BİR EYLÜL SABAHI ( 3 )
BİR EYLÜL SABAHI ( III )
Bu kadar çok duvar , resim , inanılır gibi değil.Bir Eylül ‘ dün , bin oldun.Binlerce göz irdeliyor evin dört bir yanını.Derdin ne senin kuzum ? Çıldırmak üzereyim.Bu çokluk , bu yoğunluk duygusu delirtecek.Gitmemiş miydin ? Taksiye bindiğini gördüm oysa , sanrı mı ?
Sürekli sorgulayan bakışlarından usandım.Yıkanıyorum.İçimdeki utancın kirinden arınmak için.Yararı olmuyor , hep kirliyim. Ömür boyu böyle kalacağım kesin.Kurtuluşum yok , biliyorum. Akrep kıskacındayım.Yüzüm gözüm örümcek ağında.Yüz yıldır uykusuzum.Kullanmıyorum doktorun verdiği ilâcı.Uyurken ölmeye hazır değilim.Titreme geldi yine.Dudaklarımı ısırdım mı ne ? Beyaz gömleğim kan içinde.Bir kedinin içgüdüsüyle sokuluyorum şömineye.
Isınmıyor bedenim.Dokunamıyorum ellerime.Parmaklarım kaskatı.Bulanık bakışlarım , bozbulanık.Bir kuş kondu pencerenin pervazına.Neyin nesi … şimdi bu ?Neyin habercisi ? Ürperiyorum , tüylerim kalkıyor.Temizlikçi kadın kapıyı çalıyor…
-Kimsesi yok mu ?
-Yoktur Doktor bey…bir karısı vardı , o da aylar önce terk etti , ayrıldı evden.
-Durumu iyi değil, haber vermeli…
Kadın üzgün bir bakışla :
-Hanımı gitti … gidiş o gidiş.
-Arkadaşı , dostu , bir tanıdığı ?
-Hiç kimsesi yoktur doktor bey… adam yabanıl… tek başınadır.Temizlik için bir ben girer çıkarım.Başka da kimse ayak basmaz evine neyine.
***
Yağmur çiseliyor ince ince… Kederimize düşüyor damlalar.Ah sevgilim , camda bir kelebek.Kanadı ıslak .Kelebekler yağmurda uçamaz ki.. Avucumda şimdi.Bir damla yağmur suyuna yenik düşmüş belli.Sıcaklığımla kurutup uçurmalıyım onu yeniden özgürlüğüne.
Eylül , avurtları iyice çökmüş , gözkapakları çukurunda yitmiş adamın saçlarına koydu ellerini.Okşadı hafiften.Ne seninle ne sensiz olmayacak bir yaşamı yineleyip durmak çaresizlik değil mi diye düşündü.Sessizliğin bile çok gürültülü.Ben seni çoğaltamıyorum ki.”Kim bilir sevdiğim / belki bir gün / ben senin kalbine... “. Yine bir şiirin ilk dizelerini mırıldanıyordu Eylül.Doktorun “ O ‘ na bir şans daha verilmeli... “ diyen sesini duydu.Sonra da şiirin son dizelerini anımsadı: “Sabah çiyleri , ürperişler gibi / düşerim gül dalına “. Umutla aydınlandı yüreği. Acıyla harmanlanmış bir ferahlama duygusu sardı her yanını.Odanın penceresini açtı usulca , kelebeği bıraktı dışarıya.Yağmur durmuştu.