1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
907
Okunma
Düşünüyorumda dogal ve sevisel yaşamın odak noktasında aşk vardır .
tüm üst kültürler özde cinsel yansımanın baskılaşması veya red edilmesiyle egemenlik kazanır böylece sözde saygın insan olur .Acaba toplumda özgürce yaşamak istiyen insanmı haklı yoksa onu söyle yaşamalısın diyen yaptırımlarmı .
Her dogal insan yemek içmek cinsel arzularını tatmin etmek ister bunları başara bildikten sora ruhu saydamlaşır ekinsellige yönelir. şöyleki dogal ihtiyaçlarda doyuma eremiyen bir insandan ,olgunca bir ekinsellik beklemek pek gerçekçi olmaz.
Şiir ,resim ,gibi net kültürel yansımalara insan ancak olgunuk potasına ulaşır.
günümüz toplumu birinci yi görmezden geliyor ikinciyi yere vuruyor ,yasak ama niçin ,ayıp ama neye göre ,yaşamak varolmak özgürce bir kişilk kazanmak nasıl ve neye göre biçimlenecek.
onun için edebiyat bir lokomatiftir .dogrusu edebiyat aynı zamanda ölümcül yaşamaktır.
Bir şeyleri hissedip onu yerlere dökmeden yazıya geçirmek ,her halde dürüst olmak bence samimi olmakla eş degerdir .neyi niçin istedigini bilmek hiç ayak basmadıgın topraklardaki insanları sevebilmek ,yurdunu sevmek. ama diger yurtlarıda yüreginde özümsemek insanın içinde oldugu her şeyi benimsemek ,ve aşık olmayı bilebilmek uzaklardaki çaresiz hastaları düşüne bilmek sevmek utangaç bakışlı dişilerini bu ülkenin.yaşamın keskin dialektiginde yok olmamak.