SONSUZ "pazar yazısı"
SONSUZ
Kabuğu kırılmış kaplumbağa gibi, evim başıma yıkılmıştı sen gittiğinde, sırt üstü düşmüş hamam böceği gibi çaresizdim, biri gelsin beni ezsin diyordum .
Gitmek zorundaydım. Neden olduğunu bende bilmiyorum. ama böyle olması gerekiyordu.
Devamı çekilecek olan serinin, ilk filminin sonundaki huzursuzluğu hissediyordum o zamanlar. The End yazmış olsa da; hikayemizin bitmediğini bilmek, merakla karışık ümit dolduruyordu içimi. O ümit olmasa nasıl yaşardım bilmiyorum.
Beni beklediğini bildiğim için gitmedim. Her döndüğümde seni burada bulacağımı bildiğim için gidecek cesaret bulmadım. Sadece bir an için böyle olması gerektiğini düşündüm. Daha fazla kalamadığım için gittim. Tanrım; galiba hayatımın hatasını yaptım.
Hani isim tamlamaları vardır ya, sen benim hayat tamlayanımdın, gidince tamlayansız kaldım. Tek başına bir isim,, çok yalnız…
Her isim tamlayansız kalsa da, tek başına anlam ifade eder. Fakat söyledin ya; ben tamlayanım, tamlayan tek başına ne anlam ifade edebilir ki?
İnsan var ya; yalnızlığa bile alışıyor. Sen gidince, tek başına bir isim olarak, kendi anlamımı keşfettim. Gitmesem belki hiç tanıyamazdım kendimi.
Yeni tanıdığın kemal’de seviyor mu beni?
Seni sevmemek mümkün olsa sevmezdim.
Çok kızgınsın değil mi?
Artık değilim.
Ama kız bana.
Kızamam.
Sevmiyorsun işte, sevsen kızardın bana. Dökerdin içindeki zehri. Sonra da sıkı, sıkı sarılırdın bana. Ne güzel sarılırdık her kavgamızdan sonra hatırlasana
Seni sevmemek mümkün olsa, yemin ederim sevmezdim.
Kemalllll
Susssss
Sana sarılmak istiyorum. Filmin devamını çekebiliriz. Hikayemizin bitmediğini bana sen söylemiştin.
Evet bitmedi hikayemiz. Ama az kaldı.
: ((( kemalll, hala seviyorsun beni,
Her öykünün bir sonu olmak zorunda,
Ama şimdi bitmek zorunda değil,
Daha geçen Pazar, uzun öyküler yazmamam gerektiğini söylemiştim. Okunması özellikle de yaşanması çok zor oluyor.
Kemalll, yapma…
Hatırlıyor musun? Sana asyammm derdim.
Selvi boylu değildim ama ben, kısaydım. Ben o sevdiğin kişi değildim. Belki o yüzden gittim.
Sen benim Asyamdın. Selvi boylum al yazmalımdın.
Yanılıyorsun işte, benim ne selvi boyum ne al yazmam vardı. O zaman da anlatamadım, şimdi de anlatamıyorum. Benim kusurlarım var, senin sevdiğin kadar mükemmel değildim, olamam, kimsede olamaz. Sen beni ütopik ben tanrıça gibi sevdin. Beni değil onu sevdin
İkisi de aynı kişi
Değil?
O tanrıça, bense insanım.
Sen benim Afroditimsin.
EY KUL, tanrıça olmanın ne kadar ağır olduğunu biliyor musun sen? Üstelik tanrılar hep yalnızdır. Sen benim sevgilim olmadın, hep kölem, hep kulum oldun. Beni yalnız bıraktın.
Çok güzeldin amaa,
Kemal yapmaaa, değildim, değilim de, sen beni öyle gördün. Öyle görüyorsun. Sen bana baktığında beni görmüyorsun. Bir hayali görüyorsun.
Hayallini dahi kuramayacağım kadar güzelsin,
Ben bir gerçeğim,
Hayalimsin,
Kemal, hayalini bozmaktan korktum. Anla lütfen günün birinde o olmadığımı anlamandan,beni görmenden, hayal kırıklığına uğramandan korktum.
Gittiğinde hayal kırıklığına uğramadım mı sanıyorsun?
Kemalim, korktum. Günün birinde benim bir insan olduğumu anlamandan korktum. Beni bir tanrıça gibi sevmez olmandan korktum. Sen beni öyle sevmesen, ben buna dayanamazdım.
Peki şimdi niye döndün?
Beni bir insan gibi sev diye, aşkı tanrına, sevdanı bana duy diye,
…….
Kemal
……
kemal susma!
……
Kemal neden susuyorsun, bir şeyler söylesene bana
Söyleyemiyorum. Çünkü söyleyecek söz bulamıyorum. Bu öykünün sonunu oluşturacak cümleyi bulamıyorum
Peki ne olacak?
Bilmiyorum. Galiba bu öyküyü sonlandıramayacağım ben.
O zaman, sonlandırma , bu Pazar yazısını bir sonu olmasın boş ver . Kemal lütfen bizim öykümüz sonsuz olsun.
Olsun.
SONSUZ