- 907 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
PARALI DAMAT
Emin bey bir an durakladı.Önünde duran adamı göstererek,
---İşte o,büyük adam.Hani diyordum ya,kısa zamanda köşe olmuştu.
Kerim büyük bir iştahla elindeki simidi yemekle meşkul.
Emin bey yineledi,
----İşte o diyorum,hani anlatmıştm ya.
----Evet,Emin bey anlatmıştın.
Elindeki simitten bir lokma daha kopardı.
---Hani şu gözde işlerden büyük paralar götüren...
Sonra yürüdüler.Sokağın sonundaki işyerlerine koşr adım vardılar.
Emin bey,daktilosunun başına geçti.Kerim ise,her zamanki getir-götür işlerine koşturdu.
Her Allahın günü,birinci katla üçüncü kat arasında evrak taşımaktan,bitkinbir vaziyette evin yolunu tutuyordu.Bıkmıyor değildi bu yorucu ve tek düze hayattan.Ama ne yapabilirdi.Ufacık odacı maaşıyla dört çocuklu bir aile,onun getirdiğiyle geçimini sağlıyordu.
kaç kez kaçıp bir yerlere gitmek,gününü gün etmek,günün birinde,Selim gibi büyük paralar kazanıp,kadillaklar,gazinolar,eğlenceler içine dalmayı düşlemişti.
Selim’in arabasını her gördüğünde,uzaklara dalar,kendini hep onun yerinde hayal ederdi.
Bir yolu olmalıydı,bir şeyler yapmalıydı.Ama ne? Öyle uzun uzadıya bekleyecek zamanı yoktu
Zaman hızla geçiyor,çocuklar büyüyordu.Onların gereksinimlerine yetişmek her geçen gün,daha da zorlaşıyor du.
Ertesi gün,bunları tekrar tekrar düşündü.Artık kararını vermiş,ne pahasına olursa olsun,parayı bulacaktı.
Kızı on-dört yaşına gelmiş,üstelik parlak bir okul yaşamı vardı.Arkadşları arasında biraz ezik kalmıştı.Ama olsun.Sonunda iyi bir gelecek bekliyordu onu.Son senesiydi.Hele okulu bir bitsin,hele bir işe başlasın,kendi gereksinimlerini karşılıyabilecekti en azından.Kardeşlerine yeni ayakkabılar bile alabilirdi o zaman.
Kerim tam bgu düşüncelere dlmış yürürken,acı bir lastik sesiyle kendine geldi.Yanında duran kadillak onu kendine getirmişti.Tanıyordu onu aama,bir türlü çıkaramamıştı.Boş gözlerle direksiyonda oturan adama bakıyordu.Korku ve şaşkınlık,tüm bedenini sarmış,öylece kalakalmıştı.İçeriden gelen ses,kendini toparlamasına yardımcı oldu.
----Ulan hıyar!Önüne baksana.
Daha dikkatle baktı,evet hatırlamıştı.O yeni yetme Selimden başkası değil di,direksiyondaki.
-----Afedersin evladım,dalmışım işte.
-----Evet,ama az kalsın öteki tarafa gidiyordun.Sonra işin gücün yoksa uğraş.Biraz daha dikkatli ol da,onu bunu sıkıntıya sokma.
----Haklısın evlat,kusura bakma.
Daha sonra,dururken çıkardığı sesten daha acı bir lastik sesiyle çekip gitti.Kerim se yavaş adımlarla işyerinin yolunu tuttu.Titriyordu ve rengi soluktu.Kapıya vardığında kimseyi görecek durumda değil di.
----Kerim baba,iyi sabahlar,ne o,Karadenizde gemilerin mi battı,bu ne dalgınlık?
Seslenen,kapıcı Cemal di.
Kerim hiç oralı olmadan,koşarak merdivenleri çıktı.
İşte yine başlamıştı gün.Yine katlar arasında mekik dokuma,koşturmaca,yine getir-götür.
Okul dağılmıştı.Tüm öğrenciler sokağa dökülmüş,kim bekleyen arkadaşıyla birlikte yola koyulmuş,kimi tek başına evin yolunu tutmuştı.Ne olduysa o anda olmuştu.Tiz bir korna sesei ardından çığlıklar,
-----Koşun kızlar,Sibelç...Sibele araba çarptı.
-----Krşıya geçiyordu,birden şu araba çarptı.
Arabadan inen iki genç,konuşulanlara aldırmadan,Sbeli kaptığı gibi arabaya atmış,son hız hastaneye yetiştirmek üzere yoıla koyulmuşlardı bile.
Sibel,neye uğradığını anlayamadan,hastanede gözlerini açtı.Karşısındaki genç,korkarak,
----Geçmiş olsun.
Sibel tanımadığı o ses döndü.Sesin geldiği yerde,giyimi ve tavırlarından,durumu oldukça iyi görünen gençle göz göze geldi.
-----Teşekkür ederim,nerdeyim ben,siz kimsiniz?
-----Ben selim,O talihsiz kazayı ben yaptım.İnanın nasıl olduğunu bir türlü anlayamadım.Ne olur beni affedin.
-----Affedecek bir şey yok,kaza işte.İsteyerek olmadığını söyledin ya.
-----Yine de dikkatli olmalıydım.
Bunları söylerken doktorun sesi,konuşmalarını yarıda kesti.