- 1119 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
KAYBETME KORKUSUN DA NİYAZ
Buruk bir acıyla uyandı Leyla, titrek bir sesle günaydın dedi Yusuf ‘a Seni seviyorum dercesine baktı gözlerinin içine
Kahvaltı esnasında hiç konuşmadan Yusuf’u seyrediyordu.Televizyonu açmamıştı, ilk kez sabah haberlerine merak uyanmamıştı içinde,inceden inceye bir acı yüreğinde hayret ki müzik de dinlemek istemiyordu; oysa ki canı sıkkın iken özellikle ud taksimi dinlerdi.Yusuf’u dualarla işe uğurladıktan sonra annesine telefon açtı.
"Anneciğim içimde anlam veremediğim bir sıkıntı var nasılsınız" dedi.Annesi “Yavrum kalk bir abdest al dua et sıkılacak ne var”...Annesi haklıydı oysa ki böyle durumlar da hep dua ederdi.Kalktı abdest aldı gün boyu elinde dua kitabı dilinde niyaz dolandı durdu evin içinde.
Yusuf akşam yemeği için eve geldi.Leyla mahzun bakışlı,yağmur bulutu,sanki söyleyecek sözü kalmamış dilinde “Ellerine sağlık Leylam ben tekrar işe gideceğim çok durgunsun, sende yalnız kalma evde,istersen bir arkadaşına bırakayım”...Leyla evden çıkmak istemiyordu, kalktı çok sevdiği arkadaşı Sudeyi arayıp davet etti.Sudeyi eşi bıraktı.Leyla “Ahmet bey buyurun bir kahve içelim”... Ahmet bey “Başka bir akşam inşallah şimdi işe gitmem lazım”...Leyla" Yusuf da çıkmak üzere sizi bıraksın diyecek oldu!Sustu,sanki biri ağzına kilit vurmuştu “Neyse, adamı yolundan alı koymayayım ne olur ne olmaz” diye geçirdi içinden,iyi akşamlar dileyerek uğurladı..Yusuf son hazırlıklarını yapmış çıkıyordu ki evden Leyla “Aşkım ne olur kendine dikkat et” dedi. Aslında hep dualarla uğurlardı bir tanesini ama bu gün bir başkaydı sanki “Aşkım Allah’a emanet ol,işin gücün rast gitsin,kendine dikkat et” Sıcak bir buse de buluştu dudaklar. Yusuf bir kat inmişti ki Leyla panik ile kapıyı açtı “Aşkım ne olur kendine dikkat et! Yusuf şaşkın “Balım sen merak etme dikkat ederim”dedi ve ilerledi.
Sude dayanamadı “Canım neyin var hiç iyi görünmüyorsun”... “Bilmiyorum, tuhaf bir gün”....İnci tanesi gözyaşları eşliğinde. Belki de bilememek acının katmeriydi.
Saatler ilerliyordu.Sude; Leyla rahatlasın diye konuşuyor,latifeler yapıyordu ama nafile.Saniyeler mızrak olmuştu, aşkına şebboy yüreğinde.
Vakit gece yarısı, zil çaldı.Ahmet beyin de Yusuf’un da gelmesine daha çok vardı.Sude ve Leyla buda kim dercesine kapıya yöneldiler. Leyla “Kim o ? ..Hayırdır inşallah”...kapının dürbününden baktı.
Yakın aile dostları Ziya bey ve eşi kapıdaydı.Leyla hemen kapıyı açtı.Tam hayırdır diyecek oldu, gözleri Ziya beyin eline kitlendi.Aman Allah’ım Ziya beyin elinde Yusuf’un cüzdanının ne işi vardı.Gecenin bu saati elde cüzdan...Leyla “Yusuf...Aşkım...nerde...ne oldu?... Ne olur söyleyin” diyerek ağlamaya başladı.Ziya bey, Leyla dan sakin olmasını rica etti.Hazırlanmasını hastaneye kadar gideceklerini söyledi.Leyla’nın dili tutuldu öylece kalakaldı.Arkadaşlarının yardımıyla üzerini giyinip çıktı evden.
Arabaya bindiklerinde kimse konuşmuyordu.Ne konuşabilirlerdi ki Yusuf’u görmemişlerdi ama Leyla’yı almaya gelirken arabayı görmüşlerdi.Elim bir kazaydı ve bu arabanın içinden sağ çıkması mucize diye düşünmüşlerdi.Arabanın sağ ön tarafın da bir dozerin arka tekerleği vardı ve araç pres olmuştu,bu basınçla ön kaput camı patlatmış ve kaput Yusuf’un bulunduğu koltukta sağ taraftaydı.Bu manzara Ziya beylerinde kanını dondurmuştu.
Derin bir sessizlik! Ziya beyler Leyla bir şey sormasın istiyorlardı. Leylanın ise sormaya cesareti yoktu.Leylanın gözyaşlarının içine aktığı anlardı,yürek burkan acı bir tablo Leyla acılarda Leyla boşlukta,fırtına öncesi sessizlikte gibiydi ama kıyametler kopuyordu yüreğinde,ruhu tir tir titriyordu.Yusuf... Leyla’yı yalnız acılar içinde bırakıp da gitmiş olabilir mi ?...Yada son nefesini vermek üzere de ondan mı götürüyorlardı hastaneye...
Leyla’nın aklı karışık ruhu bulanık ...Gönlü niyaz da...Haykırmak da mevlaya..
“Allah’ım ne olur alma onu benden, yalvarıyorum, ayırma beni benden, koparma aşkımın şebboyunu ellerimden”Derin bir nefes almak istiyor Leyla.. boğazı düğüm, düğüm ...Yaratıcının son hüküm.Leylanın bir an aklına toprağın altı geliyor, bir sivrisineğin sokması bile hoşuna gitmez oysa, bir tanem ne yapacak toprak altında.Of Allah’ım of”.....................
Bir anda daha farklı bir alev topu sarsıyor benliğini “Aman Allah’ım”... Ölüm!... Öyle yada böyle her nefsin tadacağı,kimilerine göre başlangıç kimilerine göre hayatın son durağı...Anlık bir duyguyla bunları düşünen Leyla tekrar başlar niyaza “Allah’ım ne olur Rahman ve Rahim oluşun adına, tüm esmalarının adına ,cancağızımı imanını kurtarmadan alma yanına...İman, iman, iman ne olur Sultanım inayet et bu Leyla kuluna amin deyin ne olur melekler duama... Sultanım kıyma balıma”
Dua ve niyaz yüreğin de tespih, kor alevler gibi Leyla, hastane kapısında.Adımları ne ile karşılaşacağını bilmezliğin ürkekliği ile titrek, yirmi iki yaşında tazecik, garip Leyla muzdarip.
Birden hızlı adımlarla girdi hastaneye,tazecik gelini gören herkes bir anda ayağa kalktı,sanki bütün şehir oradaydı,eş,dost,iş arkadaşları “EYVAH!!!... dedi.Elinin ayağının canı kesildi.Sude yapıştı kollarına, Murat bey geldi hemen yanına “Leyla sakin ol Yusuf iyi”yaşlı gözlerle baktı etrafına”sahi mi”...diyebildi. “Evet sakin ol birazdan alacaklar seni yanına”
Leyla inanamıyordu madem bir şeyi yoktu neden almıyorlardı hemen yanına.Zor bela “Ne zaman olmuş kaza diyebildi.Kaza saat yirmi de olmuştu kaç saat önce onca zaman neden haber vermemişlerdi Leyla ya;
Arabanın kaputu Yusuf’un sol yanağını parçalamış,elmacık kemikleri açığa çıkacak kadar, düşmüştü yüzü ve uzun saatler süren bir ameliyat geçirmişti.Kendine gelmeden de arkadaşları Leyla ya haber vermek istememişlerdi.
Odadan bir ses geldi, hastanın eşi gelsin!... Leyla’nın beklediği sesti.Koşarak girdi içeri baktı,baktı ve "çokşükür”dedi.Yusuf ,ağlama diye işaret etti “Şükürler olsun ,hayattasın ya yanımdasın ya “dedi.Yusuf yanağını gösterdi.Evet içler acısı bir haldeydi, Yusuf ‘un yüzünde yirmi altı dikiş vardı,her yeri kan revan içinde tüm vücudu mosmordu ama bunlar geçecekti.Leyla şu an eşinin hayatta olmasından dolayı duyduğu hazla “Üzülme hepsi geçecek bak yanındayım... sen yanımdasın bunlarda geçecek” ...Sımsıkı muhabbetle tuttu cancağızının ellerinden ,yüzünü öpmek istedi; Yusuf,kendini geri çeker gibi oldu; Yüzünde ki kanlardan eşinin rahatsız olmasını istememişti.Oysa o hali Leyla için misk-i amberdi.
Dr,Yusuf’a eşiniz geldi içeri alıyoruz deyince Yusuf kalkmak için bir hamle yapmıştı.Etrafındakilere beni kaldırın diye işaret etmişti.Leyla hassas,narin ipeksi kalbi dayanmaz diye düşünmüştü.
Oturması doğru değildi Yusuf’un, zor bir ameliyattan çıkmış ve yeni, yeni kendine geliyordu ama bunu neden istediğini anlamışlar ve oturtmuşlardı.Yusuf o halde bile eşinin narin kalbini düşünmüştü.Eşi onu görebileceği en iyi durumda görmeliydi. Yusuf kazadan sonra bir ay çenesini hareket ettiremediği için sadece pipetle çorba içebildi ve Leyla Yusuf iyileşene kadar yemek yapmadı eşiyle birlikte sadece çorba içti.
Öyle ya onlar birbirlerine söz vermişlerdi.Beraber olmak,dünya ve ahiret de talepleriydi.
23.01.2008
23.01.2008
YORUMLAR
Güzel öykünüzü(Yazım tekniği) okudum .Üç önemli sonuç çokardım;kendini hissettiren...
1)Hayatta her an acı sürprizler olabilir.
2)Zorda kaldığını anlarda en çok ihtiyaç duyulan şey paradır.
3)Bir insanı sevmişseniz pazara kadar değil mezara kadar seversiniz.Ahde vefa budur.
Teşekkürler Yağmıur Gülü.
Yürekten bağlı eşlere olan hayranlığım bir kat daha arttı... Sevgi,sadakat çok güzel bi şey..Allah sevdiklerimizi korusun.onları bizlere ,bizleride onlara bağışlasın....Ne güzel birşey..Sende sen olup, O olmaktan vazgeçmek. Onda sen olup sen olmaktan vazgeçmek..Sevginin sadakatin en güzeli..
Çok güzel bi öykü..Çok beğendim...Sevginiz hiç bitmesin...Tebrikler...