- 1021 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
BİR DAHA BEDDUA ETMEK Mİ..? TÖVBE-2
...İşte böyle;420 ytl yakıt parası salondaymış kaybolmuş,o odaya da son haftalarda benden başka giren olmamış,böyle dedi eski apartman yöneticisi 25 yıllık öğretmen.Yani kısaca bana ’sen aldın parayı,hırsızsın’ dedi düpedüz,üstelik evimde...
Başımdan kaynar sular döküldü adeta,bu ne zalimce bir iftiraydı.Hesap konuşup helalleşmek için çıktığım evinde rica üzerine,gönül koymasın diye oturup üç bardak çay ikramını aldığım kişi iki gün sonra evime gelip beni adi hırsızlıkla suçluyordu,utanmadan.
’Arkadaş’ dedim,’ben üç yıldır orada kendi halinde yaşayan biriyim,bakkalım vs iyi bilir beni,kimin bir kuruşluk hakkına kastettiğimi gördün duydun ki bana bunu yakıştırıyorsun’ dedim.’Ben senin yerinde olsam,değil böyle bir iftira atmak senin aldığını bilsem bile evine gelmeye utanırım’ dedim.Şeytan kov gitsin dedi ama yine de kabalaşmamak için çabaladım,’sabır Yarabbi’ diye dua ettim içimden yüreğim yanarak.Bu arada üstü kapalı beddua etmeye başladı bizim yönetici,beddua etmeme prensibi olan biriyim,’mutlak adaletli Allah varken bizim beddua etmemiz nezaketen şık değil,en güzelini bilir zaten O ’ diye düşünerek beni üzenlere bile beddua etmedim ki hiç,etmem de.Canım sıkıldı elbette karşımda pişkin pişkin beddua etmesine ve bu prensibimi hatırlattım kendisine.Bana ’siz de edebilirsiniz’ demesin mi ukalaca.Bunun üzerine ben de ’ben beddua etmem ama senin adına bin misli katılımış olayım’dedim ve kibarca ’hadi güle güle’ deyip evimden çıkardım.
İftira ne kadar kötü,nasıl bir zulüm bilirsiniz,insanı öldürmekten çok farklı değil ki,’sosyal cinayet’ adeta.
Neyse...Ruhumda yıkıcı hortumlar estirip gitti eski komşum,daha iki dakika geçmeden kapı çaldı tekrar.Baktım ki yine O,karşımda sırıtıyor.Çocuğu koşmuş peşinden,aşağı iner inmez karşılaşmışlar;meğerse çay kutusunda bulunan para vitrinin üzerinden arkasına düşmemiş mi? Çocukları bulup haber vermeye koşmuşlar peşinden ve şimdi sanki bana iyilik yapmış gibi gülüyordu.Ne bilsin ki benim dünyamı göçürdüğünü,düşmeyen gerilimimle
omuzuna tıpışladım ve ’ben kimseye beddua etmem demiştim,hadi güle güle’ deyip kapattım kapımı,sevinecek halde değildim elbette.Ve yığılır gibi oturduğum salonumda tutamadım kendimi,’Yarabbi her şeyin en güzelini sen bilirsin’ diyerek dakikalarca hüngür hüngür ağladım,çok acıydı bu iftira.
Daha sonra neler oldu bilir misiniz?Bir daha görmedim o öğretmeni ama haberleri geldi
malesef.Bir iki ay içinde binada para yediği gerekçesiyle yöneticilikten uzaklaştırılmış,sonra eşi ölmüş(Allah rahmet eylesin kadıncağıza).Bir kızı bir oğlu vardı,kızı benim oğlumla aynı okulları okudu,oğlumla yarışır gibiydi.Aynı fen lisesini de kazanmışlardı ikisi de,o olaydan sonra kızı fen lisesinde mutlu olamamış,özel okula vermişler,daha sonra ise bol bol flört gezmeleriyle meşgul olan okul işleri dağılmış bir genç kız olarak duydum.Hele annesi vefat etmiş genç kız olarak bu hallerine nasıl üzüldüm bilemezsiniz ve kendimi de sorguladım malesef.Babasının bedduasına neden katıldım ki ya,dolaylı da olsa bu beddua işinde olmamalıydım dedim,kızdım kendime çok kızdım.Bundan sonra bedduanın yanından geçmek mi? Tövbeler olsun,tövbelerrrrr...
YORUMLAR
size yakışan bir yaşam okudum...Allah hiç kimseyi iftiraya uğratmasın ...ancak yaşayan bilir...yaşamışsınız..bir daha da yaşatmasın inşallah...evet her şeyin başı sabır...sabredenler ne güzel insanlardır...
beddua...hiç bir zaman kabul etmediğim bir hareket..içim yansada hiç etmedim ...Resullah efendimiz.:.beddua edilliğinde egilin size degmesin buyuruyor..edenin tekrar sahibine döndüğünü bildiriyor...edenide uyarmak lazım...
yüregine sağlık...
yaşatmasın Allah size böyle olaylar...
kaleminize kuvvet...