KIRMIZI CAM KIRIKLARI
Paramparça elimdeki bardak, parçalar elime batmalı, batmalı –evet kırmızı!- çıkmalı artık damarlarımdan, tüm duvarları –gözümü- bulamalı. Akmalı akmalı , bastırabilmek için çığlıklarımı…
Ve kaldıramam başımı, karşıma o, hayır bakamam gözlerine, bakarsam o da parçalanır, en az zararla atlatmalıyım- kahretsin! Kahretsin!
Aşk!
Evet yaşanmalı ve bitmeli sonra da basıp, gidebilmelisin yaralarını sarıp- evet yarasız aşk olmaz. İnsan aşka bağlı kalmaz, kalamaz, kalmamalı bin kez de aşık olsan sonunu getirebilmeli, basıp gidebilmelisin, akıttığın kana bakmadan ve fazla kanın akmadan, daha fazla güçsüz kalmadan , başın dönmeden, gözün kararmadan, yer dizlerine vurmadan atmalısın bu hastalıklı şeyi ve çıkarken evden bavuluna koyduğun tek şey “mutlu” anıların olmalı, görmezden geldiklerini görmeye başlamadan ve suçlamaya başlamadan kendini çekip gidebilmelisin yeni bir aşka…
Ve akıtacak kanın kalmadığında bırakmalısın artık
-kan yoksa yara yok,acı yok
Kalp çarpıntısı, heyecan yok
Gözlerini bulayacak sıvı yok
Hayatının tek rengi yok
Yaşam sıvın yok-
“mantık” denilen “ortaklık” girmeli devreye ve güzeldir mantık- neden büyük ve tek aşkıyla evlenmez? – düşünün, o size bağırabilir, siz ona vurabilir misiniz ve yarım saat sonra her şey biter tek gözyaşınız bile akmadan,-hâlâ nefes aldığınıza şaşmadan- ne yapacağım diye kıvranmadan, ne hakkında tartıştığınızı bile unutabilirsiniz, hatta aldatıldığınızda incinen tek şey gururunuzdur- kalbiniz acımaz çünkü kan gitmez artık oraya- “bunu bana nasıl yapabilir?” den kastınız “bu ‘yanlış’ nasıl yapabilir?” dir , “başkasını nasıl düşünebilir?” değil.
Ama iyidir mantık-rahat, tekdüze hayat- metresler kabullenilir, her şey alttan alınır, yıpranmazsınız, günün birinde yaşamadığınızı fark edersiniz, yaşamak istersiniz, mantığına çoktan uymuştur.
– hem kanınız yok ki artık kimi sevecek, kiminle dövüşeceksiniz?-
Aşk!
Büyük olmalı, gerçek olmalı ama sonu olmalı, zordur aşkı taşımak, kimi zaman tüm sinirinizi, öfkenizi bir bardağa yöneltmek zorundasınızdır.
Pişman mıyım peki?
Bilmiyorum.
Büyük bir aşk gerçekten biter mi?
Bilmiyorum.
Peki alışabilir mi insan “imkansız” ı hayal etmeye, “imkanlı” nın kollarında?
Bilmiyorum.
Kırmızı cam kırıkları.
Temizlemeliyim.
Ne yapacak şimdi o? Ben ne yapacağım? Ne söyleyeceğim, nasıl bakacağım?
Kahretsin.
Her şeyi bırakıp gitmeliydim…
GİZEM KÜÇÜK