- 1616 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
Hüzün Gözlü Deniz Kızı
Ayrılık acısıyla ağlardı hüznün içinde yüzen deniz kızı her gece… Tahammül edilmez bir yokluktu avuçlarındaki titreme. Hasretli gözyaşlarıyla engin denizlere açılırdı gerçeklere meydan okuyarak. Cesur yüreği ile kucaklardı denizin hırçın dalgalarını. Bakışları; suskun bir güz güneşi, her gülümseyişi; bin yıllık figan olurdu yıldızsız gecelerde, vuslatı bekleyen yüreği biçare…
Ayazda kalmış gözbebekleri titrer nemli nemli. Geceye uzattığı saçlarına göz kırpar yıldızlar. Hüzün gözlü deniz kızı gözleri okyanus, gönlü mert bir adamı sever ay ışığında, kırılgan yüreğini şarkılara dayar. Bir yokluktur dudaklarını ıslatan, karanlığı kaplayan düşleri yazılmamış destandır ufuklarda.
Sebepsiz değildir hüzünleri… Sevdiğinin adını nakşettiği kanamalı yüreğine gül yüzlü Ay yarenlik eder. Yıldızlar gözünden kıskanırken güzelliğini, şarkılarda Ay düşer denize. Gece sukut edince; uzun saçlarına bir hilal ilişir usulca. Istıraba gark olmuş gönlünün sırrını paylaşır hilalle… Yüreğindeki ateş yaşam sebebidir hüzün gözlü deniz kızının ve O’nsuz her lahza ölüm sebebidir.
Sözler yaralar yüreği, kanayan yarınlarını düşlere sarar deniz kızı. Denize akseden yakamozlara gitmelerin uzağında kalmayı haykırır… Kayan her yıldızda kavuşmalara yakın düşmeyi diler. Can-ı ve gönlü ile sever ölümüne… Yürek kanamaları denize karışır şiirce.
Darmadağın olmuş düşlerinde hazin bir yanılgı olsa da dertleşir yalnızlığı ile gecenin sonsuzluğu içinde… “Vedalar hep zordur” der yalnızlık. Sevdanın mağlup suretini çiviler hüzün gözlerine. Talihsiz bir yazgıdır kader; sanır ki kalp kalbe karşıdır. Her bir bahane kandırır düşlerini, dalgalı gecelerde yolculuk eder dudağında buruk bir gülümsemeyle. Ateşe verdiği yürek yangını izlerken uzaktan, yokluğun gölgesinde yaşatır sevdasını gönlü mert deniz kızı.
Gözlerini sımsıkı bağlar özlem, hasret yüreğini dağlar. Gözyaşına gömerken yüreğini hem uzak hem yakın olan bir sevdanın suretidir kıyıya vuran.
“Kaçmak çözüm müdür ?” der yalnızlık.
Bir sonbahar edasıyla başını önüne eğer “evet” anlamında sukut eder deniz kızı.
“Öyleyse tut elimi” der efkar dolu gönlüyle sadık dostu.
Ucu yanmış yüreğine özlemleri katarak verir elini yalnızlığa. Sitemsiz çözer yüreğinin kelepçelerini, dizlerinde uyutur ziyan edilmiş gençliğini. Yanağından süzülürken kanlı yaşlar, saçlarına kırmızı bir gül takar rüzgar. Koynuna bir mor menekşe bırakır usulca sevdiğinden yadigar. Ve bahtında bir papatya falıdır sevmeler ki yokluğa aşinadır yüreği…
Yalnızlık ve deniz kızı…
Yapayalnız bir kumsala giderler birlikte… Hırçın dalgalar yoktur artık, yakamozlar denize akseden yıldızlar kadar uzaktır. Tüm mutlulukların uzağındadır deniz kızı, terkedilmiş boş bir hayatı seçerken hasretin gülleri açar avuçlarında.
Tadılmayan bir sevdayı saklarken gözyaşına
Bir şiir daha ekler umuduna.
Payına düşen yalnızlıkla;
Yokluğa alışan, hüsrana karışan,
Bahar çiçekleriyle bezenmiş gamzeleriyle
Çöllere sürgün bir deniz kızıdır sevda.
Düşlerinde gökyüzü mavidir,
Oysa her dem’den uzak yalnızlık, simsiyah.
15/01/2007
Ayşegül TEZCAN
YORUMLAR
Tadılmayan bir sevdayı saklarken gözyaşına
Bir şiir daha ekler umuduna.
Payına düşen yalnızlıkla;
Yokluğa alışan, hüsrana karışan,
Bahar çiçekleriyle bezenmiş gamzeleriyle
Çöllere sürgün bir deniz kızıdır sevda.
Düşlerinde gökyüzü mavidir,
Oysa her dem’den uzak yalnızlık, simsiyah.
Çok derin ve güzel benzetmeler...
Gülüşlerimizin çözümsüz nakışlarında yaşama ilmeklediğimiz kaneviçe sevdalardır yaren sığıntılarımız. Mavi ile yeşilin kesiştiği uzak ufuklarda tavlı bir yalnızlıktır darağacına çektiğimiz. Doğan her günün öncesinde gecelerdir içimizde fırtınalar koparan ve bilge duruşlarımıza yanık sözcüklerimizi süren. Bu umut teknesinde her saat bire/üçe/beşe bölünmelerimiz de bundandır ve yağlı kandillerle sevdayı aramamız, her iç çekişte sayfalarca kanamamız da bu yüzdendir.
Savrulurken sözcükler belleğimizde, yangınlar çıkarıyor sözcükleriniz içimizde. Öylesine içten, öylesine yalın sözcükleriniz önünde sevgi ve saygıyla alkışa duruyorum...
Tebriklerimle şaire...
Bütünsellikteki yalnızlık olgusunun keskin bir kalemden okumanın hazzıyla tebriklerim sonsuz.
Aynı konuda yazılmış öykümsü şiirimle ayrılıyorum sayfanızdan. Sevgilerimle...
Siyahın rengi
___Sahte varlığı ile geleceğinin yatırımında
_____kara ormanların karanlık yüzü bir avcı…
Kişiliğinde yatan haris istençleriyle
Gizlendiği maskesi ardında
Kurgusal yaşamının adımlarını atıyordu
Aferist yaklaşımlar ile saldığı oltasına
Takılan sirena en büyük avı oldu
Umduğundan büyük, gördüğünden saf
Sandığından dirençliydi
Kusursuz sandığı tuzakları maskesini eritirken
Yok olan kimliği ile tükeniyordu
/ Karanlıklar efendisinin yansıyan ruhunun sırrıydı çıkarları
___Duyguların denizinde yalnız yüzen
_____Ve hep yalnız yüzecek olan bir sirena…
İnsanca yaşamın hayaliyle başladığı
Yanılgılarının yumağında boğulacağını
Bilemeden soluduğu hava
Ölümünü getirecek olan tutsaklığıydı
Kaçmaya çalıştıkça sıkılan zincirleri
Her gün kanatılan yüreğinden sızan yaşları
Daralan dünyasının gökyüzünde beklediği
Özgürlüğün kanat sesleriydi
Lirik şarkılar söylüyordu bilinmeze
/ Okyanusların en derinlerinde nefessiz yaşamanın sırrıydı umutları
Rengin Alacaatlı
Denizden yeni mi çıkmıştı, neydi;
Saçları, dudakları
Deniz koktu sabaha kadar;
Yükselip alçalan göğsü deniz gibiydi.
Yoksuldu, biliyorum
-Ama boyna da yoksulluk sözü edilmez ya-
Kulağımın dibinde, yavaş yavaş,
Aşk türküleri söyledi.
Neler görmüş, neler öğrenmişti kim bilir.
Denizle boğaz boğaza geçen hayatında!
Ağ yamamak, ağ atmak, ağ toplamak,
Olta yapmak, yem çıkarmak, kayık temizlemek...
Dikenli balıkları hatırlatmak için
Elleri ellerime değdi.
O gece gördüm, onun gözlerinde gördüm;
Gün ne güzel doğarmış meğer açık denizde!
Onun saçları öğretti bana dalgayı;
Çalkalandım durdum rüyalar içinde.
Deniz Kızı / Orhan Veli Kanık
Ayşegül TEZCAN farkıyla...fark yaratan bir öykü..
Sevgiyle..