- 5545 Okunma
- 10 Yorum
- 0 Beğeni
KÖPEK DUASI
KÖPEK DUASI
On üç, on dört yaşlarında iki çocuk okula gidiyorlardı. Evle okul arasında epeyce bir uzaklık vardı. Ancak her seferinde okulun yakınındaki bir yerden geçmek bile istemiyorlardı. Çünkü büyük bahçenin ortasında küçük bir ev, içinde de bir köpek vardı. Çocuklar okula giderken gür sesiyle havlayıp onların korkmasına neden oluyordu. Güle oynaya yürüyen çocuklardan biraz kısa olanı;
—Artık sessiz olmalıyız, eve yaklaştık, dedi.
Diğeri gülümseyerek gururlu bir tavırla,
—Ben artık korkmuyorum o köpekten.
—Nedenmiş o?
—Çünkü babam bana köpek duasını öğretti. O duayı okuyunca köpekler hiçbir şey yapmazlarmış. Hatta kedi gibi olurlarmış.
—Yok ya! Olur mu öyle şey, baban seni kandırmıştır.
—Babam beni kandırmaz, o çok bilgilidir. Önceden kendisi de korkuyormuş, dedem bu duayı okumasını söyleyince artık köpekler ona hiç dokunmamış.
—Asla inanmam bu saçmalıklara.
—İddiasına var mısın?
—Evet, varım, nesine?
— Bir avuç şekerine, köpek bize bir şey yapmazsa, bu gün alacaksın şekerimi tamam mı?
— Tamam, eğer bize yine havlarsa sen de alacaksın.
— Ama içeriye girmemiz gerekiyor. Duayı yakından okursak daha etkili olabilir.
— Olmaz, bizi parçalar o.
— Korkma bir şey olmaz, zaten bağlıdır, baksana kulübesinin önünde yatıyor.
Bu sırada köpek yattığı yerden hırlayıp duruyordu. Bahçenin etrafı yarım metre kadar tuğla duvarla çevriliydi. Yükseklik olsun diye de dört sıra dikenli tel gerilmişti. Küçük olan ikna olmamıştı ama arkadaşının yanında korkak durumuna da düşmek istemiyordu. Nasıl olsa köpek bağlıydı, çok da yaklaşmazlardı, havlarsa da kaçabilirlerdi. İkisi birden dikkatlice tellerin arasından geçip bahçeye atladılar. Onların ayakları yere değer değmez yerinden onları izleyen köpek ok gibi fırlayarak çocuklara doğru koşmaya başladı.
—Hani köpek bağlıydı, bizi parçalayacak şimdi.
—Merak etme koşalım, ben hemen duayı okumaya başlayacağım, o zaman o da durur.
Duayı bilen çocuk önce içinden sonra da bağırarak duayı sekiz on defa tekrarladı. Bahçeyi de üç defa turladılar. Köpek durmak bilmiyordu. Nefes nefese kalmışlardı. Yapabilecek başka şey olmayınca duvardan atlamaya kalktılar. Aceleleri vardı girdikleri kadar rahat olmadı çıkmaları. Pantolonları yırtılmış, elleri çizilmişti. İndikleri yerde duvarın dibine çöktüler. Köpek hâlâ duvarın diğer tarafından havlayıp duruyordu. Renkleri gitmiş nefes almakta bile zorlanıyorlardı. Bir müddet öylece kaldıktan sonra küçük olanı;
—Hani köpek bağlıydı, beni kandırdın değil mi?
—Yok oğlum, ben bağlıdır sanıyordum, her baktığımızda bağlı değil miydi? Bu gün çarşambaydı değil mi? Bak işte onu hesaba katmadık. Ev sahipleri pazara gitmişlerdir tabiî ki, kimse girmesin diye de köpeği salmışlardır.
—Yaptığın dua da fayda etmedi bak, demiştim “baban seni kandırmıştır” diye.
—Babam beni kandırmaz, ama onun bana öğrettiği duayı sahipleri köpeğe öğretmemişlerdir mutlaka.
Bu sözün üzerine ikisi de gülmeye başladı. Ellerinin çizilmesinden duydukları acıyı bile unutmuşlardı. Gülmesi durunca küçük olan yırtılan pantolonlarını görünce annesinden yiyeceği dayağı bile düşünmeden;
—İddiayı kaybettin, haydi şimdi okula gidelim de kantinden şekerlerimi al bakalım dedi. Perişan hallerine aldırmadan okula doğru yürüdüler.
YORUMLAR
Can dostum,onların pantolonları yırtıllmış,250 yıldır bizim ciğerlerimiz yırtıldı ne duyan var,ne gören.Üstelik her iki tarafta aynı.Buna ne demek lazım acaba.Okumanın iki hali var,nasıl okuyacağın,birde puşluğuna okuyacaksın.İkiside tutmaz boşa okuma.İnsan oku insan.Can kardeşim sağ ol
CAN KARDEŞİM,
Yazın beni hiç şaşırtmadı zira Afet her şeyi başarır bu güzel kıssadan hisse yazısı gibi. Bu yazıda hem, bana göre, sanki sıradan, köy yaşamında bir kesit var, hem de nerede olursa olsun tüm yaşamdan bir kesit var ki bu ikincisi satır aralarında gizli. Bazan bazı şeylerin doğruluğunu ispat için, ya da doğrumu değil mi anlamak için kendimizi ne büyük risklere atarız değli mi? Sonunda da bu riskle kaybettiklerimizi değil de, elimize geçen ço küçük şeylerle avuntu buluruz öyle değil mi? Bu tüm canlılarda, en çok da insanda olan bir duygu. Hem süper egomuzu, karşımızdakine üstün kılarak bir bakıma krallığımızı ilan edeceğiz, hem de birşeyleri kendimiz deneme- yanılma yoluyla öğreneceğiz. Bu deneme- yanılma sırasında büyük tehlikelerle yüzyüze kalsak bile.İşte insan bu.
Yazmaya devam canım. Selam.
GÜNAY SARAÇ
Köyde geçen çocukluğumu hatırladım. Kaç kez popomdan, bacağımdan ısırıldım ve arkadaşlarımdan başka kimseye duyurmadık. Şimdi düşünüyorum da bizim çocukların Allah saklasın başına böyle birşey gelse hastane kapılarında nöbet tutarız. Köy çocukluğu. ölürsen ançak duyuluyordu. Srde yaramzlık da varsa.. deyme gitsin. Kalmadık gelemzdi başa. Yeni okuyabildiğim için özür diliyorum. Selam ve saygılarımla hemşehrime.