hüzün perisinin kalemi - 6 (ezgili yalnızlık..)
15 ağustos pazar-katlarca bi- nalardaki odalardan sadece bir oda…
- beton-
“önce serin bir rüzgâr getiriverir yağmur. sıcaktan kavrulmuş tuzlu bir bedenin varlığını hissettirircesine gökten serinlik yağmasına rağmen sıcak bir buhar salıverir yeryüzü göğe inat bu şehirde. tozla birlik olup yükselir buhar, buhran. ilk damlaları sanki en çorak toprak kendisiymişçesine emer gri beton. hani beton mu beton olur sonra işte. ilk gelenlerin ardından gelen doğal mercekleri kabul etmeyip de asıl kasvetin kokusunu bırakır katlarca bina dolu sokaklara. bir yağmur damlasının toprağa düşüşündeki sevinç, neşe, umut ve daha nice duygular yaşatmasına karşın beton yalnızca ilk damlarla ortalığı kaplayan toz bulutunun ardından yalnızca bir duyguyu yaşatır insana; boğulmak.
Dayanamadı, yazının sonuna günün tarihini atıp birbirinden zıt şu iki notu iliştirdi ve imzasını bastı;
15 ekim muğla
“ ve şimdi;
…sonra serin bir rüzgar dolaşır vadiyi, damlaların düşüşünü hızlandırır. kimisini ise tam yere değmek üzereyken tekrar havalandırır. gözlerini açar ve o derinlerde aradığı dinginliği buluverir biranda insan, karşısında. insan… kendi atmosferinde. işte burası; ege.”
“birde.
…yağmur yağdığında, birde geceyse, ıslandıkça beton grisi, suyu emdikçe kokusunu doğaya salan şehrin sahte otları, üstüne düştükçe yağmur damlaları, yine tepesinden buhar çıkartan sarı sokak lambaları birde sonbaharsa ve birde eylülse…ve üstüne üstlük birde istanbul’sa burası… böyle işte.
Yarısında Aydın ve Muğla’dan bölümler olan defterini aldı eline. İlk sayfalarını açtı. Satırlarda yine sıkıntı ve iradesi yerindeyken asla hiç uygulamayacağı çözümü yer alıyordu harf harf, satır satır ve yalnızlık kokuyor hatta bağırıyordu.
10 ekim
-yalnız istanbul-
“dışarı çıkacağım, istanbul sokaklarına. benimkine eş olacak bir yalnızlıkla tanışacağım kalabalık sokaklarında. kalabalık ve yalnızlıkla.. kendi yalnızlığıma ortak olacak bir yalnızlık ey mavi güzellik.
nerede saklarsın içindeki tek duyguları? hangi semtindedir, o yansıtamadığın mutsuzluğun. mutsuzluğumun sadist mutluluğu.
biliyorum, hadi bir kopya bari ver bana. birleştirmeliyiz belki de, kendi ıssız hislerimle senin tek duygularını. yansıttığın bu değil. gerçeği ver bana bugünden. ya dünden yada yarından. ama acele et, kim bilir belki yarın yok olacağım ben. bu semtinden. ‘ı’.
…ve arayış..
10 ekim/ist.
ne yapacağımı kestiremediğim yer
nedir doğrusu? bu buhranlara nasıl son verilir? nereye gitmeli, ne düşünmeli.. bilemiyorum nasıl davranmalı ki hiç değilse onu kendi kararımla yürümeyecek olsam da gözümün önünde düzgün bir yol şekli belirsin. belki de çözüm insanların kendisini kandırmasındadır. evet.
evet evet kendime yalan söylemeli sonrada buna inanmalıyım. iyi de sadece ben inanırım buna, ya ötekiler ne olacaklar sonra? bazen hayallerin dışında bir yerlerde yaşamakta gerekebiliyor. ben o zaman dışarı çıkamam.
benim soru merkezim soru mekanizmam sıralama yapamıyor ki. hepsi üst üste geliyor. çözümsüz bin bir soru üst üste tepeleme yığılıp duruyor. bense zaten çoktan bu saçama yığının altında kaldım bile. iyide;
nedir doğrusu, ne yapmalı ki bu önümdeki buğulu camı kaldırmak için? şuanda anlayabiliyorum, kendimi kandırmak bir şeye yaramayacak. önemli olan buna kim olduklarını dahi bilmediğim adları “?” olan arkamdakileri de inandırmak.
çünkü ümitsiz yaşanmıyor. yapamaz insan. hangi anda hayal kurmuyoruz ki? hele de benim gibi kaptırırsan. peki iyi de - aslında hiçte iyi değil-
doğrusu var mı? yada doğru olmalı mı, insan hep doğruyu mu yapmalı?????
soruyorum. ama hiç bir şey bilmek istemiyorum. -cevapsızlık-
salina
Şimdiye kadar okuduğu sayfaların nerdeyse tamamına yakınında yaşadığı derin yalnızlıktan yakınıyordu ve buna çıkış yolu olarak ta hep aynı çözümü işaret ediyordu, gitmeyi. En azından kalabalıklarda yalnız kalmalıydı.
10 mayıs
yalnızlık adası
—boş ver-
uyusam diyorum, bir daha hiç uyanmasam. unutmak için, unutarak. bir iyi geceler dileğini çok gördüğüm ailemden, insanlıktan ve varoluştan kaçıp saklanmak için.
olmasam diyorum. beni kimse görmese. dışarıdaki yağmur gibi onunla birlikte akıp gitsem. dönemesem geri. bir kere denedim olmadı, bir daha denesem mi? içine sinmeyen bir kitaba birkaç kere başlamak gibi.
aslı saçma olmayan ama manasızlaşmış olan bir çok şeyden uzaklaşmak için. kendimi toparlamak ve bu tekdüzelikten biraz olsun sıyrılmak için.
bir kere daha mı? çok zor olacak ama neden olmasın? kendimi bazen çok geç kalmış gibi hissetsem de denemekte yarar var olabilir.
peki ya annem. onları seviyorum ama boş ver söylemesin oda hiç kimseye. öylece kalsın derinlerde.
‘ı’
Terk etmenin, yalnızlıktan kurtulmak mı yoksa bunun içine daha da gömülmek mi olduğunu düşündü bir süre. Ve şuanda yaşadığının da yalnızlığın aynı ezgili bir türü olduğuna karar verdi.
YORUMLAR
yalnızlık..
yalnızlığın rengi gri.. gri mi ki gerçekten?
bence yalnızlığın rengi turuncu..:) biraz delilik..biraz yalın olma hali insanın..
yazının senin yazın olması önem kazandırıyor.. ama ben betimlemelerin uzun uzun yer tutmasını bir türlü sevemiyorum ne yapayım. olsun..
yalnızlığı iliklerimde hissettim..
sağolasın yazı için!!