GRİYE GİDEN YOLCULUK
Güvenmek istiyorum güvenmek.Hayal kırıklığına uğramadan güvenmek.Kendimi olduğum gibi göstermek, başka bir kimliğin arkasına sığınmadan dosdoğru olarak olduğum gibi görünerek yaşamak istiyorum.. İçimi göstermek istiyorum sırlarım olsun istemiyorum.Üzüntülerimi içime atmak istemiyorum.Beni üzen bunu bilsin istiyorum.Susmak istemiyorum.Konuşmalıyım ben! Hayat bana bu imkanı neden vermiyor?Niçin hepimiz yeryüzü denilen bu koca sahnede aslında kendi kendimize biçtiğimiz bu zavallı rolleri oynuyoruz? Niçin kendimiz gibi değiliz? Neden korkuyoruz? İşimizi kaybetmekten mi, yoksa aslında bizi gerçekten sevmeyen insanların takdirini kaybetmekten mi, bize sırf menfaat duygusu ile yaklaşan arkadaşlarımızı kaybetmekten mi yoksa sizden ziyade sadece üzerinizde yansıyanlara gönül veren sahte sevgilinin yitip gitmesinden mi?Söyleyin biz neden korkuyoruz?
Filiz di bütün bunları düşünen.Daha birkaç dakika önce kendisine sorulan bir soruya aklından geçen düşünceyi bütün yalınlığı ile söylemişti.Cevabını verdikten sonra karşısındaki kişide olan değişikliği önce fark edememiş başka bir konuda konuşmaya başlamıştı.Bir kaç dakika önce bir müşterinin kendisini nasıl güldürdüğünü anlatıyordu.Ama karşısındaki bu komik hikayeye gülmüyor aksine kaşlarını çatmış bu vaziyette ona bakıyordu. Filiz konuşurken söylediklerini şaşırmaya başladı anlam veremiyordu bu bakışlara.Düşünceleri anlattıklarından daha ağır bastı dudakları kapandı.Susmuştu artık. .Kısa bir sessizlikten sonra karşısındaki konuşmaya başladı.Ona bak kızım diyordu; Ahmet Bey bizim hatırlı bir müşterimizdir. Sana kaç haftadır uğraşıp emek vererek diktiğimiz takım elbisenin üzerine yakışıp yakışmadığını sormuş sen de hayır demişsin.Bu söylediklerin doğru mudur diye soruyorum sen de bana evet aynen öyle söyledim doğrudur diyorsun.Kızım sen beni çıldırtmaya mı çalışıyorsun.Bak evladım aklından geçenleri olduğu gibi söyleme duruma göre hareket et.Durum yalan söylemeni gerektiriyorsa gerekeni yap ve yalan söyle..Sonra sustu Sessizliğin hakim olduğu birkaç dakika sanki aralarına gizli bir duvar örerek geçip gitti.İkisi de sanki kendi dünyalarına çekilmiş gibiydi.Sessizliği bozan yine Filiz in patronu Veysel Bey oldu.Babacan bir tavırla Filiz i bir koltuğa oturttu ve kendisi de karşısındaki koltuğa geçti.Kızım daha çok gençsin anlıyorum seni. Kendi doğrularından vazgeçmek istemiyorsun, ne düşünüyorsan onu dile getirmek istiyorsun ama sen de zamanla anlayacaksın hep beyaz olamazsın.Hayat buna müsaade etmez kızım bazen gri de olman gerekir.Başka türlü bu hayatta bu grilerin bu siyahların arasında kendi renginle barınamazsın.Gençken ben de senin gibiydim kızım ama sırf bu rengi taşıdığım için dışladılar beni.Evet kızım dışladılar onlara duymak istediklerini değil sadece düşüncelerimi söylediğim için dışladılar.Bak ben sana siyah ol demiyorum kızım sadece yeri geldiğinde kendi doğrularından taviz ver ve gri ol.Bu taviz sana seni kaybettirmez ki.Veysel Bey konuşmasını bitirdikten sonra etkisini görmek için Filiz in yüzüne baktı.Filiz in gözlerinde bir isyan vardı .Yaşamış olduğu hayal kırıklığına isyan ediyordu.Veysel Bey onun hayal kırıklığıydı ona isyan ediyordu.Bu güne kadar bütün sıkıntılarını hiç çekinmeden beni anlar düşüncesiyle paylaştığı Veysel Bey şimdi Filiz in karşısında sıradan bir adamdan farksız olarak duruyordu ve filiz bu adamı artık hiçbir zaman affetmeyecekti. Filiz içinden kaybettiniz diyordu Veyel Bey benim güvenimi kaybettiniz ve sizinle birlikte bütün insanlık kaybetti ama biliyorum ne sizin ne de bir başkası için küçük bir kızın düşünceleri önemli.
Veysel Bey Filiz in gözlerindeki isyanı gördü ve acıyan bakışlarını onun yüzünde dolaştırdı.İçinden bu kıza çabam nafile diyordu.Sonra Filiz dedi:
- Görüyorum ki beni anlamıyorsun.Sen griye giden yolculuğu bilmiyorsun.Daha hayatın başındasın.Umuyorum ki hayat bu yolculuğun içine seni sürüklemez.Ama sanmam bu yolculuktan kaçış yok.Griye giden yola sen de gireceksin kızım istesende istemesende.Durumuna göre hareket etmesini bu yolculuk sana öğretecek.Aklındaki düşüncelerin mecrasını değiştirmeye alışacaksın.Kızım peki sen beyaz yalan nedir onu da mı bilmiyorsun.Hani sevdiklerini üzecek olan bir olayı olduğundan farklı anlatmak ve böylelikle bu olayın onlar üzerindeki etkisini azaltmak için söylenen yalan.Hiç mi beyaz yalan söylemedin kızım.Bak hayır diyemiyorsun.Demek ki söyledin.Sen bu yalanı söylerken beyaz olarak kaldığını, rengini koruduğunu mu düşünüyorsun.Hayır o zaman griydin kızım sen.Şimdi anlıyor musun ne demek istediğimi.Bu kadar katı olma evladım.
Filiz Veysel Beye hışımla baktı ve konuşmaya başladı:
-Veysel Bey bakın yalanlarım sevdiklerim için yapmış olduğum fedakarlıklardır.Asıl beni anlamayan sizsiniz.Ahmet Bey diyorsunuz .O kim?Siz benden tanımadığım biri için fedakarlık yapmamı istiyorsunuz.Siz aslında benim elimden kendime olan saygımı almak istiyorsunuz.Griye giden yolculuktan bahsediyorsunuz.Peki siz bu yolculukta beyaz olarak kalabilmeyi ve griyi bulmadan farklı yollara sapılabileceğini hiç düşünmüyor musunuz.Ben sizin de ifade ettiğiniz gibi toy olabilirim ama sizin bir korkak olduğunuzun bilincine varacak kadar da yetişkinim.Evet Veysel Bey siz mevcut düzene karşı çıkmadığınız, boyun eğip uyduğunuz için bir korkaksınız.
Veysel Bey Filiz i dinlerken ona acıyan bakışlarını bir an olsun yüzünden ayırmadı.Filiz in sözleri tükendiğinde o konuşmaya başladı.
-Filiz sen daha çocuksun.Ne demek istediğimi anlamıyorsun.Ben sana dürüstlüğünden taviz ver demiyorum sadece biraz daha yumuşak ol ve yeri geldiğinde biraz olsun eğilmesini bil diyorum ama hayatı tanımıyorsun.Zorluklarını bilmiyorsun. Her konuya yaklaşımın fazlasıyla idealist.Gençsin Filiz ve sanırım daha beni anlayacak olgunluğa erişememişsin.Bu kadar konuşma benim için yeterli yapacak işlerim var benim Filiz. Önce senin darmadağın ettiklerini düzelteceğim.Sonra sanırm ancak kendi işlerimle ilgilenebilirim.Hadi sen de bugün izinlisin evine git ve söylediklerimi tekrar düşün.
Filiz Veysel Bey gözden kayboluncaya kadar arkasından baktı.Sonra kalktı.Başını mağrur bir edayla kaldırdı ve Veysel Beyin gittiği yöne tekrar bakarak hayatı asıl tanımayan sensin dedi……….
YORUMLAR
Veysel Bey haklı desem bir türlü haksız desem bir türlü...Aslında haklı gibi ama tam olarak değil...Sanırım idealist insanların duyguları böyle köreltiliyor,çok yazık...
Filiz'e gelirsek,ona da tam olarak haklı diyemiyorum ama haksız da değil...Galiba iyice kafam karıştı benim...
Ellerinize sağlık,güzel bir yazıydı...
Bence Filiz' in de Veysel Bey' in de haksız oldukları yönler var. Veysel Bey' in "gerektiğinde eğil, yalan söyle" ifadesi kesinlikle kabul edilemez bir söylem. İnsan kavak gibi dik olup da en küçük bir rüzgarda yere yatacağına, minare gibi dik olup her zorlukta bu dikliğini koruyabilmeli. Filiz' in hatası ise doğruyu direkt olarak "pat diye" söylemesi. Neticede bu davranışı kalp kırabilir. Hani ne denmiş "Söylediğiniz her söz doğru olsun. Ancak her doğruyu her yerde söylemeyin."
Hikayen insanın düşünmesine vesile oluyor. Eline sağlık kardeş.