- 1328 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
Bizim Köyün Delisi(TARİHÇİ SÜLEYMAN)
Otuzbeş yaşlarında,saçı sakalı uzamış ve ağarmış,sıska zayıf birisiydi.
Bizim köyün terkedilmiş,çatısı akan,suyu akmayan,elektriği olmayan
yıkık harabe halindeki bir binasında yaşıyordu.İlginç bir kişiliği mükem-
mel bir hafızası vardı.Bütün sayısal işlemleri,aklından,hesap makina-
dan önce yapabiliyor,tarihte yaşanmış bütün önemli olayları,savaş-
ları,depremleri,felaketleri günleri ile söyliyebiliyordu.Hatta ve hatta
gelecekteki önemli günlerin,bayramların hangi güne rastlıyacağını
bile biliyordu.Köyün yaşlıları ona TARİHÇİ SÜLEYMAN adını takmışlar-
dı.Gerçektende o yaşayan canlı bir tarihti.O varken ansiklopedilere
internete,hesap makinalarına gerek yoktu.Bizim köyün cahil gençleri
çocukları ona daha bir acımasız davranmışlar ve ona DELİ SÜLEYMAN
adını takmışlardı.
Amma,
Bana göre SÜLEYMAN,üstün zekalı bir DAHİYDİ
Köyde birinci derecede yakınımız,akrabamız,yakınımız olmama-
sına,kalmamasına rağmen sırf onu görmek,onunla sohbet edebilmek
onun erzağını,bir takım ihtiyaçlarını giderebilmek için sık,sık köye
gitmeye başlamıştım.
Zira,TARİHÇİ SÜLEYMAN mükemmel bir şiir yorumcusuydu ve
bütün ünlü şairlerin şiirlerini ezbere biliyordu.Hele,hele büyük ÜSTAD
NECİP FAZIL ın,SAKARYA şiirini onun yorumuyla dinlemek bana ta-
nımı mümkün olamıyacak kadar büyük bir mutluluk veriyordu.SAKAR-
YA şiirini onun ağzından kaç kere dinlediğimin sayısını bile unuttum.
Şaşılacak şeydi…? Benim otuz yılda yazdığım,defalarca okuduğum
halde bir tekini bile ezberliyemediğim,beş şiir kitabında topladığım,
kendisine verdiğim kitaplardaki tüm şiirlerimi TARİHÇİ SÜLEYMAN
bir haftada ezberlemiş,HARDDİSKİNE almıştı bile.Onun yorumuyla
insanın kendi şiirini dinlemesi,mutluluk gurur verici bir olaydı…
Yaz yaklaşıyordu.Tatile çıkmadan önce,hem TARİHÇİ SÜLEYMAN
ın ihtiyaçlarını gidermek hemde onunla sohbet etmek,onun eşsiz yo-
rumuyla kendi şiirlerimi dinlemek için köye gitmiştim.Arabamı virane
evin önünde park ettikten sonra,bağajdaki poşetleri elime alıp tam ki-
litsiz kapıyı aralıyacaktım ki,BİR ÇOCUK
-AĞBİ DELİ SÜLEYMAN ÖLDÜ.HABERİN YOKMU? dedi.
İçim CIZZZ ediverdi.Elimdeki poşetler yere düştü.Hınzır çocuk
bir ölüm haberi böylemi verilirdi.Sanki başımdan aşağıya doğru
kaynar sular dökülmüştü.Çocuğa hiçbir şey söylemeden,emin ol-
mak için evin kapısını araladım.
TARİHÇİ SÜLEYMAN gerçektende evde yoktu.Çocuğun söylediği
doğru olmalıydı,amma doğru olmaması için,bildiğim bütün duaları oku-
maya başlamıştım.Gözlerim yerdeki hasırın üzerindeki benim son çı-
kardığımKARABORSA SEVGİ adlı şiir kitabıma takıldı.Garibim demek-
ki en son olarak benim şiirlerimi okuyarak ölmüştü diye düşünüyordum ki,
kitabın yanındaki sayfaları yırtık,pırtık bir deftere gözüm ilişti.Defteri elime
aldım.Orta yerinde kurşunbir kalem duruyordu.Kalemi elime aldım,TARİHÇİ
SÜLEYMAN ın adeta ellerinin,yüreğinin sıcaklığını hissettim.Bir hüzün çöktü
üstüme…Ağlamamak için direniyordum.
TARİHÇİ SÜLEYMAN IN yazdıklarını okumaya başladım.Aman allahım
neydi bu güzellikler...ÖZLÜ VE GÜZEL SÖZLER,HADİSLER...En son
sayfadan başa doğru
-KRAL OLUP PARAMI DİLENCİ GİBİ HARCAMAKTANSA
DİLENCİ OLUP PARAMI KRAL GİBİ HARCAMAYI TERCİH EDERİM.
-ZENGİNLİK MAL ÇOKLUĞUNDAN OLMAZ,HAKİKİ ZENGİNLİK
ANCAK GÖNÜL ZENGİNLİĞİDİR.
-MAL CİMRİ,SİLAH KORKAK,KARAR DA ZAYIF KİŞİLERDE
OLURSA İŞLER BOZULUR.
-GÜNÜN ADAMI DEĞİL,HAKİKATİN ADAMI OL
-BÜTÜN CİHANI ARAŞTIRDIM,İYİ HUYDAN DAHA İYİ BİR LİYA-
KAT GÖRMEDİM
-MIZRAK YARASI İYİLEŞİR DİL YARASI İYİLEŞMEZ
-HAKSIZLIK ÖNÜNDE EĞİLMEYİNİZ,ÇÜNKÜ HAKKINIZLA BERA-
BER ŞEREFİNİZİDE KAYBEDERSİNİZ.
-YALAN ÖYLE ZEHİRLİ BİR OKTURKİ,HEDEFİNİ DEĞİL ATANI
YAKALAR
-EN YÜKSEĞE ERİŞMEK İSTERSENİZ,EN AŞAĞIDAN BAŞLAYIN
-HATA ETMEK BİRŞEY DEĞİL,HATA ETTİĞİNİ UNUTMAK KÖTÜ-
LÜKTÜR.
-HARAMDAN MAL YIĞMAK BALON GİBİDİR.ŞİŞER,ŞİŞER BİR-
DEN PATLAR.
-YALAN BACALARI KARARTAN İS GİBİ,İNSANLARIN İÇİNİDE
KARARTIR.
-YENİLMESİ GEREKEN İLK DÜŞMAN ÖFKE ÖFKE VE ÜMİTSİZ-
LİKTİR.
- GURUR KİBİR ŞEYTANIN ARKADAŞIDIR.SAKIN ONUNLA ARKA-
DAŞLIK ETME
- MEZARLIKLAR VAZGEÇİLMEZ SANILAN KAHRAMANLARLA,
ŞÖHRETLERLE DOLU.ŞÖHRETİNE GÜVENME
….
Ve daha neler,neler
TARİHÇİ SÜLEYMAN IN yazdıklarını okumaya doyamıyordum.Elim-
de defterle eşikten dışarı adımımı atmıştım ki,HASAN EMMİ ile karşılaş-
tım.Belliki birileri haber vermişti geldiğimi.
HASAN EMMİ,
-GEÇ KALDIN EVLAT,TARİHÇİ SÜLEYMAN TARİH OLDU dedi.
-EVET GEÇ KALDIM HASAN EMMİ.BİR KÖY BİR GARİBE BA-
KAMADI.YAZIKLAR OLSUN BU KÖYLÜLERE.HİÇ Mİ SİZLERDE ACI-
MA DUYGUSU YOK.HİÇMİ SİZLERDE BİRGÜN ÖLECEĞİNİZİ DÜŞÜN-
MEZSİNİZ.MERAK ETMEYİN.BU KÖY SİZLEREDE KALMAZ...
Ağzıma geleni söylüyordum…Neler söylediğimi dahi bilmiyordum.Bel-
ki bu yaşlı adamın kalbini suçu olmadığı halde kırıyordum…HASAN emmi
görmüş,geçirmiş olgun birisi söylediklerime,ağzını açıpta bir kelime dahi söylemedi,karşılık vermedi.Elleri ile sırtımı sıvazladı.Belliki çok acı çekti-
ğimi oda anlamıştı...Yaraya tuz sepmek istemiyor gibiydi.
O üzüntüyle,kızgınlıkla arabama nasıl bindiğimi,köyden nasıl ayrıldığımı
bimiyorum.YAŞ OTUZBEŞ YOLUN YARISI eder demiş merhum usta ŞAİR
Cahit Sıtkı TARANCI.Daha yolun yarısında kara topraklarla buluşmuştu
dostum,DAHİ SÜLEYMAN...Bizim köylülerin deliliğe layık gördüğü,
TARİHÇİ SÜLEYMAN ın yokluğuna alışmam kolay olmayacak,çok zor
olacak gibi....
Sırf bizim köylülerin değil TÜRKİYE NİN kıymetini bilmediği bir DEĞE-
Rİ,DAHİYİ kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyorum.BAŞIN SAĞOLSUN TÜR-
KİYE...BAŞIN SAĞOLSUN...
NOT: Kısmen yaşanılmış bir öyküdür
TARİHÇİ SÜLEYMAN ne yazık ki,ARTIK YOK
YORUMLAR
Madem ki,
Beni biliyor, tanıyorsun
Ve madem ki, şiir yazıyor ağlıyorsun
İyi dinle o zaman beni, êy nöbetçi Şair!
İyi dinle! iyi belle, başka ruhtan sana akan sözlerimi yüreğinde...
Doğrudur!
Dün bedenim, toprağı giydi
Bugün ise, Bilgim doğrulmadan eğrildi...
Sen
Sana öğrettiklerimle büyüdün
Ben ise, bunu bilerek, huzurla öldüm...
Defterimi aldın
eşiğimden, arabana giderken
Öfkelendin Hasan Emmi'ye
Kızdın, sitem ettin, eş dost bildiklerine!
Kızma êy Şairim, kızma
anlat onlara, benim anlatamadığım özümü, sözlerimle
Bilsin çoluk çocuk, genç yaşlı
"Bizim köyün delisi" Süleyman efendiyi, sözlerinle...
Utanma! Çekinme!
de diyeceğini özgürce
kem vurma sözüne, hüzün ekme özüne
Ben ölmedim! ölmeyeceğimde senle!
ne zaman ki, beni unuttun, anlatmadın eserlerinde;
Işığımda sönecek, gözlerimde kapanacak, bilgim ummanımda öksüz kalacak Sessizliğinde Ve gömülecek ruhum, sonsuza dek bedeninde...
Unutma beni, ê nöbetçi Şair UNUTma
ben geleceğinim, sana kattığım yazdıklarınla....
________________________________________________
Merhaba
Şahin dostum, (nöbetçi Şair)
şu yukarıya yazdıklarımı Sanırsam bir etkilenme
ve bu etkilenme ışığında yazarak aldım kalem'e!
Unutma êy Şair!
Ne Şair kalem'e
Ne kalem şiir'e
Ne şiir yüreğe
KÜSEMEZ!
Küstüğü an İNsana
eşine dostuna, düşmanına!
Sûr üflenir ŞU yaşadığın yeryüzünde yüreklere...
Sevgilerimle kal
hep hayırlı, vefalı, sevgi dolu ve -GÜNÜN ADAMI DEĞİL,HAKİKATİN ADAMI OL diyerek
ve ayrıca yazdıklarımdan ötürü kırdı isem kalbini!
affına sığınarak, bitiriyorum kelamımı Sevgi dolu kalbinle...
Süleyman efendinin mekanı cennet
sen ve biz okuyan dostlarına da Allahtan büyük sabırlar ihsan eylemesini dilerim.
Ki dostluklar
iki cilalı söz'e satılır olmuşken DİL evreninde!
gerçek dostlukların KIYMETİNİ kadrini bilme dileklerimle
alasmaladık, bu günlük yüreğine.
Saygılarımla
Adnan Bilgiç
Başın sağolsun nöbetçi şair hemşehrim.Türkiye'de o kadar çok ki Dahi Süleyman'lardan.Öldüklerini duymamak için uzun
zamandır görmeyince onları ,başkalarına bile soramıyoruz
"o öldü" diyecekler diye.Adını bile unuttum.Lise yıllarında
bizimle birlikte çay bahçesinde ,sohbetlere katılan bir dedemiz vardı.Kendisine yapılan yardımlarla yaşamını sürdürebiliyordu.Öldüğünde cenazesini kaldıracak imam bile bulunamamıştı.Bütün imamlar aynı gün ölen zengin birisinin cenazesine davetliydi.Komşulardan , bu işlerden anlayan biri , cenazeyi hazırlamak üzere geldiğinde yastığının altında ,bir zarf içinde yüklüce bir para olduğunu gördü.Üzerine "cenazemi kaldıran imama verilsin "diye
yazmıştı rahmetli el yazısıyla.Hep birlikte sayıldı paralar.
O zamanın parasıyla epey yüklü bir miktardı.Fakat cenazeyi
kaldıran komşu bu parayı kabul etmedi"Ben bu işi hayır için
kabul ettim." diyerek.Rahmetli hayatında bildiğimiz kadarıyla hiç camiye gitmemişti.Oy birliğiyle zarf içindeki paralar rahmetlinin adına cami yaptırma derneğine bağışlanmıştı.Ertesi gün şehirde duyuldu olay.İlk önce cenazeyi kaldırmak için teklif götürülen imamlara katıldıkları cenazede, zarflar içinde yüzer lira verilmişti.
En çok onlar üzülmüşlerdi bu işe."Kaçırdık binbeşyüz lirayı"
diye.