- 638 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
BİR UÇAĞIM OLACAKTI
Kahvemizin köşesinde bir de berber olduğunu anlatmıştım.
Ayrı bir bölme şeklinde falan değil,tamamen açıkta,kahvenin bir köşesine konmuş berber koltuğu ve küçük bir tezgah.
Kısa boylu,tombul,yine kırklı yaşlarda,daha önce Almanya’da bulunmuş,Pendik Taşlıbayır’da
oturan,biraz da alkolik biriydi,berber Kadir Amca..
Babam çok kişiyle olduğu gibi,onunla da sert tartışmalara girerdi çoğu kez.Tartışmaların
yerini bazen de şakalar alırdı.(daha çok eşşek şakaları)
Bazen de tuhaf iddialara girerlerdi.
-Kimse sırtüstü yattığı yerden,elleriyle destek almadan kalkamaz,diyordu o gün Kadir Amca.
Bir kaç kişi denedi,olmadı.babam da kalkamadı.
- Ama Fikret kalkar,dedi babam.Var mısın iddiasına ?
-Varım dedi,Kadir Amca.Nesine ?
-Nesine istersen...
Dokuz-on yaşlarındaydım.Hemen kahvenin bir duvarına iliştirilmiş tahta peykelerden bi-
rinin üzerine sırt üstü uzandım.
- Ne istesem alacak mısınız ? diye merakla ve heyecanla sordum.
- Ne istersen,dediklerinde ise heyecanım bir kat daha arttı.
- Uçak bile istesem alır mısınız ? dediğimde,
- Alırız ulan,uçak da alırız,demesin mi Kadir amca...
Kalkmalıydım ordan.Mutlaka başarmalıydım.Kazanırsam eğer,bir uçağım olacaktı..
Tepeören’de babamın bizden ayrıldıktan sonraki günlerde,Pendik’e orta okula giden üvey
ağbimin,cebinde şişkinlik yaptığında annemin farkına varııp,bir ton sopa attığı,benim için
alınan küçük plastik top aklıma geldi.Eğer annem kesip atmasaydı,ilk oyuncağım olacaktı.
Daha sonra babamın yanındayken sünnet düğünümde ,kimin armağan ettiğini bilmediğim
ve birinin yüzüne mantar sıkıp,suratını dağıttığım mantar tabancam geldi aklıma.Bir de
sünnetten sonra istirahate çekildiğimiz dedemin evindei,amcamın çocuklarıyla birlikte
oynadığımız renkli balonları anımsadım.Başka da oyuncağım olmamıştı o güne kadar..
Sanırım uçak deyince,oyuncak bir uçağı kastetmişiktir,hem berber amca hem de ben.
Yoksa ne ben onlardan gerçek uçak isteyecek kadar hayalci değildim,ne de onlar yapa-
mayacakları bir söz verecek kadar yalancı değillerdir herhalde.
Ama ben bir çocuktum.Çocukların düş dünyaları geniş olur.Gerçek bir uçak sahibi olmayı bile ummuş olabilirim.
Neyse gelelim iddiamıza.Direniyorum,yerimden doğrulabilmek için.Kimbilir,iyi beslenmiş,
spor yapmış bir çocuk olsam,belki de çok kolay kalkabilirdim.Ama ben,sabah kahvaltısını
elli kuruşluk bisküi ile,öğlen yemeğini yüz gram peynir,iki dilim ekmek ve iki bardak çay
ile geçiştiren bir çocuk olarak çok zayıf ve güçsüzdüm.Hele bir de anne sütü almadığımı
düşünürseniz,anlarsınız ne kadar zayıf ve güçsüz olacağımı..
Pes etmek istemiyordum.İşin sonunda bir uçak sahibi olmak vardı.
- Demedim mi sana ? Kalkamaz işte,deyip başımdan ayrıldıklarında ben hala kalkabilmek için
kendimi zorluyordum.Bir türlü vazgeçemiyordum uçağmdan.Kendimi göklerde hayal etme-
ye bile başladım.Ama nafile.Sonunda pes ettim işte.
Bir mantar tabancası,bir kaç renkli balondan sonra belki de üçüncü oyuncağım olacak uçağımı kazanamadım.
Ve ben ilk oyuncak uçağı,kendi oğlum İlker’ime aldım..
Şükürler olsun ki oyuncak uçağını da,bisikletini de aldım..
Ne kadar seviniyor çocuklar.Ve onları sevindirmek ne kadar güzel.
Fikret TEZAL
YORUMLAR
Kentten kaçışlarımızın ardından avuçlarda yalnızca bir damla gözyaşı olup yanan anılarımızdan bir kesit...Hayat kavgasının enkazında yaşadığımız küskünlük ve herşeye inat, tüm yaşanmamışlıklarımıza inat çocuklarımızda yaşamak o günleri...Sevgiyle yoğrulmuş duyarlı yüreğinize sağlık...Tebrikler...