- 761 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
YAŞAMIN KÜFÜR ANLARI-5
...
Ben bambaşka bir can, bambaşka bir ruh olarak oturuyordum arabada.Rızgar’ı arabadan indiren, sağ koluna girip götüren Tolo’nun asıl ismi Selimdi.Çok sonraları köylüler bu ismi takmışlardı ona;Tolo...! Hikiyesi çok bildik.Asıl kaderimin lanetide bu hikayede yatıyor.Benim ilk sevdiğim erkekti.İlk gençlik aşkım.O dönemler en çok onun olmak istiyordum.Evleri hemen köyümüzün üstündeki tepenin yamacındaydı.Köy evlerinden uzak,yanlız bir ev.Her sabah evden çıkışını,her akşam eve gelişini gözler,bir yerde gördüğümde öylesine seyre dalardım.Sonra onunla kol kola gezintiye çıktığımı hayal eder,ona sevgimi doya doya anlatır,onun da beni ne kadar çok sevdiğini düşünürdüm.Oysa hiçbir zaman bildik flörtümüz olmadı.Yan yana gelip,yüz yüze sevgimizi,aşkımızı birbirimize anlatamadık.Kendi kendime "Mutlaka o da beni seviyor,bana aşıktır diyordum."
Ninemin bana anlattıklar aklımdan çıkmıyordu.Sevgime,aşkıma olan inancımı belirliyordu."Bak kızım"diyordu."İllede bir insanla yüz yüze konuşmaya gerek yok,hislerinle de konuşursun,aynı hislerin sahipleri çok şey anlatırlar birbirlerine, sen bir insanı yüreğinde nasıl seversen,nasıl görürsen ve onun hakkında ne düşünürsen o da senin hakkında aynı şeyleri düşünür,seni aynı biçimde sever ve o biçimde seni görür"derdi.
Tolo’yu Selim iken çok seviyordum,onun için herşeyi yapmaya hazırdım.Hiçbir zaman onunla konuşmasamda,sevgimi ona anlatmasamda,onunda beni çok sevdiğini biliyordum.Hislerimizin her zaman birbirleriyle konuştuğuna,aşkımızı birbirine anlattığına inanıyordum.
Sonra bir gün Tolo birden ortadan kayboldu.Hiç kimseler nereye gittiğini bilmiyordu.Herkes böyle ani gidişine,ortadan kayboluşuna üzülmüştü.Köyümüzün en yakışıklısıydı.Köyümüzün en delikanlısıydı.Herkesin ona yönelik bir sevgisi vardı.Kadir,kıymet bilen birisiydi.Her evde,her sohbette o konuşulmaya başlandı.Sonra dağa çıktığını söylediler.Köyümüzde ilk dağa çıkan da oydu.Üzüldüm,korktum.Bir daha geri gelmez onu göremem diyordum.Diğer yandan da onun gidişi beni,Sultan’ı ve herkesi heycanlandırmıştı.Bana ayrıcalıklı bir duygu kazandırmıştı.Üzüntüm,korkum böylece kaybolup gidiyordu.Çok sonraları elime kısa bir mektubu ulaştı.Köyden ayrılmadan önce yazmış.Bana vermesi için kız kardeşine bırakmış.Ailesi nereye gittiğini kimselerin bilmesini istemiyordu.Bir gün kız kardeşi beni çağırıp,sakladığı mektubu çıkarıp verdi.Üzgün olduğunu söyledi.Mektup çok kısa bir not gibiydi.
"Sevgili Besra
Sana daha uzun yazmak isterdim.Ama sözcüklerin tuzağına düşmekten,sana boş umutlar vermekten korkuyorum.Bunu yapamayacağımı biliyorsun.Şimdi seni ve tüm sevdiklerimi geride bırakıyorum.Gidişim sana sevginin,aşkın en güzellini getirmek içindir.beni gerçekten seviyorsan arkamdan gelirsin.Asıl gerçek sevgi,gerçek aşk o dağlardadır.Orada sevgi bizimle yücelecek,aşk bizimle güzelleşecek,anlam bulacak ve ilk defa bu haliyle bizimle geleceğe taşınacak ve bizlerden yarınlara armağan kalacak..." diye yazmişti.Kısa bir kaç ayrıntı daha vardı mektupta."
Oysa sıradan yaşamın cehenneminde yaşayan bizlerin düne,bugüne ve geleceğe dair etkimiz ne olabilirdi ki? Aşkta,sevgide,güzellikte bizle yücelsin. Asıl kendi bilmezliğimizden
utancımız gizlidir.Gerçek sevginin,gerçek aşkın,gerçek yaşamın anlamından,güzelliğinden
uzak ne varsa çizili resmimizdir.Bizim çizdiğimiz bir resim değil,sadeca göründüğümüz,oynadığımız,var olduğumuz bir resimdir.Bu yüzden sadeca sıradan yaşamın
küfür romanları vardır.Ve biz bu küfür romanlarında sadeca olmuş olanlarız.Bizleri kimseler yazmaz,okumaz.Ancak kendi ruhlarımızdaki esintilerden küfürleniriz.küfür olur
atılırız.Bu yüzden hep unutulmuş eski mezarlarda saklı kalır ruhlarımız.Yaprakları soluk-
benizli ormanlarda gizlenir mezarlarımız.Kimseler bilmez,kimseler sormaz,kimseler aramaz
mezarlarımızı.
...
Şevket Tekin
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.