddelere ortalığı neşeye boğmuştu.İnsanlar dışarda mutluluktan uçacaktı nerdeyse.Kuşlar birbirine selam vermekten utanıyordu.Kantine indik 2 çay aldıktan sonra dışarıya çıktık.Biraz yürüdükten sonra Murat’a bir sıkıntın var mı?dedim.
-Murat:Utana sıkıla evet var dedi.Bana anlatmayacakmısın?Aslında bir haftadan beridir sana demek istiyordum fakat yüzüm tutmuyordu.Döndü ve ben galiba okulu bu gidişle bırakacam dedi.Neden?Masraflar artı evden artık az para geliyor.Böyle umutsuz olursan ne okulu bitirirsin ne de yaşam da barınırsın dedim.Neden bir işte çalışmıyosun ki?Bunu hiç düşünmemiştim.Bulurmuyum iş?Sen istedikten sonra bulursun.
İki gün aradan geçtikten sonra Murat’ın güler yüzü beni semaya nerdeyse güldürecekti.Yanıma geldi.İşe girdim.Nerede ve ne işi?Beyoğlunda bir büfede çalışacağım geceleri.
Hayırlı olsun.Bu gece bende seninle geleceğim eğer istersen.Olur neden olmasın ki zaten iş sonrası dar ve karnlık sessiz sokaklardan geçince hep umutsuzluğa kapılıyorum dedi.
Yağan yağmur bütün şehri ağlatmıştı sanki.Sokaklar, caddeler,ağaçlar,insanlar herşey yağmurdan nasibini almıştı.Murat la akşam 8 de buluşacaktık.Ben hemen halk otobüsüne bindim eve gidecektim.Her zaman ki gibi yine ayaktaydım ve yine tıka basa dolmuştu.İnsanların yüzüne bakınca kendimdeki mutluluğu kaybediyordum sanki.Herkes mutsuz,gözlerin yorgun bakışları,bükülen boyunlar bir yaşlı çınar ağacını andırıyordu.Otobüste insanlarla birlikte mutsuzluğumu düşünürken ineceğim yere gelmiştim.
Yağmur daha dinmemişti.Otobüs durdu;insanlar birbirleri ite ite inmeye çalışıyordu.Sonunda bende indim.Islak kaldırımdan yukarı sokağa doğru çıkarken bende birdenbire bir karamsırlık,umutsuzluk belirdi.İçimde sanki sancılar var,kalbim durmuş gibiydi.Eve geldim.Arkadaşlara selam verdikten sonra odama geçtim.Her tarafım sırıl sıklam olmuştu.Üstümdekiler değiştirdikten sonra şemsiye alıp arkadaşlara geç geleceğimi söyleyerek çıktım.Otobüse bindim.Bindikten yaklaşık 45dk sonra Murat la buluşacağımız yere gelmiştim.Murat orda hazırda bekliyordu.Yeni işe girdiği için mutluluğunu gözlerinden okuyabiliyordum.Yürüdük 15 dk sonra eski tarihi binaların içinde bulunduğu sokağa girdikdik sağ taraftaki büfeye Murat’ın çalıştığı yere geldik.Selamın aleyküm diyerek içeri girdik.Aleyküm müselam diyen patronunun ve birkaç müşterinin sesini aldık.Murat tezgahın arka tarafına geçti ben kırmızı ve gayet şık bir masaya oturdum.Murat’ın çalışma azmini gördükten sonra mutlu olmuştum.Otobüsteki karamsarlıktan sonra içimdeki çöküntüyü inşa etmiştim.Murat’a biraz gezeceğim dedim.Olur yalnız 01.45 te burda ol dedi.Dışarı çıktan sonra insanlara adeta isyan eden sokaktan sapıp başka bir sokağa girdim.Yağmur etkisini iyice artırmıştı.Sokağı biraz geçtikten sonra sola saptım sessizlik içindeki insanlar yürüyordu insanlar hayat hiç umurlarında bile değildi.Başka bir sokağa daha girdim buralar genellikle zengin üniversite gençlerinin uğrak yeriydi herhalde.Burası ahlaksızlığın başlangıç noktasıydı bitiş noktası yoktu bana göre.Biraz daha yürüdükten sonra terkedilmiş bir binanın yakınına geldim.İçerde yakılmış ateş ve önünde civcivler gibi birbirine sokulmuş tinerci,kimsesiz,sokak çocukları vardı.İçimdeki korkunun öfkesi bir an kafamı yokladı.
Benzim soldu bir an kendimide onların yerine koydum.ve düşünmeye koyulmuştum ki 50 metre ilerde birbirine girmiş sarhoş insanların sesi kulağımı çınlattı.Biraz daha yakına gittim.Yağan yağmur onların ne kalplerini temizliyebilirdi ne de sarhoş olan bedenlerini temizleyebilirdi.Birbirlerine gideceği yönü görmeden yumruk atıyordular ama nafile yumrukları yüzlere ya da gözlere değilde düşen vücutla birlikte kaldırım taşlarına değiyordu.
İçlerinden bir tanesinin kafası kaldırım taşına çarptıktan sonra kanamaya başlamıştı.Ama haberi yoktu.Ve habersizce güzelim yağmura pis kanını damıtıyordu.Yağmur kırmızıya bürünmüş ölümle raks ediyormuş gibi sokaklara saldırıyordu.Oradan ayrıldıktan sonra gayet lüks ve sessiz bir sokağa girdim.Birşeylerin olacağından habersiz ve hiç düşünmeden yol alıyordum.Karanlığın sinsi gölgesi daha da kararmıştı.İlerdeki kalabalığın yanında bir an kendimi buldum.Bana sert sert bakan boyları tahminime göre 2 metre olan bu korkunç adamların hangi kötülüklere gebe olduklarını bilmeden yoluma devam ettim.Sağa saptım ve ıslak soğuk duvarın köşesinden bu adamalrı izliyordum.Birden bire siyah lüks bir otomobil bunların önünde durdu ve içinden yine bunlar gibi korkunç adamlar inerek barın içine girdile.Gireli 2dk olmamıştıki silah sesleri,çığlıklar kopmaya başlamıştı.Az önce içeri giren adamlar içeriyi ölüm tarlasına çevirmişti herhalde.
Hızla az önce içeri girenlerden birkaçı dışardaki korkunç yüzlere de ölümü tattırmışlardı.Ölenlerin kanları yağmura bulaşmış her yerim kan kokuyordu sanki.Yalnız ben değil sokak ve kaldırım taşlarıda kan kokuyordu.Yağmuru yne kirletmişti kan insanlık yine hüsrandaydı.Gece de yine gebeydi kötülüklere, ahlaksızlığa, hırsızlığa bütün ayıplara.Nerdeyse kan kusacaktım geceye insanlara.Korkudan cansız olan bedeinim, hızla çarpan kalbim ğöğüsümü parçalayacak gibiydi.Neden yağmurda doğanın acımazlığının ortaya çıktığı anlarda ölüm belirir gözlerde ,kafalarda.Hemen oradan ayrılamalıydım.Yukarıya doğru çıktıktan sonra arkadn dolanarak Murat’ın çalıştığı büfeye geldim.
Yüzümdeki korkuyu ve gözlerimdeki belirsiz dalgın bakışları gördükten sonra yanıma geldi ve ne oldu bu ne hal diye sordu.Cevap vermedim.Birşey yok işine bak dedim.İş çıkışı otobüs olmadığı için ve Murat ’ın kaldığı ev yakın olduğu için oraya yürüyerek gittik.Murat bana sadece bakıyordu yüzümdeki korkuyu anlıyordu ama susuyordu.Biz geldiğimizde arkadaşları çoktan yatmıştı.Hemen yatmak istediğimi söyledim.Yatağımı kurduktan sonra yatabilirsin dedi.Yatağa girdim,yüzümü battaniyeyle sakladım korkularımın çivili yüzleriyle birlikte.UYUYORUM OLANLARI UNUTMADAN................................................................
mustafa orman
NOT:BU YAZILANLAR SADECE KURGUDUR GERÇEK HAYATTA YAŞANMIŞ BİR GERÇEKLİK OLABİLİR AMA BENİM YAŞADIĞIM BİR GERÇEKLİK DEĞİLDİR.
YORUMLAR
eline sağlik yaşadiğimiz hayatin bir parçasinda bunlarda var çok ğüzel yazmişsin eline sağlik malesef her şeyi yapanda yaşayanda biz insanlariz saol.